Ceren Benderlioğlu: Anneliğimi kimse eleştiremez
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
◊ “Eşref Rüya” ile güzel bir serüven başladı. Irmak’la maceran nasıl gidiyor?
- Daha çok başındayım. Her sahne o kadar detay detay işleniyor ki, daha heyecanımı bastıramadım. Günler benim için çok çalışmakla geçiyor.
◊ Dizideki gibi yeraltı dünyasına ilgin olduğunu okudum. Bu anlamda doğru adrestesin sanırım.
- Çocukluğumdan beri yeraltı dünyasıyla ilgili filmleri, dizileri ve belgeselleri takip ediyorum. O dolandırıcılık zekâsı başka bir boyut. Senin benim anlayabileceğimiz bir dünya değil.
Fotoğraflar: Levent KULU
GÜÇLÜ KADINLARA HAYRANIM
◊ Irmak karakterinde seni en çok etkileyen ne oldu?
- Güçlü bir kadın oluşu. Var olduğu toprakta ayaklarının üstünde dimdik durabilen ve boyun eğmeden yaşayabilen tüm kadınlara hayranım. Irmak erkeklerin olduğu bir ortamda, zorlu şartlarda, kötülüğün içerisinde kendini var etmeye çalışıyor. Ve bunu eğitimle yapıyor. Aralarında tek üniversite mezunu olan o. Irmak’ın ağlamayışı, sızlamayışı, dizlerine vurmayışı, onun yerine çözüm üretmeye çalışması beni en çok çeken yönü oldu. Irmak biraz anne, biraz kadın, biraz abla, biraz kardeş... Hepsini şimdiye kadar çok güzel taşıdı. Umut ediyorum sezonlarca da taşır.
◊ Irmak, erkek egemen bir dünyada tek kadın. Geçenlerde Perihan Savaş, katıldığı bir söyleşide “Biz kadınlar olarak bu sektörde var olmaya çalışıyoruz. Çünkü bütün senaryolar erkekler üzerine yazılıyor” demişti. Bu anlamda Ceren olarak Irmak’la bu yönünüzü ortak buluyor musunuz?
- Ben hiçbir yere savaş vermiyorum. Doğam gereği, ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Allah dağına göre kar verirmiş. Eğer bununla baş edemeyecek güçte bir kadın olsaydım Allah bana bunu nasip etmezdi. Bir kadın olarak problemlere değil, çözüme odaklanmak istiyorum. “O benden daha iyi, bu benden daha kötü”yle uğraşırsam asla yolumda ilerleyemem. Ben şu an almam gereken eğitimleri almak, öğrenmek ve ilerlemek zorundayım. Benim şu an önümdeki problemlerden hiçbiri bunlar değil.
◊ Problem olarak gördüğün neler?
- Kızımın LGS sınavına 2 senesi kalması. Onunla ilgili çözüm üretmem gerekiyor. Aynı zamanda çalışırken evimin düzenini etkilememem lazım. İngilizce öğrenmeye çalışıyorum. Olabildiğince daha iyisi olmaya çalışmam gerekiyor. Huzurlu ve dinç bir kafayla yaşamak istiyorum meditatif anlamda. Çözümü olmayan bir problem vermesin Allah. Benim bir kız çocuğum var, 11 yaşında ve ona her daim örnek olmam gerekiyor.
AĞLAMAYA BAŞLARSAM AYLARCA SUSMAM
◊ Soğukkanlı bir yapın mı var?
- Değilim aslında, aşırı duygusalımdır. Ağlamam başladığı zaman aylarca susmam. Kimseye göstermemeyi tercih ederim. Sessizleşirim. Ama bir şekilde o durumun da üstesinden gelirim.
◊ Irmak duvarları olan bir kadın. Peki senin sınırların, duvarların var mı?
- Var. Kaba insanlara katlanamam. Yalana da öyle. Eğer bir arkadaşımın yalan söylediğini gördüysem, direkt uzaklaşırım. Sporum, uyku saatim olmazsa olmazım ve bu konularda sınırlarıma girilmeye kalkılırsa öfkelenirim. Çocuğumla ilgili eleştiriye de açık değilim. Direkt silerim. Çok büyük bir kırmızı çizgim bu benim. Ben çocuğumu gözümden sakınırım. Anneliğimle ve çocuğumla alakalı hiçbir eleştiriye açık değilim. Aslında Nur daha iyi betimler sınırlarımı. Benim sınırlarım sence neler? Ben nelere tepki veririm?
- Nur Benderlioğlu: Kaba insanlara, yalan söyleyen insanlara sinirlenir. Bir de ben ödevimi yapmayınca... Mesela annem birinin yere sigara attığını görürse camı açıyor, bağırıyor.
- Ceren Benderlioğlu: Bağırırım. En katlanamadığım şey.
KAYITSIZ ŞARTSIZ GÜVENMEYİ BIRAKTIM
◊ Irmak kolay güvenmeyen bir karakter. Sen de öyle misin?
- Evet... Aslına bakarsan 40 yaşına kadar herkese çok güveniyordum. Sonra bunun benim için tahammül edilemez bir seviyeye ulaştığını fark ettim. İnsanlara şartsız ve kuralsız bir şekilde güvenmeyi ve kendim gibi görmeyi bıraktım. Çünkü herkes benim gibi değil.
◊ Bu kırılımı yaratan ne oldu?
