Cevdet Yılmaz: Merhametle birleşmeyen bilginin insanlığa faydası yok
SonTurkHaber.com, Dha kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir dizi açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere memleketi Bingöl'e geldi. Bingöl Havalimanı'nda kent protokolü tarafından karşılanan Yılmaz, tören mangasını selamladı. Daha sonra Bingöl Üniversitesi'nde 26 Ekim 2024’te temeli atılan Bingöl Üniversitesi Geliştirme Vakfı Cevdet Yılmaz Vakıf Binası'nın açılış törenine katıldı. Törene ayrıca Vali Ahmet Hamdi Usta, AK Parti milletvekilleri Fevzi Berdibek ve Zeki Korkutata, Belediye Başkanı Erdal Arıkan, YÖK Denetleme Kurulu üyesi ve Bingöl Üniversitesi Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İbrahim Çapak ile davetliler yer aldı. Cevdet Yılmaz, daha sonra Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Bingöl Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı İlk Dersi' programına katıldı.

'20 YILDA TARİHİ ATILIM GERÇEKLEŞTİRDİK'
Cevdet Yılmaz, "Toprağı işleyen ilk ellerden uzayın derinliklerine ulaşan teknolojilere kadar uzanan bu yolculuk, insanlığın merak duygusunun ve öğrenme iradesinin eseridir. Bugün teknoloji, yapay zekadan biyoteknolojiye kadar pek çok alanda hayatı dönüştürüyor. Bilgi artık durağan değil, yön veren bir güç haline geliyor. Bu dönüşüm sadece gelişmeleri izlemeyi değil, onları yönlendirecek akıl ve vizyon üretmeyi zorunlu kılıyor. Teknolojiyi üretemeyen sadece tüketen toplumların geleceği yoktur. Geleceğin toplumları bilimde, teknolojide ön saflarda olan, milli yerli kapasitelerini artıran ülkeler olacaktır. Teknolojik gelişmelerle üniversiteler artık sadece bilgi üreten kurumlar değil, kalkınmayı hızlandıran ve geleceğe yön veren stratejik aktörlerdir. Bilginin dönüştürücü gücünü kalkınma stratejisinin merkezine yerleştiren Türkiye, son 20 yılda yükseköğretimde tarihi bir atılım gerçekleştirdi. Bu vizyonun ilk adımı, eğitimi toplumun her kesimi için erişilebilir hale getirmek oldu. İktidara geldiğimizde 76 olan üniversite sayısını 208'e çıkararak Anadolu'nun dört bir yanına taşıdık. Bunlar, 'tabela üniversitesi' olacak diye dalga geçenler, eleştirenler vardı. Ben o tarihlerde o sözleri edenleri, bugün Bingöl Üniversitesi'ni yerinde görmeye davet ediyorum. Çok büyük yatırımlar yapıldı. Bingöl'de 1000 civarında misafir öğrencimiz var" dedi.

'BİRBİRİNİN KOPYASI ÜNİVERSİTELER İSTEMİYORUZ'
Üniversitelerde patent başvurularının 8 binin üzerine çıktığını ifade eden Yılmaz, "Akademik kadromuzu 190 bini aşkın bilim insanına ulaştırdık. Bugün 23 araştırma üniversitesi, stratejik alanlarda küresel ölçekte rekabet eden çalışmalar yürütüyor. Birbirinin kopyası üniversiteler istemiyoruz. Üniversiteler elbette ortak içeriğe sahip olacak ama bir üniversiteyi asıl değerli kılan farklılaştığı noktalardı. Patent başvuruları 2002'deki 414 seviyesinden 8 binin üzerine çıktı. Yükseköğretimi küresel bir çekim merkezi haline getirmek için uluslararasılaşmayı da güçlendirdik. 2002'de 16 bin olan misafir öğrenci sayısı, bugün 340 binin üzerine ulaştı. 180’in üzerinde ülkeden gelen gençler Türkiye'de eğitim alarak ülkelerine döndüklerinde birer elçimiz oluyor. İnsan kaynağının niteliğini artırmak için lisansüstü eğitim imkanlarını genişlettik, burs programlarını çeşitlendirdik, genç araştırmacılara uluslararası projelerde yer alma fırsatları sunduk. Savunma sanayiinden yapay zekaya, sağlık teknolojilerinden enerji politikalarına kadar birçok alanda yürütülen projeler, üniversitelerde geliştirilen bilimsel birikimle hayat bulmaktadır. Yapay zeka çok önemli, bütün alanları dönüştürecek bir teknoloji. Dolayısıyla şimdiden konumlanmamız lazım. Bazı meslekler bir süre sonra ortadan kalkacak, bazı yeni meslekler ortaya çıkacak" diye konuştu.

'BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ, BAŞARI SIRALAMASINI YÜKSELTTİ'
Yılmaz, "Bingöl Üniversitesi, yükseköğretimi kalkınma vizyonunun merkezine yerleştiren kamu iradesinin somut bir sonucudur. Bingöl Üniversitemiz kuruluşundan bu yana bilimi toplumsal faydaİLE buluşturan yapısıyla bölgenin çehresini değiştiren bir rol üstlenmiştir. Eğitim anlayışını gençlere meslek kazandırmanın ötesine taşıyarak onların düşünsel ufkunu genişleten, yenilikçi bakış açıları kazandıran ve Türkiye'nin geleceğine yön verecek nitelikler kazandıran bir yapıya dönüştürmüştür. URAP (University Ranking by Academic Performance) tarafından yayımlanan değerlendirmeye göre Bingöl Üniversitesi hem dünya hem de Türkiye'deki üniversiteler arasında başarı sıralamasını önceki yıllara kıyasla yükseltti. 2000 yılı sonrasında kurulan yükseköğretim kurumları arasında yapılan sıralamada 108 üniversite içinde 14'üncü, tıp fakültesi bulunmayan 95 üniversite içinde 16'ncı ve pilot üniversiteler arasında 1'inci sırada yer aldı. Bu tablo, uygulanan yükseköğretim politikalarının sahadaki karşılığını ortaya koymaktadır. Coğrafi işaret tescili alan Bingöl Balı çalışması, yerel üretim potansiyelini ulusal markaya dönüştüren bir model oluşturmuştur. Yapay zeka tabanlı çekirge tespit sistemi, tarımsal güvenliği destekleyen yenilikçi bir altyapı haline gelmiştir. Endüstriyel Test ve Analiz Laboratuvarları, sanayi ile akademi arasındaki etkileşimi güçlendirerek üretim kapasitesini büyüten bir yapı kurmuştur. Küresel rekabetin arttığı bir dönemde, yerel kalkınmanın en güçlü dayanaklarından biri, nitelikli iş gücü üretimidir. Bingöl Üniversitesi meslek yüksekokulları, bu misyonu üstlenerek hem öğrencilerine meslek kazandırmakta hem de şehrimizin sosyal ve ekonomik gelişimine doğrudan katkı sunmaktadır" dedi.

