Cemil Önal suikastinin tek tanığı konuştu
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Halil Falyalı’nın finans müdürü olduğu öne sürülen Cemil Önal, 2 Mayıs’ta Hollanda’da öldürüldüğünde yanında sıra dışı bir isim vardı.
Türkiye, bu kişiyi Erzincan’daki Ergenekon Davası’nın ‘Gizli Tanık Efe’si diye tanıyor.
Dönemin İliç Savcısı Bayram Bozkurt…
Sonradan değiştirdiği adıyla ismi Hakan Aslan…
Bozkurt-Aslan, 2019’da iltica ettiği Almanya’da hukuk danışmanlığı yapıyor. Avrupa’ya gidenlerin Türkiye’deki davalarını takip ediyor.
Cemil Önal ile bu sebeple tanıştığını, yakın arkadaş olduklarını kaydediyor. Ortak arkadaşları Muhammet Yakut’un Türkiye’nin çıkardığı kırmızı bültenden ötürü Hollanda’da tutuklanması üzerine Önal’ın yardım istediğini söylüyor.
2 Mayıs’ta bu yüzden Hollanda’ya gitmiş.
Her zaman görüştükleri otelde buluşup sohbet ederken, aniden yaklaşan bir saldırgan, Bozkurt-Aslan’ın gözleri önünde Önal’ın kafasına ve vücuduna yedi el ateş etmiş.
Bozkurt-Aslan, olay anını şöyle anlatıyor:
“Arkadan birinin geldiğini gördüm. Kafasını çevirir çevirmez, Cemil'e doğru koşmaya başladı. Fark ettiğimde hareketlenmişti. Göbek tarafına silahı koymuş. Çıkardı. ‘Yapma!’ diye bağırdım. Ayağa kalktım. Silahla kafasına önce ateş etti. Onu gördüm, sonra eğilerek kaçmaya çalıştım. Tak tak tak diye 6-7 defa saydırdı.”
Bozkurt-Aslan, Önal ve eşinin CIA ile görüştüğünü ileri sürüyor. Önal’ın, “elindeki kasetlerden söz ettiğini” anlatarak, “İlgili yerlere verdim, bunlar benim güvencem” dediğini söylüyor.
Bozkurt-Aslan’a göre olağan şüpheliler şunlar: Kasetlerde ismi geçenler, Halil Falyalı davasındakiler ve bir menfaat üçgeni.
“Uluslararası boyutu olabilir. CIA ile görüşmüş. Türkiye Cumhuriyeti ile alakalı iddialarda bulunmuş. Sarsıcı şeyler var. Alternatifler fazla” diyor.
Bozkurt-Aslan, 2009 yılındaki Erzincan Ergenekon davasından bu yana ilk kez Türk medyasına konuşuyor.
Size de geçmiş olsun.
Çok sağ olun. Yanlış zamanda, yanlış yerde bulunduk. Ölümle ilk defa burun buruna geldim. Arkadaşıma çok üzüldüm. Yıllarca savcılık yaptık. Otopsi yapmak gibi değil. Tanıdığınız insanın gözünüzün önünde katledilmesi çok zor bir şey.
Nereden tanışıyorsunuz Cemil Önal’la?
Hukuk danışmanlığı yapıyorum. Sağdan soldan dosya geliyor. İnceliyor, savunma yazıyorsun. Devletin sitesinden giriyor, dosyaya bakıyorsun. Avrupa’daki Türklerin Türkiye’deki davalarını alacak avukat yok. Boşluk doldurdum.
Türkiye'de hakkınızda bir dava var mı?
Hürriyeti tahdit ve FETÖ üyeliğinden 7-8 yıl aldım. FETÖ davası Yargıtay'da.
Avukatlığınız düşebilir ceza kesinleşirse.
Çok umurumda değil. Avukatlık için ruhsata gerek yok. Çalıştığım 50’ye yakın avukat var. Savunmaları ve belgeleri ben hazırlıyorum. Türkiye'de olsun, Avrupa'da olsun, fark etmiyor.
Türkiye aranıyor musunuz?
Yakalama kararı var.
Soruma döneyim. Önal, sizi nasıl buldu?
Amsterdam'da iki arkadaşım var, davalarını takip ediyordum. Biri oturum aldı, diğerinin süreci devam ediyor. Biri DHKP/C’den, diğeri farklı bir örgütten. O arkadaşlar tanıştırdı.
Yakın arkadaş mıydınız?
