Çocuk işçi ölümleri arttı! Neden belli oldu: İşte MESEM gerçeği
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) kapsamında 500 binin üzerinde çocuk ağır çalışma koşullarında çalıştırılıyor.
MESEM programına kayıtlı çırak ve kalfaların yaşadıkları iş kazalarındaki artış ise dikkat çekiyor.
Eğitim dense de aslında diğer işçilerinki ile benzer bir verim alacak koşullarda çalışan binlerce çocuk var. Ağır koşullarda ve daha az para harcamak uğruna alınmayan önlemler hayatının baharındaki çocukların sonu oluyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) medyaya yansıyan haberler ve kendilerine ulaşan verilerden hazırladığı verilere göre 2024 yılında 71 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.
Son 12 yılda bu şekilde ölen çocuk sayısı ise 770. Bu ölümlerin arkasında yatan nedenler var, hiç biri durup dururken olmuyor. Ancak çocuk işçilerin anlattıklarına bakılırsa işveren iş kazalarına kılıf uydurmanın yolunu bulmuş, ölümler kazalar ise işin "fıtratı" olmuş.
Evrensel Gazetesi'nden Eren Yüceboy, Tuzla Gemi Sanayi Sitesinde Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) programı kapsamında çalıştırılan Musa ve İsmail adlı iki çocuk işçi ile yaşadıklarını konuştu.
Evrensel'e konuşan 16 yaşındaki Musa'nın sağ kaşından ensesinin sol tarafına doğru başının üzerinden ilerleyen derin bir yara izi var. Bu ona bir iş kazasından kalan yara. Kafasına metal bobin düşen Musa kazayı şöyle anlatıyor:
“Teneke raflar var. Bunların üzerinde de balya balya metal bobinler sıralı duruyor. Raflardan birinin altında çalışıyordum bir gün. Rafın üçüncü katından bir bobin yuvarlandı, geldi, kafama isabet etti. Olacağı varmış.”
Üstelik bu yaşadığı ilk kaza değil, iki yıl içerisinde sayısını hatırlayamayacağı kadar kaza yaşamış: “Beş, on, belki on beş... Saymadım ki”
MESEM programını kendi istediğini söyleyen Musa aslında okulda iki yıl art arda düşük notlar alınca ailesi tarafından buraya kaydediliyor.
"BOBİN DURUP DURURKEN KAYMAZ, KAYSA BİLE ÖNLEMİ ALINMALI"Kazaların normal olduğunu düşünse de Musa, İsmail araya giriyor ve işverenin ihmaline dikkati çekiyor:
“Bobin dediğin durup dururken kaymaz. Kaysa bile, adamın buna önlem alması gerekirdi. Madem bobini rafın üstüne koyacaksın, o zaman rafın önüne bir engel koy, olur da kayarsa tutsun bobini”
"MUSA'NIN KAFASI YARILMIŞ KİMİN UMURUNDA!"Bu çözümün patronun aklına gelip gelmediği sorusuna İsmail'in yanıtı şöyle oluyor:
“Gelmez olur mu abi? Elbette geliyordur akıllarına. Onlar bizden daha şeytan. Akıllarına her şey gelir. Bu adamlar anca kendi ceplerini düşünüyorlar. Musa’nın kafası yarılmış, kimin umurunda? Nasılsa adam da biliyor Musa’nın kaza deyip geçeceğini, biliyor hastanede ‘Ne oldu’ diye sorduklarında, iş kazası olduğunu söylemeyeceğini.”
Musa ise iş kazası olduğunu neden söylemediğini şu sözlerle açıklıyor:
"Keyfimizden mi söylemedik iş kazası olmadığını? Mecbursun bir yerde. Adam kendisi götürdü beni zaten hastaneye. Yol boyunca tembihledi. İş kazası desem de evde kaza geçirdim desem de bir şey değişmezmiş, öyle dedi. Ama iş kazası dersem durup dururken evrak işleriyle uğraşırmışız. ‘Sen beni dinle, iş kazası deme’ diye tembihledi adam, hastanede de dikildi tepemde, ayrılmadı yanımdan.”


