Çanak çömlek patlıyor
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Gazeteciliğimin ilk yıllarıydı. Yazmam için elime bir açıklama tutuşturuldu. Hac için Diyanet personel arıyordu. Koşullardan biri “yüzme” bilmesiydi. Tuhaf bulmuştum. “Acaba deniz yoluyla mı gidilecek..” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Neyse ki, kimseye sorup rezil olmadan yanıtı buldum: Kurbanlık hayvanı kestikten sonra derisini yüzmekten söz ediyorlardı.
Diyanet bugünlerde kurban kesecek kasap değil, daha “incelikli işler” yapacak eleman arıyor:
Ütücü.. Çamaşırcı.. Aşçı.. Yemek servis elemanı.. VİP şoför.. VS..
Kolay değil elbette! Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın muhterem eşi Seher Erbaş’a kim hizmet edecek…
Kaldıkları Kabe manzaralı lüks otelin çalışanları mı dediniz?
Onlar da var ama Türkiye’den götürülen personel, Arafat’ta Erbaş çifti ve beraberlerindeki üç beş seçkin misafir için kurulan MERKEZ ÇADIR’da hizmet verecek-miş!
Bunlar, Cuma hutbesinde kamu işçilerine “iş yavaşlatmaya, eyleme kalkmayın cehennemlik olursunuz” diye parmak sallayanlar.
Bizim vergilerimizle 7 yıldızlı hayat yaşayıp fakirliği övenler.
Arapça bilmediği için eline yazdığı tercümeden kopya çekenler.
Aslında tek varlık nedenleri, Saray düzeni devam etsin diye dini kullanıp cehaletin malzemesi kılmak!
Öyle ya “Türkiye’nin Erdoğan ve Saray düzenine daha 6-8 yıl ihtiyacı varmış.”
*. *. *
Hesabı yapan, Süleyman Soylu.
Bir zamanlar adı Erdoğan sonrası için geçerken aniden yere çakıldı. Uzun bir aradan sonra da böyle bir hesap ve çağrıyla karşımıza çıktı.
Pek anlayamadık.
Türkiye’nin Erdoğan’a neden, hangi alanda ihtiyacı olabilirdi ki!
* Yüzde 35.4 enflasyon oranıyla dünya birincisiyiz.
* Faizde de birincilik kürsüsünü kaptırmıyoruz: Yüzde 46.
* Dünya yolsuzluk endeksinde Türkiye, 107. sırada.
* Türk-Iş’in hesabına göre memleketin yaklaşık yüzde 19’u “yoksulluk sınırı altında” yaşıyor.
* Asgari ücrete ya çok düşük ya da SIFIR ZAM iddiasını cebimize koyalım..
* Listeye bir de, konutlara yüzde 25 oranında doğalgaz zammını ekleyelim.
Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır ya!
23 yıllık bir iktidar sürecinde yapamadıklarını yapmak için mi ihtiyacımız varmış Erdoğan’a.
Daha konkordato artışlarından.. Çöle çevrilen tarım arazilerinden.. Hukuksuzluktan söz etmedik bile..
*. *. *
Ali Bey’in kıymetlisi Seher Hanım için vergilerimizden nasıl paralar saçıldığını anlattık ya.
Bir başka “kıymetli eşi” daha tanıtmadan geçemeyeceğim.
Sözcü’den Müslüm Evci’nin haberi:
“Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin’in eşi Banu Aktekin 2022 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi Cam ve Seramik Bölümü’ne başladı. Rektör Aktekin o dönemde Hacıbektaş ilçesinde bulunan seramik bölümünü eşinin daha rahat gidip gelebilmesi için Avanos ilçesine aldırdı. Eşinin mezun olmasının ardından cam ve seramik bölümü tekrar Hacıbektaş ilçesine alındı.”
Kıyamam ya!
Bu ne aşk böyle!!!!
*. *. *
Erdoğan, Saray ahalisi, Süleyman Soylu da memleketi böyle seviyor.
Ayrılamıyorlar. Bırakmak istemiyorlar.
Hatırlarsınız elbette.
Süleyman Soylu HaberTürk canlı yayınında aşkını şöyle itiraf etmişti:
“Hayatta en çok sevdiğim ses sigorta şirketimdeki poliçe basan yazıcıdan çıkan cırt cırt sesi..”
Erdoğan da “şiir yazmıyoruz belki ama şiir gibi yaşıyoruz” açıklamasıyla AKP dönemini en iyi anlatan çerçeveyi çizmişti.
İşte bütün bunlar aşk uğruna.
Erdoğan’a bunun için ihtiyacı var Türkiye’nin.
Levent Gültekin “Madem öyle, sandığa gidilsin ve kararı Türkiye versin..” diyor.
İlahi Levent! Olur mu öyle şey!
Aşk tutkudur. Bırakamazsın. Hatta “ya benimsin ya kara toprağın” dersin!!
Ama, Romeo Juliette ya da Leyla ile Mecnun’u hatırlayın. Aşkın sonsuz olması için aşıklar ölmeli ya da aşkın içinde yok olup gitmelidir ya..
Aksi takdirde aşk yok olup gider ya..
Ankara duyumlarına bakarsanız, Erdoğan'ın gerçeklik algısı iyiden iyiye bozulmuş.
İşaretler “yakında çanak çömlek patlayacak” diyor.
O zamana kadar dayanın.
İmamoğlu.. Özgür Özel.. Bu ülkenin iyi ve güzel insanları.. Birbirinizin elini bırakmayın. Dayanın!!!
*. *. *
2 TEMMUZ
32 yıl önceydi. Sivas’ta Madımak Oteli yaktıklarında.. Ne çok güzel insanı öldürdüler. Su olup akıp gidemedik. Kurtaramadık. Önceki akşam da Leman için sergilemeye kalktılar aynı provokasyonu. Neyse ki bu sefer yapabildikleri “ters kelepçe” ve Reisçilerin “iman tazeleme” paylaşımlarından öteye gidemedi.
Ateşe inat.. Madımak’ta yakılanlara selamlarımla.. Tanımaktan onur duyduğum Metin Altıok’tan bir şiir:
“Benim bu dünyada bir yerim olmadı,
Kuytu gövdemi saymazsak eğer.
Gövdem ki varla yok arası,
Hem varlığa, hem yokluğa değer.
Ama yüreğim hiç solmadı.”


