Çiftçilere dağıtılan tohumların yüzde 80’i yerli üretim Sözcü Gazetesi

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Parıldar, İstanbul’un dünyaca ünlü bir metropol kenti olmasının yanı sıra, tarım açısından da kıymetli bir tarımsal potansiyele sahip olduğunu söyledi.

İstanbul’da toplam 869 bin dekarlık tarım arazisi bulunduğunu belirten Parıldar, bu arazinin 746 bin dekarlık kısmının işlenen, yani üzerinde fiilen tarım yapılan alanlardan oluştuğunu ifade etti.

Parıldar, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın liderliğinde 1 Ocak 2024 itibarıyla su ürünleri ve hayvancılıkta, eylül ayı itibarıyla da bitkisel üretimde, devrim niteliğinde olan Tarım Üretim Planlamasına geçildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"İstanbul’umuz şanslı. İşlenen tarım arazisinin yüzde 90’ını planlamış durumdayız. Dolayısıyla, plana göre üretim yapan çiftçilerimiz, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verilen desteklerden iki kat fazla yararlanabiliyor. Normalde temel destek kapsamında, mazotun yüzde 50’si ve gübrenin yüzde 25’i destekleme ödemesi olarak veriliyor. Ancak planlı üretim yapan üreticilerimiz, mazotun tamamını ve gübrenin yüzde 50’sini destekleme olarak almış olacak. Şu anda İstanbul’da planlı üretim oranı yüzde 90 seviyesinde. Hedefimiz ise bu oranı yüzde 100’e çıkarmak. Ayrıca bunu yaparken suyu merkeze alıyoruz. Suya göre planlama, plana göre üretim. Su olmazsa üretiminiz düşer. Ya da suyu fazla tüketen ürünleri ekerseniz ve su kaynağınız yeterli değilse, kuraklık döneminde ciddi zarar görürsünüz. Dolayısıyla biz, suyu merkeze koyarak planlı üretim gerçekleştiriyoruz."

İstanbul’da tarım yapılan arazilerin yüzde 90’ında ayçiçeği, kanola, buğday ve arpa üretimi yapıldığını belirten Parıldar, geçen yıl bu ürünleri yetiştiren çiftçilere hem mazot ve gübre hem yağlı tohumlu bitkiler hem de buğday fark desteği ödemesi yaptıklarını söyledi.

Parıldar, 2025 yılı itibarıyla İstanbul’daki çiftçilere 1 milyon 400 bin fide dağıttıklarını ifade ederek, tarım potansiyeli yüksek olan Silivri, Çatalca, Arnavutköy, Şile, Beykoz ve Büyükçekmece gibi ilçelerde çiftçilerin bu fideleri yetiştirmeye başladığını belirtti.

Geçen yıl uyguladıkları projelerde yerli ve milli tohumlara öncelik verdiklerini vurgulayan Parıldar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dağıttığımız tohumların yüzde 80’i yerli tohumlarımızdı. Bu sene dağıttığımız ayçiçeği tohumları da milli çeşitlerimizden oluştu. İstanbul’un toplam yüzölçümü içinde yaklaşık yüzde 14'lük bir alanda tarımsal üretim yapıyoruz. Şile ilçemiz aromatik bitkiler açısından önemli bir potansiyele sahip ve projelerimizin yoğunlaştığı bir yer. Orada keten üretimini ciddi bir seviyeye çıkardık. Halihazırda yaklaşık 230 dekarlık bir alanda keten üretimi yapılıyor ve Türkiye'de keten üretiminde ikinci sıradayız. Şile ve Beykoz’da ise 21 bin dekarı aşkın fındık üretim alanımız bulunuyor. İddia ediyorum, Türkiye’de ilçe bazında bakıldığında, Şile’de üreticilerimizin 17-18 bin dekarlık alanda yaptığı fındık üretimi ilk 3 ilçe arasındadır. İstanbul, nüfusu ve bir mega kent olması sebebiyle tarımla ilgili rakamları geri planda gibi görünüyor. Ancak hatırı sayılır bir tarım arazimiz ve çalışmalarımız var."

Parıldar, Silivri’de "Ormanlı pirinci" üretiminin de yapıldığını belirterek, bu ürünün 2 bin 900 dekarlık alanda yetiştirildiğini ve 2024 yılında il müdürlüğü vasıtasıyla coğrafi işaret aldığını söyledi.

İstanbul’un balıkçılık ve su ürünleri açısından ciddi bir potansiyele sahip olduğunu da vurgulayan Parıldar, şu bilgileri verdi:

"2 bine yakın ruhsatlı balıkçı teknemiz, 18 bine yakın da balıkçılık yapan ruhsat tezkeresine sahip balıkçımız var. İstanbul’un 661 kilometrelik kıyı şeridi bulunuyor. Dolayısıyla av sezonunda, balıkçılarımız Marmara ve Karadeniz’den gerçekleştirdikleri avcılıkla, ürünlerini doğrudan tüketicilerimizin sofrasına ulaştırıyor. Bu yönüyle balıkçılık bizim için çok kıymetli bir alanda yer alıyor. Hayvancılık açısından da 80 bini aşkın büyükbaş, 170 bine yakın küçükbaş hayvanımız bulunuyor. Büyükbaş hayvanların 13 bini ise mandadan oluşuyor. Türkiye genelinde manda varlığı açısından İstanbul 3. sırada yer alıyor. Ancak kaliteli ve katma değerli üretim açısından İstanbul’un birinci sırada olduğunu iddia ediyoruz. Silivri, Çatalca ve Arnavutköy bölgelerimiz, manda yetiştiriciliği açısından çok önemli bir konumda. Manda yoğurdu ürünümüz için de coğrafi işaretimiz mevcut."

Parıldar, İstanbul’da 134 bine yakın gıda işletmesi bulunduğuna dikkati çekerek, Türkiye’deki gıda işletmelerinin yaklaşık yüzde 18’inin İstanbul’da faaliyet gösterdiğini kaydetti.

Suat Parıldar, şunları söyledi:

"Gıda işletmelerinin ürünlerini doğru şekilde tüketicilere sunmaları konusunda yoğun denetim çalışmaları yürütüyoruz. Her yıl denetim faaliyetlerimiz artarak devam ediyor. 2024 yılı itibarıyla 230 binin üzerinde denetim gerçekleştirdik. Bu yalnızca denetim faaliyetlerini kapsıyor. İşletmelere rehberlik amacıyla yaptığımız ziyaretleri de dahil edersek, toplamda 1 milyonun üzerinde işletme ziyareti gerçekleştiriyoruz. Amacımız, tüketicimizin doğru gıdaya, doğru şekilde ulaşmasını sağlamak."

2024 yılı itibarıyla, gıda ihracat kalemleri adedi bazında Türkiye genelinden yapılan ihracat işlemlerinin yüzde 25’inin İstanbul'dan gerçekleştiğini belirten Parıldar, "Ülkemizin gıda ve yem mevzuatı çerçevesinde yürüttüğü ithalat işlemlerinin ise yüzde 56’sı İstanbul’dan gerçekleştiriliyor. Bu işlemleri de hızlı ve yoğun bir şekilde sürdürüyoruz." dedi.