Cemil çok sosyal bir arkadaş. Avrupa’da kimseyi tanımıyor, ne yapacağını bilmiyor. İltica mı etse, oturum mu alsa, eşi Bulgar’dı, ondan mı yürüse; kararsızdı. Gittim Amsterdam'a. Halil Falyalı davasını konuştuk. Dosyasını inceledim. Arkadaş olduk. İki-üç haftada bir Hollanda’da işlerim oluyordu. Gittiğimde görüşüyordum.
Dosyasında ne gördünüz?
Bana göre dosyası boştu. Aynı uçağa binmiş olmak, Söylemezlerin olduğu otelle aynı bölgedeki baz istasyonunda sinyal vermek azmettiricilik için yeterli değil. Cemil’e gerçekten inandım. İnanmasam bu kadar çok destek vermezdim. Baktım, güveneceği bir kişi yok. Yardımcı olmaya çalıştım. Lisanslı bahis yapmak istiyordu. Çevremde durumu iyi olan kişiler vardı. Bir iki kişiyle görüştürdüm. Önce mutabık kaldılar, sonra vazgeçtiler. Cemil, iki defa Almanya'da beni ziyaret etti. En güçsüz olduğu zamanda abilik yaptım. Kırmızı bülteni çıktı. O dönem de yanındaydım.
Beraber kripto para işine girdiniz mi?
Forex’e (uluslarası döviz piyasası) girecektik. Cemil, kabiliyetli arkadaştı. Tahliye olduktan sonraki düşüncemizdi bu. 16 ay yattı, biliyorsunuz. Bahis işine girmek istemedi, çünkü riski gördü. Forex’ten bahsetti. “Oturum olmadığı için senin üzerinden lisans alabilir miyim?” dedi. “Olur" dedim. Yemişiz, içmişiz, gezmişiz. Zamanla oluşan ilişkiler var. Eşi bile yoktu o zamanlar. Ben vardım yanında.
İstihbarat örgütlerine çalışıyor muydu?
Yeni Şafak, Cemil hakkında haber yapmış. CIA'ya çalıştığı ve FETÖ'cülerle işbirliği yaptığı noktasında… Bir-bir buçuk ay önce beni aradılar. Eşi Türkiye geliyor ya. Çok endişelenmişler. Çıktım, gittim. Aynı otelde buluştuk. “Türkiye’ye gidemezsin artık” dedim. Dedim ki, “CIA ile çalışıyor musun?” Eşi “ben iki defa CIA ile görüştüm, bir defa Cemil görüştü” dedi. Dedim ki, “Bu kasetler masetler, başa bela olacak şeyler bunlar. Var mı böyle kasetler?” “Bende kopyası var ama 45'in yanına bir sıfır koy” dedi.
450 tane yani. Ama gözünüzle görmüş değilsiniz.
Yok, görmedim. “İlgili yerlere verdim, bunlar benim güvenecem” dedi.
Sizce hayatı için bir riskin olduğunu düşünüyor muydu?
Cemil, Avrupa'daki yerini sağlamlaştırmak istiyordu. Yayınları yapma nedeni Hollanda, Türkiye'ye iade etmesin diyeydi. Suikast muikast, hiç konuşmadık. Ama şu endişeyi taşıyordu: “Türkiye'ye iade olursam mahvolurum.”
Hollanda’da kalmak için gerçek dışı şeyler söylemiş olabilir mi?
Cemil'in çok şey bildiğini düşünüyorum. Kıbrıs’ta ağı kurmuş. Ama içeriğini hiç sormadım.
Hollanda’ya ciddi bir servet taşıdığı doğru mu?
Tanıştığımız zaman iki arabası vardı. Müstakil evde oturuyordu. Durumu iyiydi. E-ticaret yapıyordu. Şöförü vardı.
Cinayet günü ne oldu?
Her şey Muhammet Yakut'un gözaltına alınmasıyla ortaya çıktı.
Yakut, nerede gözaltına alındı?
Almanya'dan Hollanda'ya geçtikten sonra yarım saat mesafede gözaltına alındı. Benim haberim oldu. İyi tanışıyorum. Ortak çevremiz var Yakut’la.
Neden gözaltına alındı?
Galiba yağma dosyası ile ilgili; tahsilat yapmışlar Türkiye’de. Kırmızı bülten çıkarmışlar. Yakut, Hollanda’da tutuklandı. 15-20 gün sonra mahkemesi var. Serbest kalabilir.
Cemil'i aradınız.
