Çelişkiye bakın: Halk TV, İngiltere’nin en zengin 100’ünden biri
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Vay İngiliz muhibleri vay..
Son padişah Vahdettin’i suçlayıp dururlar:
“İngiliz gemisi ile kaçtı” derler..
İngiliz Muhipleri (sevenleri) Cemiyeti’nden bahsederler..
Daha da ağır hakaretlerle, dindar insanları aşağılamaya kalkarlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Londra’da bir cami yaptırdığında..
“Milliyetçiyim, ülkücüyüm” dediği halde, yıllarca İngiltere’de, Türkiye’den kaçak yaşayan Turan Çömez’ler hemen itiraz ederler: “Londra’ya niye cami yapıyorsunuz?”
Dindarlara sabah akşam küfreden bu sözde Türk ulusçularının, şimdi İngiltere adresli bir adamları daha çıktı.
Arasıra “ne diyorlar” diyerek merak ettiğim için göz gezdirdiğim Halk TV var.
Açarsınız, “Türk halkı” der.
Kapatırsınız, “Atatürk” der..
Televizyonun adı da Halk TV olunca..
Sanıyorsunuz ki, Türk halkını temsil etme iddiasındaki bir kanaldan bahsediyoruz..
Nerdeee?
Meğerse bu Halk TV’nin patronu Cafer Mahiroğlu da, Türk halkından ziyade, İngiltere ile ilgili birisi imiş..
Daha önce de söyleniyordu ama, şimdi avukatının açıkladığı üzere, İngiltere’de en zengin 100 kişi arasında Halk TV’nin patronunun da bulunduğunu, ben ilk defa duyuyorum..
Ak Parti içinde görünüp, her şeye kıllık yapan bazı AKP’liler var..
Doğrucu Davutluk yapıyorlar, “O yanlış... Bu doğru değil, diğeri bize yakışmaz.”
Bu kapsamda itiraz ettikleri, onlarca soruşturmaya yönelik eleştirilerden birisi de, CHP kurultaylarına yönelik delege satın alması ile ilgili soruşturma.
İçimizdeki AKP’liler itiraz etseler de, ağır aksak yürüyen kurultayda delege satın alınması soruşturmasında, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu’nu ifade vermeye çağıran savcılık, uzun süredir bekliyormuş..
Cafer bey İngiltere’ye bir gitmiş..
“Türkiye’ye pek geleceğim yok” modunda, soruşturmayı akamete uğratınca..
Savcılık, Mahiroğlu hakkında başka tedbirlerin alınabileceğini avukatına duyurmuş..
Sonra formül bulunmuş.
Ali Mahir Başarır’ın eşi olan avukat Sebla Öztürk Başarır, “Ben vekil sıfatı ile, Cafer Mahiroğlu’nun ifadesini size vereyim” demiş..
Savcılık kabul etmiş mi, henüz bilmiyoruz..
Ama Ali Mahir’in eşinin, müvekkiline atfen hazırladığı dilekçede bakın neler yazılı:
“Mahiroğlu, İngiltere’de saygın bir iş insanıdır. İngiltere’deki 100 zengin kişi arasında yer almaktadır.”
Biz adamı Türkiye’de, bir medya patronu diye bilelim..
Adam gerçekte, İngiltere’de iş insanı çıksın.
Biz emekten yana, işçiden yana, dar gelirlilerden yana bir işçi dostu, bir sosyal demokrat insan diye bilelim.
Ama o, dünya emperyalizminin baş aktörlerinden İngiltere’de, ilk 100 zengin arasında yer alsın. Burjuvadan çıksın..
Ben söylemiyorum.. Abartıyorsa, avukatı abartıyor.
Yalan söylüyorsa, avukatı yalan söylüyor..
Düşünebiliyor musunuz?
Sabah akşam, “AK partililer zenginleşti” diyenler..
Gecekonduda oturan insanların haklarının patronlar tarafından çalındığını, emeklerinin sömürüldüğünü söyleyenler..
Tam da sömürünün göbeğindeki İngiltere’deki en zengin 100 kişiden biri çıkıyor.
Nasıl oluyor böyle bir şey?
Acarkent villalarında oturanlar onlar..
Beykoz Konakları’nda en yüksek oyu alan CHP..
İş adamlarını boşverdik.
Şimdi, İBB’deki kıytırık müdürleri bile, o lüks villalarda oturuyor, konaklardan başka bir mekanı kendilerine layık görmüyorlar..
Ama sıra edebiyata gelince..
Başkalarını suçlamaya gelince.
Zenginleşen, lüksten şatafattan taviz vermeyen onlar değil, AK Partililer imiş..
“İngiltere’ye bir gitti mi? Artık üç ay gelmeyenler” onlar oluyor..
Tam da bu kapsamda, Cafer bey de, Türkiye’de bir televizyonun sahibi olduğu halde, İngiltere’den işleri yönetmeyi, kendisi açısından daha güvenli görüyor olmalı ki.
