DEM Partili Saki den Bakan Tekin e soru önergesi: İlahiyat mezunlarının ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak atandığı” iddiası doğru mu?
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
T24 Haber Merkezi
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e, öğretmen açığının giderilmesi amacıyla ilahiyat fakültesi mezunlarının, formasyon veya sınıf öğretmenliği eğitimi olmamasına rağmen özellikle ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak görevlendirildiği iddialarına ilişkin soru önergesi sundu.
Geçtiğimiz günlerde, ilahiyat fakültesi mezunlarının ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak görevlendirilmesi iddiaları gündeme oturdu. DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, mezunların, formasyonu veya sınıf öğretmenliği eğitimi bulunmamasına rağmen, ilkokullarda sınıf öğretmenliğine getirilmesi iddialarına yönelik Milli eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e soru önergesi sundu. Saki'nin yazılı olarak paylaştığı önergede, şu ifadeler yer aldı:
"Eğitim sisteminin temel sorunlarından birinin yıllardır çözülemeyen atanamayan öğretmenler meselesi olduğu bilinmektedir. Eğitim fakültelerinden mezun olan yüz binlerce öğretmen adayı, her yıl sayıları giderek artan şekilde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda kadrolu olarak görev alma talebiyle beklemektedir. Kamuoyuna yansıyan verilere göre yaklaşık 800 bin öğretmen atama beklemektedir. Bu durum öğretmen adaylarının işsiz kalmasına veya düşük ücretli, güvencesiz şartlarda çalışmaya itilmesine, aynı zamanda da eğitimde niteliğin düşmesine, okullarda derslerin alan dışı kişilerce verilmesine ve çocukların pedagojik açıdan yeterli eğitim alamamasına yol açmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde, öğretmen açığının giderilmesi için ilahiyat fakültesi mezunlarının, formasyonu veya sınıf öğretmenliği eğitimi bulunmamasına rağmen, özellikle ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak görevlendirildiği basına yansımıştır. Bu görevlendirmeler çoğunlukla ücretli öğretmenlik statüsüyle yapılmakta, bu statüde çalışanların maaşları asgari ücretin dahi altında kalabilmekte, sosyal hakları bulunmamakta ve iş güvenceleri olmamaktadır. Yani, hem eğitim niteliği açısından yetersiz bir istihdam modeli ortaya çıkmakta hem de çalışma koşulları yönünden büyük bir eşitsizlik yaratılmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu uygulamaya ilişkin kamuoyuna şeffaf bilgi vermesi, atanamayan öğretmenlerin istihdamına dair net bir yol haritası ortaya koyması ve çocukların eğitim hakkını pedagojik ilkelere uygun şekilde güvence altına alması ciddi bir zorunluluktur."
Saki, Tekin'e şu soruları yöneltti:
Basında yer alan “ilahiyat mezunlarının ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak atandığı” iddiası doğrudur mu? Doğru ise hangi illerde hangi sayıda ilahiyat mezunu ücretli sınıf öğretmeni olarak görevlendirilmiştir? İlahiyat mezunlarının sınıf öğretmeni olarak görevlendirilebilmesi hangi koşullarla gerçekleştirilmiştir? Pedagojik formasyon veya öğretmenlik eğitimi şartlarına ilişkin bakanlık açısından nasıl bir düzenleme mevcuttur? Bu görevlendirmeler ücretli öğretmen statüsünde yapılmışsa, bu öğretmenlerin ücretleri, sosyal hakları ve çalışma koşulları kadrolu sınıf öğretmenleriyle aynı mıdır? Bakanlık, norm kadro atamaları yapılmaksızın ücretli öğretmen görevlendirilmesine nasıl bir plan ile devam etmektedir? Bu durumun uzun vadeli sonuçları ve öğretim kalitesi üzerindeki etkileri değerlendirilmiş midir? “Atanmayan öğretmen” sayısı olarak basında geçen yaklaşık 800 bin ifadesi Bakanlığınız tarafından teyit edilmekte midir? Bu sayının hangi branşlara ait olduğu, mezunlarının hangi bölümlerden olduğuna ilişkin veri bulunmakta mıdır? Bakanlık, atanmayan öğretmen adaylarının istihdamını artırmak amacıyla hangi somut düzenlemeleri hayata geçirmeyi planlamaktadır? Norm kadro artışı, branşlara göre adil dağılım gibi iyileştirmeler düşünülmekte midir?