Biliyorum, Yakut’la görüşüyorlar. Yakut, Cemil tahliye olunca 40-50 kişiyle cezaevinden karşıladı. O da belli şeylerin peşindeydi galiba. Kasetler, şunlar bunlar. Samimi olmuşlardı son zamanlarda. Cemil'i aradım. “Abi yarın buluşacaktık. Turhan Çömez gelecekti. Üçümüz görüşecektik. Onun çıkması lazım. Yardımcı ol” dedi. Yakut’u aradı gözaltındayken. Cemil'den rica etmiş; “Elinizden geleni yapın, avukat ayarlayın” diye. Cemil, “Avukatımı ayarlayalım mı” dedi. “Tamam” dedim. Bastım, Den Haag'a gittim. “Otele gel” dedi. Otele yaklaştım. “Liman Restoran’a git, oraya gelirim. Eşimle spora gideceğim, uzun sürebilir” dedi. Restorana gittim. Yemek yerken aradı. “Çok yoruldum. Otelin oraya gel” dedi.
Daha önce otelde buluşmuşsunuz; biliyorsunuz.
Evet, eşiyle ve çocuklarla beraber buluşmuştuk. Ama sonradan öğrendim, müdavimi olmuş. Her gün gidiyormuş. Otelin Türklere ait olduğunu öğrendim. Otele gittim. Aradı. “Beş on dakikaya gelirim” dedi. İçeri geçtim.
Önce sizi McDonalds'a mı çağırmıştı?
Ben “McDonalds'ta buluşalım, Amsterdam'a biraz daha yakın, belki oradan geçerim” demiştim. Cemil, “Abi sen bir Hollanda'ya sür” dedi. Sürekli konum değiştiriyor. Hiçbir zaman “Şuraya gel” demedim. Bu FETÖ’cüler söylüyor; sanki ben çekmeye çalışmışım. Hepsi spontane oldu. Otele gittim. Teras bölümünde masaya oturdum. Garson geldi. “Burası yiyecek bölümü. Yemek istiyor musunuz?” dedi. Sadece bir şey içeceğimi söyledim. Sol tarafta iki Türk vardı. Ama suikastçı değiller. Garson masa gösterdi, gittim, oturdum. Birkaç dakika geçti. Cemil geldi. Arkasında bir adam vardı, iri yarı, Hollandalı, uzun. Dedim, “Herhalde korumayla geliyor.” Sevindim de. Çünkü geçen hafta dedim ki “Korumanızı arttırmanız lazım.” Eşiyle alakalı haber çıkmıştı. “En azından polise bildirin, alarm seviyesini yükseltsinler.” Adam köşeye oturdu, Cemil yanıma… "Masa ufak" dedi. Cemil, 120 kilo. Geçen hafta oturduğumuz masaya oturduk. Onun sırtı, benim yüzüm bahçeye dönüktü. Karşılıklıydık. Bir saat konuştuk. Yakut’un avukat meselesini konuştuk. Kendisinin iltica ve iade avukatıyla alakalı bilgiler verdi. Forex’le alakalı ayrıntılı bilgileri anlattı. Hem sohbet ediyor hem gülüyorduk. Neşesi yerindeydi. En ufak endişe taşımıyordu. Benim de neşem yerindeydi. Bir şeyler içmiştik. Bir anda gelişti ama bir anda… Arkadan birinin geldiğini gördüm, normal yürüyüşle geliyordu. Yüzü gözü açık. Bir anda kafasını çevirir çevirmez, Cemil'e doğru koşmaya başladı. İki metre falan var.
Cemil'in arkasından doğru geliyor değil mi?
Cemil'in arkasından doğru geliyor. Fark ettiğimde hareketlenmişti. Göbek tarafına silahı koymuş. Çıkardı. “Yapma!” diye bağırdım. Ayağa kalktım. Silahla kafasına önce ateş etti. Onu gördüm, sonra eğilerek kaçmaya çalıştım. Tak tak tak diye 6-7 defa saydırdı. Etrafta aileler, çoluk çocuk vardı. Yan masa, arka masa… 5-6 metre koştum. Zaten eğilmiştim. Eğildikten sonra kaçmaya çalıştım. O anı anlatmak mümkün değil. Çocukların bağırması, ağlaması… Masaya gittiğimde Cemil, ters yatıyordu. Kafasından kanlar fışkırıyordu yukarı doğru.
Saldırgan kaçınca siz döndünüz.
Evet, döndüm. Ama öyle paniğim ki, ikinci saldırı ihtimaline karşı hemen kaçtım.
Nereye?
