Çıplak ayakla Meclis kürsüsüne yürüdü! AKP sıralarına haykırdı: Vicdanlarınızı başka yerlere taşımışsınız
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da içeren torba yasada yer alan 11 'Süper İzin' maddesi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
AKP'nin verdiği önerge ile teklifinin 11'inci maddesi ile 3213 sayılı Kanun'a eklenen geçici 45'inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan "öncelik verilmek suretiyle" ibaresinden sonra gelmek üzere "taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan" ibaresi eklendi. Maddenin dördüncü fıkrası "Yeni tesis edilecek zeytin bahçeleri ile taşınacak zeytin ağaçları için Hazine taşınmazlarına ihtiyaç duyulması halinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca uygun görülenler veya maden sahalarının bulunduğu il sınırlarında kamu iktisadi teşebbüslerine ait taşınmazlardan KİT'lerce uygun görülenler, zeytinliği kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden talep edenlere ilgili maddede yer alan harca esas değerin yüzde biri üzerinden yirmi yıl süre ile doğrudan kiralanabilir. Kira süresi sonunda bakım yükümlülüklerini yerine getirdiği tespit edilen ve talepte bulunan kiracıların kira süresi onar yıl süreyle uzatılabilir." şeklinde değiştirildi.
ÇIPLAK AYAKLA MECLİS KÜRSÜSÜNE YÜRÜDÜ!CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasını da içeren torba kanun teklifini protesto etmek için kürsüye çıplak ayakla ve zeytin dalıyla çıktı.
Dinçer, "Siz, Kazdağları’nda siyanürle altın çıkaracaksınız diye 400 bin ağacı katledenlersiniz. Afşin Elbistan’da halkında yıllardır zehri solutanlarsınız. Köylüsünün karşısına çevik kuvvet dikerek Akbelen Ormanları’na TOMA’yla girenlersiniz. Yeşile ancak doların rengi olduğu müddetçe kıymet verirsiniz. Yargıyı saraya bağladınız, eğitimi tarikatlara bağladınız, sağlığı ise piyasaya. Şimdi de doğayı maden şirketlerine bağlıyorsunuz" dedi.

Dinçer, yasa teklifine karşı çıkarak şu konuşmayı yaptı:
"Bu kürsüye çıplak ayakla çıkıyorum çünkü kömürün karasına peşkeş çektiğiniz topraklara değil, bu ülkenin emekle yoğrulmuş bereketli tertemiz topraklarına ayak basmak istiyorum. Her adımında emeğiyle geçinen köylü, zeytin dalına tutunan çocukları, yaşamı savunan insanımızı hissetmek istiyorum.
Yine bir katliam yasasıyla karşı karşıyayız. Bu kanun teklifiyle hedefler seçilmiş, planlar yapılmış, krokiler çizilmiştir. Şimdi de sıra tetiği çekmeye geldi. AKP’nin ve ortağının rant için elleri kalkacak ve bu ülkenin zeytinlikleri katledilecektir. Bu kanun teklifine ‘evet’ diye kalkacak her el, bu katliamın suç ortağı olacaktır. Herkes şunu bilsin ki CHP olarak biz, bu katliamın suç ortağı olmayacağız.

Bugün önümüze getirilen bu kanun teklifi, bu ülkenin vicdanına, doğasına, geleceğine vurulmak istenen bir baltadır. ‘Zeytinleri yok etmeyeceğiz, taşıyacağız’ diyorsunuz. Zeytin ağacını kökünden söküp bir başka toprağa taşıdığınızda onu tamamen öldürmüş olmazsınız belki ama yaşatmış da olmazsınız. Tıpkı bir insanı hayatta tutan makineler gibi o da artık bitkiseli hayattadır. Kökü sökülmüş bir ağacın toprağını, iklimini, suyunu, kuşunu, karıncasını taşıyabilecek misiniz? O ağaçlar başka topraklarda tutmaz. ‘Taşınır’ diyorsanız vicdanınızı rahatlatıyorsunuz ama siz zaten vicdanlarınızı da başka yerlere taşımışsınız.
Zeytinlikler adım adım madenlere açılıyor: 11 'Süper İzin' maddesi kabul edildi
Siz, Kazdağları’nda siyanürle altın çıkaracaksınız diye 400 bin ağacı katledenlersiniz. Afşin Elbistan’da halkında yıllardır zehri solutanlarsınız. Köylüsünün karşısına çevik kuvvet dikerek Akbelen Ormanları’na TOMA’yla girenlersiniz. Karadeniz’de HES projeleriyle derelerin doğal yaşamını yok edenlersiniz. Uzungöl gibi bir cennet doğayı millet bahçesi adı altında beton yığınına çevirenlersiniz. En zengin içme suyu kaynaklarımızı bir avuç maden şirketine pervasızca peşkeş çekenlersiniz. Şimdi de bin yıllık zeytinliklerimizi dozerin altına yatırmaya kalkıyorsunuz. Huylu huyundan vazgeçmez. Siz, yeşili ancak doların rengi olduğu müddetçe kıymet verirsiniz. Yargıyı saraya bağladınız, eğitimi tarikatlara bağladınız, sağlığı ise piyasaya. Şimdi de doğayı maden şirketlerine bağlıyorsunuz."


