Çinli şirketin ‘anne robot’ hamlesi tartışmaları beraberinde getirdi: Duygusal bağ zarar görebilir
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Çin'de bilim insanları, anne robot geliştirdiklerini duyurdu. İnsan doğumunu en gerçekçi şekilde simüle edebilen robotun karnında yapay rahim yer alacak. Burada bebek tüpten aldığı besinlerle büyüyüp yapay amniyotik sıvı içinde gelişimini sürdürecek. Dokuz ayın sonunda ise canlı bir bebek doğacak. Robotun prototipinin, gelecek yıl yaklaşık 100 bin yuan ( 570 bin TL) fiyatla satışa çıkması bekleniyor. Çinli teknoloji şirketi Kaiwa Technology'nin kurucusu Dr. Zhang Qifeng, Çin'de artan kısırlığa çözüm olabileceğini düşündükleri yapay rahim teknolojisinde sona gelindiğini açıkladı.

TEKNİK OLARAK İMKÂNSIZ
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuri Ceydeli, konuyla ilgili SABAH'a konuştu. Teknik olarak böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyleyen Ceydeli, "İş, sadece mekanik olarak rahmin bir yerde bulunmasıyla bitmiyor. Rahimde hormonal ve kan yoluyla gelen hücrelerle gelişimi sağlayan pek çok süreç işliyor. Bunları dış ortamda oluşturmak kolay değil. Eğer bu sağlanabilseydi, robotsuz bir şekilde tüp ya da fanus içinde de aynı ortam oluşturularak gebelik elde edilebilirdi" dedi. Çocuk sahibi olmanın yalnızca mekanik bir süreç olmadığını söyleyen Ceydeli, "İnsanların arasında kurduğu duygusal bağ da çok önemli. Aksi halde çocuk 'satın alınabilir' bir hâle gelebilir. İstediğiniz kriterlere uyan bir çocuğu görüp, parasını verip sahip olmak gibi bir tablo ortaya çıkabilir ki bu pek olası değil. Bu nedenle biraz zamana bırakmak, teknolojinin hangi noktaya geleceğini, doğacak hukuksal, sosyal ve psikolojik sorunların nasıl şekilleneceğini izlemek ve sonra kesin bir yargıya varmak daha doğru olacaktır" ifadesini kullandı.

SUİSTİMAL EDİLEBİLİR
KONUNUN psikolojik boyutuyla alakalı SABAH'a değerlendirmelerde bulunan Psikolog Hande Nacar Baş ise "Hamilelik sadece biyolojik bir süreç değildir. Aynı zamanda anne ile bebek arasında kurulan duygusal ve biyolojik bağın ilk dönemidir. Bu dönemde hormonlar annenin bebeğe bağlanmasına yardımcı olurken anne ve bebeğin beden paylaşımı hem bebek hem de anne için kritik öneme sahiptir. Bebek annenin kalp atışını, sesini, kokusunu bu dönemde hisseder, anneyi tanımaya ve bağlanmaya başlar. Anne adayı ise gebelik boyunca bebeğini hayal eder, onunla konuşur, isim arar... Bu bekleme süreci, doğum sonrası anne-bebek arasındaki kurulan bağı da kuvvetlendirir" dedi. Baş, sözlerine şöyle devam etti: Teknolojinin gelişimi ile kısırlık için bir umut oluştursa da bu durum etik açıdan anne-bebek bağına müdahaledir. Bunun yanı sıra kadınların toplumdaki rolü, insan hakları ve çocuk haklarının ihlali, ticari suistimal risklerini de yanında getirebilir. Atlanmaması gereken en kıymetli noktaysa, doğan bebeklerin uzun vadeli psikolojik sonuçlarının bilinmemesidir. Çünkü çocuğun anne karnından ayrı büyümesi, gelecekte psikolojik ve duygusal gelişiminde farklılık yaratabilir.