Arabama. Giderken “Polis, ambulans çağırın!” diye bağırdım. Yön tahmin etmeksizin uzaklaştım. Elim ayağım dolandı, gözlerim karardı. Avukatımı aradım. “En yakın polis merkezine git” dedi. İki defa durdum. Elimi yüzümü yıkadım. Otobanda nereye gittiğimi bilmiyordum. Yarım saat sonra polise gittim. Ölenin Cemil olduğunu söyledim. Kimin vurulduğunu bilmiyorlardı. İki saat ifadem alındı. İfadeden sonra fenalaştım. Hastaneye kaldırdılar. Sabah 4’e kadar kaldım. Almanya'ya geldim. Perşembe avukatımla gittim. Ne biliyorsam anlattım.
Size neden ateş etmediler?
Belli ki odaklanmış. Hedefte ben yoktum. Tanıkları yok etmek istese dolu tanık var. Dibimizde iki masa vardı. Onları da vururdu. Beni tanımıyor. suikast yapan kişi.
Ateş eden Türk müydü sizce?
Slavlara ve Arnavutlara benziyor.
Kim neden öldürmüş olabilir?
Bir kere 45 veya 450 (kaset) farketmez. Kimler varsa onların içinde, hepsi şüpheli.
Kasetlerde adı geçenleri kastediyorsunuz.
Adı geçenler… Çünkü boyutları çok farklı olabilir. Biliyorsunuz, dolu düşmanı var, Türkiye'de olsun, Kıbrıs'ta olsun. İsimlerini telaffuz etmek istemiyorum. Dosyasındakiler belli. Onun dışında bir menfaat üçgeni var. Uluslararası boyutu olabilir. CIA ile görüşmüş. Türkiye Cumhuriyeti ile alakalı iddialarda bulunmuş. Sarsıcı şeyler var. Alternatifler fazla.
KUTU: Hem Ergenekon’da hem FETÖ’de tanık
Bayram Bozkurt’un adı, 2008’da atandığı Erzincan İliç’te rüşvete karıştı. Dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, şikayetleri işleme koyunca Bozkurt, Cihaner hakkındaki Ergenekon soruşturmasının ‘Efe’ kod adıyla bir numaralı tanığı oldu.
Albay Dursun Çiçek’te bulunduğu iddia edilen İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın Erzincan’da yürürlüğe konduğunu ileri sürdü. 3. Ordu Komutanlığı'nda toplanan jandarma komutanlarının darbe planladığını iddia etti. Ergenekon’un, arabasına kene koyarak, kendisine suikast teşebbüsünde bulunduğunu söyledi.
Başsavcı Cihaner tutuklandı.
Bozkurt, rüşvet suçlamasından kurtulamayacağını anlayınca istifa etti ve Ankara’da FETÖ bağlantılı şekilde avukatlık yapmaya başladı.
2011’deki HSYK seçimin sonrası Gizli Tanık Koruma Kanunu çerçevesinde estetik operasyon geçirdi. Adı Hakan Aslan olarak değiştirildi ve yeni kimlikle Keskin’de savcı yapıldı.
17/25 Aralık’tan sonra meslekten atıldı.
Erzincan davasına bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Bozkurt ve gizli tanıklar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bozkurt, Erzincan’da “Kaçma şüphesi yok” diye bırakılınca firar etti.
15 Temmuz sonrası İzmir’de saklandığı evde kaçarken balkondan düşüp bacağını kırdı ve yakalandı.
Erzincan’daki davada, Bozkurt’un gizli tanıklığa yönlendirdiği iki kişiye 23 yıl hapis cezası verilirken, Bozkurt ise tahliye edildi.
Bozkurt Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde FETÖ üyeliğinden yargılandı. 7 Ağustos 2018’de ilk duruşmada adli kontrolle tahliye edildi. İtiraz üzerine yeniden tutuklanmasına kararı verildi. Fakat ikinci kez firar etti.
Bozkurt, Meriç nehrinden yüzerek Yunanistan’a kaçtı.
8 Mart 2019’da Kuzey Makedonya’dan Sırbistan’a geçerken yakalandı. Üzerinde ‘Levent Öz’ adına düzenlenmiş sahte diplomatik pasaport bulundu.
Üsküp’teki Yabancılar Kabul Merkezi’ne götürüldü.
Kuzey Makedonya’ya yaptığı sığınma başvurusu reddedildi.
Türkiye’ye iade edilecekken firar etti.
Sonra Almanya’ya geçti ve bu ülkeye iltica etti.
Bozkurt, 2019’dan beri Almanya’da hukuk danışmanlığı yapıyor.