- Gözlemlediğim şeyler oldu. Sonra yaşadıklarım da var tabii. Şüphe ettiğim her şey gerçek çıktı ve dizi olsa “Saçmalamışlar artık” diyebileceğimiz şeyleri gerçek hayatta yaşadım. Böyle olunca insanlara güvenmeyi de bırakıyorsun. Zaten güven sonrasında kazanılan bir şey olmalı. Sadakat çok önemli. En yakınımda çok az insan var. O çemberimden de çıkmamaya çalışıyorum. Kimseye kefil olmamaya, çok fazla güvenmemeye, kimseyi kendim gibi görmemeye özen gösteriyorum.
BİRLİKTE KEŞFETMEYİ SEVİYORUZ
◊ Anneler Günü vesilesiyle bir araya geldik; nasıl bir anne-kız ilişkiniz var?
- Nur Benderlioğlu: Çok güzel bir ilişkimiz var. Çok uyuyoruz birbirimize.
◊ Hangi yönlerin annene benziyor?
- Nur Benderlioğlu: İkimiz de tatlı yemeyi çok seviyoruz.
- Ceren Benderlioğlu: Biz biraz zıtlıklardayız aslında. Ben düzenliyim, o düzensiz döneminde. Ben daha sorumluluk sahibiyim. Benim çok fazla sorumluluk almamdan dolayı Nur biraz daha rahat. Ama onun dışında babayı bırakıp seyahat etmeye bayılıyoruz. Özellikle 3 yıldır önce Türkiye içinde gezmeye, sonrasında yurtdışına gitmeye başladık. Birlikte keşfetmeyi seviyoruz.
◊ Nur, sen neler yapmayı seviyorsun boş zamanlarında?
- Nur Benderlioğlu: Yemek yapmayı, piyano çalmayı çok severim.
- Ceren Benderlioğlu: Piyanist derecesinde piyano çalıyor.
◊ İleride hayallerin neler?
- Nur Benderlioğlu: Şef olmak istiyorum. Ayrıca çizim yapmayı da seviyorum.
- Ceren Benderlioğlu: Ne kadar itiraf etmese de sesi çok güzel. İnanılmaz bir gırtlağı var ama söylemek istemiyor. Şu an hazır değil bence. Çekmemize de izin vermiyor. Muhteşem bir sesi var. Oyunculuğu ise hiç düşünmüyor.
◊ Neden?
- Nur Benderlioğlu: Zor çünkü, setlere de gittiğim için görüyorum.
ANNEM VE BABAMLA SETE GİTMEK ÇOK EĞLENCELİ
◊ Oyuncu bir anne-babayla yaşamak nasıl?
- Nur Benderlioğlu: Çok güzel. Onlarla sete gitmek çok eğlenceli.
◊ Peki nasıl bir anne-baba var evde?
- Nur Benderlioğlu: Sürekli bir şeyle uğraşıyorlar. Annem İngilizce derslerine gidiyor, senaryosunu çalışıyor. Babam resim çiziyor, birlikte bilgisayar oyunları oynuyoruz. Annemle film izliyoruz sürekli. İkisini de çok seviyorum.
◊ Anneler Günü evinizde nasıl geçer?
- Nur Benderlioğlu: Ben anneme her zaman jestler yapıyorum. Anneler Günü’nde de babamla bir yerden çiçek söyleriz. O gün anneme sürpriz yaparız.
◊ Sen annen gibi bir anne misindir?
- Ceren Benderlioğlu: Ne kadar annemi çok eleştirsem de günün sonunda aynaya baktığım zaman annemi görüyorum. Ben anneme benzemekten dolayı gururluyum. Çünkü annem pişiren, taşıyan, yardım eden, herkese bir şekilde yetişmeye çalışan bir kadın. Gereksiz insanlar ve detaylarla uğraşacak boş vakti yoktur. Ben de öyleyim. Annem hâlâ kaç yaşında, sporuna gider, nefes eğitimine gider. Şu an Türk sanat musikisi eğitimi alıyor.
◊ Nur’un sesi anneanneye mi benziyor o zaman?
- Ceren Benderlioğlu: Babaya benziyor. Emir Bey’in ne kadar göstermese de sesi inanılmazdır. Çok güçlü bir sesi vardır.
- Nur Benderlioğlu: Babam çok iyi darbuka çalıyor. Elektro gitar da arada çalıyor, ben de arada çalmaya çalışıyorum.
EVLİLİK BİR İDARE SANATI
◊ Bu sektörde ilişki zordur derler. Siz eşinizle nasıl başarıyorsunuz bunu?
- Bırak sektörü, genel anlamda ilişki yürütmek zor bence. Aşkın, sevginin, ilişkilerin çok daha yüzeysel yaşandığı bir dönemdeyiz. Hiçbir şey istediğin gibi paket şeklinde sunulmuyor bu hayatta. Herkesin öfkelendiği, sınırlarının olduğu yerler var. Birbirinizi idare etmek zorundasınız. Evlilik bir idare sanatıdır. Bizim birbirimizle ilgili en çok sevdiğim yer de bu. 17 senedir birlikteyiz. 15’inci yılımızı bitireceğiz bu sene evlilikte. Allah daha güzel seneleri nasip etsin. Biz şu an çocuk büyütüyoruz karı koca olarak. O yüzden sakin sakin yaşamak, çocuğa doğru şeyler aksettirmek zorundayız. Büyük bir sorumluluk var, çünkü bir birey yetiştiriyoruz.
◊ Nur’a verdiğin en büyük hayat dersi nedir?
- Hiçbir şeyi geciktirme. Yapman gereken şeyleri zamanında yap, öteleme. Sorumluluklarını önce yap, sonra kendine vakit ayır. Nur’un aslına bakarsan en çok sevdiğim özelliklerinden biri hobilerinin olması. Çünkü hobileri olan biri hiç kimseye ihtiyaç duymaz.