YÖK'Ü TEBRİK ETTİ, YENİ DÜZENLEMEDEN BAHSETTİ
Yılmaz, "Bu arada YÖK Başkanımızı da tebrik ediyorum. Çok güzel bir çalışma yürütüyor. Bir taraftan başarılı olan öğrencilere 4 yıllık fakülteleri, 3 yılda tamamlama imkanı veren bir düzenleme yapılıyor. Bu çok kıymetli. Avrupa'da da artık birçok ülke bu sistemlere geçti. Bu çocuklarımız daha erken meslek sahibi olacak, daha erken üretime katılacak. Bu da sosyoekonomik kalkınmamıza destek verecek. Diğer yandan uygulamalı boyutuyla YÖK, yeni açıkladığı planda uygulamalı eğitimi destekleyeceğini ifade ediyor. Mutlaka önümüzde dönem uygulamanın payını artırmamız lazım. Teorik eğitim tabii ki önemli ama uygulama da olacak ki hayatla bu bütünleşsin. Dolayısıyla iş dünyası, üniversite, sanayi iş birliği, üniversite-toplum işbirliği burada çok önemli. Fiziki duvarlar önemli değil, ama zihinsel duvarlar tehlikelidir. Toplumla iç içe açık bir üniversite olsun. Meslek yüksekokulları, yalnızca akademik bilgi değil; aynı zamanda uygulamalı beceri, teknik donanım ve iş dünyasının ihtiyaçlarına doğrudan cevap verebilecek insan kaynağı yetiştirmektedir. Bu yönüyle MYO'lar, özellikle Bingöl gibi tarım, hayvancılık, sağlık ve hizmet sektörlerinin öne çıktığı şehirlerde iş gücü piyasasının en önemli besleyici kaynağıdır. Yerel esnaf, sanayi ve hizmet sektörleri, bu okullardan yetişen teknik elemanlarla güçlenmekte; böylelikle Bingöl'ün kalkınma hedefleri hızlanmaktadır. Tüm fakülteleri ile birlikte meslek yüksekokullarımızın sağladığı bu güçlü katkılarla, Bingöl'ümüzün yarınlarının daha üretken, daha müreffeh ve daha güçlü olacağına inanıyor; geleceğe umutla bakıyoruz. Bizler de Bingöl Üniversitesi’nin yanında olmaya ve her türlü desteği vermeye devam edeceğiz" diye konuştu.

'SUMUD FİLOSUNU SELAMLIYORUM'
Yılmaz, "Bilim çok kıymetli, teknoloji çok kıymetli. Ama erdemle, ahlakla, merhametle birleşmeyen bir bilginin, teknolojinin de ne ona sahip olana ne de insanlığa bir faydası yok. Bunun en yakın örneğini Gazze'de görüyoruz. Dünyanın en gelişmiş teknolojilerini, bilimlerine sahip toplumlar, dünyanın tarihte gördüğü en büyük katliamlara, zulümlere de imza atabiliyorlar. Demek ki bilgi ve teknoloji tek başına yetmiyor. Erdemle buluşturmadığınız, ahlakla buluşturmadığınız, adaletle buluşturmadığınız sürece de bu bilim ve teknoloji, zulüm aracına dönülebiliyor. Dolayısıyla biz hem donanımlı hem de erdemli nesiller yetiştirmek zorundayız. İkisini bir arada yapmak durumundayız. Sumud filosunun çabalarını da buradan, Bingöl Üniversitesi'nden yürekten selamlıyorum. Onlar, Sumud filosuna binenler, insanlığın ortak vicdanının tercümanı oldular. Ellerinde bir silah yok, bir şiddet aracı yok. Sadece orada açlığı silah olarak kullanıp, bebekleri, sivil halkı katleden bir yönetime karşı bir duruş sergiliyorlar ve Gazze'deki insanlara gıda götürüyorlar, bebeklere mama götürüyorlar. Böyle bir filoya yapılan barbarca saldırıyı kabul etmemiz mümkün değil. En güçlü şekilde kınıyoruz. Bir an önce orada gözaltına alınan insanların serbest bırakılmasını ve ülkelerine sağ salim dönmelerini bekliyoruz" dedi.

'TÜRKİYE OLARAK EN GÜÇLÜ DESTEĞİ VERİYORUZ'
Cevdet Yılmaz, "Diğer yandan uzun bir zamandır devam eden, tüm dünyanın gözleri önünde devam eden bu soykırımın, bu zulmün sona ermesini, ateşkesin öncelikle sağlanmasını, insani yardımların kesintisiz ve yeterli düzeyde Gazze halkına ulaşmasını bekliyoruz. Yine kalıcı bir çözüm için iki devletliliğin yolunun açılmasını, siyasi bir çözümün oluşmasını bekliyoruz. Türkiye olarak buna en güçlü desteği veriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da en gür şekilde Filistin davasını bütün platformlarda savunuyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak her zaman barıştan, diplomasiden yana olduk. Zulmün karşısında mazlumun yanında olduk. Filistin'de de Filistin özgürleşene kadar, Filistin halkı bu zulümlerden kurtuluncaya kadar bu tavrımızı sürdüreceğiz inşallah" diye konuştu.