Savcının ifade talebini, “Sağlık sorunlarına bağlı seyahat engelim nedeniyle, savunmamı avukatım aracılığıyla yazılı yapmak istiyorum” diyerek geçiştirmeye çalışıyor..
Bu arkadaş Türkiye’de iken soruşturma başlamış olsa, kendisi de gözaltına alınmış olsa idi, “Sabah vakti bir televizyonun patronunu niye gözaltına alıyorsunuz. Çağırsanız gelmeyecek miydi” diye itiraz edeceklerdi.
Buyrun, savcı çağırıyor.
Ama Halk TV patronu, gelmiyor işte..
“Nasıl olsa İngiltere’de beni koruyanlar var. İngiltere’den isteseler bile, beni koruyanlar vermez.. Ben de Türkiye’ye gitmeyerek, soruşturmayı savsaklarım” diyor..
Diyor ki medya patronu, “Ağabeylerim üç dönem CHP kurultay delegeliği yaptı. Ancak hiçbir zaman ben delege olmadım.”
Dökülün, yavaş yavaş. Dökülün bakalım, daha neler çıkacak..
Biz “dökülün, dökülün, bakalım daha neler çıkacak” derken.
Mahiroğlu tam aksine, “Halk TV ile İBB arasında bir reklam anlaşması, bir ticari ilişki yoktur” diyerek, delege operasyponunda olmadığını öne sürüyor...
Biz de tam, “Vay canına ya.. Mors olduk” derken..
İfadenin devamına bakıyoruz, şöyle deniyor:
“Halk TV ile İBB arasında herhangi bir reklam sözleşmesi yapılmamıştır. Keza seçim döneminde siyasi partilerin televizyon kanallarına vermiş olduğu reklam dışında da CHP ile Halk TV arasında bir reklam sözleşmesi yapılmamıştır, reklam ücreti ödemesi de olmamıştır.”
İyi de, “Siyasi partilerin tv kanallarına verdiği” derken, sanki otomatik gerçekleşen bir işlemden bahsediyormuş gibi konuşuyorlar.
Birkaç yüz bin liralık reklamdan bahsediyor gibi, küçümsüyorlar..
Bir açıklayın Cafer bey.. O reklamların büyüklüğü ne kadar? Kaç kaç milyon lira...
Biz CHP’nin reklamını almayız ama.
Kendilerinin teklif dahi etmediklerini de hatırlatalım..
Bu bir yana, Cafer Mahiroğlu, “İBB ile reklam anlaşması yapmadık” diyor da..
Kamuoyunda Cafer bey ile İBB arasındaki yapılan işlerin listesi, muhteremin boyunu aşıyor..
Her şeyi bir kenara bırakın, pandemi döneminde bile, belediyelerin soyulduğunu gösteren gerçek, Cafer bey tarafından cevaplandırılmıyor..
“İstanbul, İzmir, Bolu ve Kadıköy Belediyelerinin pandemi döneminde Halk TV patronu Cafer Mahiroğlu’na ait Özdemir Üç Tekstil adlı şirkete 2 milyon 867 bin 840 liralık maske ihalesi verdiği” iddialarına, Halk TV patronundan bir cevap yok..
Kimbilir belki de, “Ben Halk TV patronu olarak ifade veriyorum. Özdemir Tekstil olarak isterseniz, birkaç ay sonra da, onun için ifade vereyim” diyecektir..
Adamlarda şapka çok olunca..
Birisini çıkarıp, diğerini kolayca takıyorlar..
Biz dönelim İngiliz muhipliği olayına..
“Vahideddin İngiliz gemisi ile kaçtı” diyerek, yıllardır bu ülkede Osmanlı’ya karşı nifak tohumu ekenler.
Halk TV’de de, Vahideddin’i bu yüzden hain ilan edenlerin..
Şimdi göbeklerinden İngiltere’ye bağlılıklarını görüyoruz.
Kendilerine ne ayrıcalıklar tanınmış ise, İngiltere’de, 100 zengin iş insanı arasına girmişler.
Halk TV’den çıkmayan Turan Çömez’lere soralım..
Ne iş, bu iş?
Turan Çömez’e soruyorum: Dindar insanları İngilizseverlikle suçlarken, kendiniz Türkiye’den kaçtığınızda, İngiltere’yi tercih etmiştiniz. Ekranlar arasında tercihte bulunurken, İngiltere’nin en zengin 100 kişiden birisinin Halk TV’sini tercih ediyorsunuz..
Yok mu bu işte bir yanlışlık..
Haydi beyler, dökülün..
Gerçekleri söyleyin..
Siz misiniz, İngilizsever?
Yoksa, hayatında İngiltere’ye, hatta Avrupa’ya bir defa bile gitmişliği olmayan biz miyiz?
Yeni Akit


