DEMOKRASİNİN EN UZUN GECESİ: Polisi Kim Gönderdi
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Dün, izlemişsinizdir herhalde.. Neler yaşandı neler!
Ama akşamdan sabaha bazı şeyler bir türlü anlaşılamadı.
Mesela Kayyum Bey neden CHP il binasına gideceği saati habire değiştirdi. Tamam, biliyoruz, Sayınn İçişleri Bakanı ve Sayınn İstanbul valisi ile görüşmüş. “Sıkıntı” olmasın diye ne yapılması gerektiğini istişare etmiş. Tabii “SIKINTI SENSİN” diyen olmadığı, olamayacağı için 10 saatte 15 kez falan programı değişmiş.
Mizahın usta kalemi sevgili Gani Müjde, ola ki yolu bulamamıştır diye tarif de etmiş halbuki:
“Yollar biraz sıkıntılı sevgili abim. TEM otoyolu kapalı ama utanmazlık caddesi açık. Caddenin sonunda yol ikiye bölünüyor. Sağ tarafı tercih et. Yazıklar olsun marketinin yanından merdivenleri çık, benden bir cacık olmaz lokantasını geç. Arkanı Demokrasi Meydanı’na dön. Sonra TOMA’lara ‘Ben iktidar tarafından muhalefet partisine atanan Kayyum'um. Bugün aslanlarla gelecektim ama kafesin kapısını biri açık bırakmış. O yüzden yalnız kaldım. Binaya kadar bana eşlik eder misiniz? Diye rica et.. “
**
Mizah, direnişin yakıtı gibi. Her şey anında anlatıveriyor. Bir nefes molası veriyor.
Gelin görün ki artık iktidarın uygulamaları mizahı bile aşıyor.
Demokrasinin bu en uzun, en tarihi gecesinde örneğini yaşadık.
CHP kurmayları ve gazeteciler gece boyunca bir yazı aradı.
İşaret fişeğini canlı yayınlarda CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş yaktı.
Valiliğin yasaklara ilişkin duyurusunda “OLMAYAN” bir talimatla il binasına polis gönderildiğini açıkladı.
Zaten böyle bir talimat ancak mahkeme kararı ve kayyum talebiyle mümkündü. Oysa böyle bir durum da, polis ablukasını açıklayacak bir yazı da yoktu.
Partinin hukukçuları dün gece boyunca bununla uğraştı. Gazeteciler de her kaynağa sorup öğrenmeye çalıştı. Nafile!
Sonucu CHP’nin hukukçuları şöyle noktaladı:
**
“Eğer ortada böyle bir yazı yoksa, kanunsuz bir emir vardır. Kanunsuz emri verenler ve uygulayanlar suç işlemiş olur. Eğer böyle bir yazı varsa da kamuoyunun bilmesi gerekir. Bu uygulamanın sebebi mahkeme talimatı mı yoksa kayyum talebi mi, bunun açıklığa kavuşması gerekiyor.”
Erdoğan bugün hasretle yolunu gözlediği Kemal Bey için son seçim öncesindeki “PKK kurmayları ile dans” videosuna montaj dendiğinde ne demişti: “Ama montaj.. Ama şu.. Ama bu..”
Dün gece tam da bu sahnelendi işte: “Ama kanunsuz.. Ama yazı var.. Ama yok..”
Yazı.. Yani yasal bir talimat olmayabilirdi. Ne gam! CHP il binasında fazlasıyla üniformalı ve sivil polis, bariyerler, TOMA’lar konuşlanmıştı.
**
İktidarın tek gücünün polis olmadığını biliyoruz değil mi!
Nitekim diğer “GÜÇLERİ” gece boyunca sırayla sahneye çıktı. Görevini yapıp Erdoğan’ı selamlayarak sahne arkasına döndü.
* Önce, ne zaman parmak sallanacak diye beklediğimiz RTÜK’ten geldi tehdit gibi duyuru. Başkan Ebubekir Şahin yayıncılara seslendi: “Toplumsal barışa ve kamu güvenliğine zarar verecek yayınlara dün olduğu gibi bugün de müsamaha gösterilmeyecek, bu şekilde yayın yapan kuruluşlar hakkında idari para cezaları, yayın durdurma ve en nihayetinde lisans iptali de dâhil olmak üzere gerekli tüm yaptırımlar uygulanacaktır.”
* Sonra sıra iletişimi durdurmaya geldi. Sosyal medya birden buharlaştı. Ne X ne YouTube, hatta TikTok ses verdi.
* Adalet Bakanı hukuksuzluk okyanusunda ortaya çıkıp adaleti hatırlatmasa olur mu. Bakan Yılmaz Tunç sosyal medya karartmasına yakalanmadan hemen önce “CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaşanan olaylar ve sosyal medyada provokatif paylaşımlar hakkında adli soruşturma başlatıldığını” duyurdu.
*. *. *
Gece boyunca sesini duymadığımız, herhangi bir açıklamasına rastlamadığımız tek bir kişi vardı: Kemal Kılıçdaroğlu.
Ne yalan söyleyeyim, ben bile umut olmadığını bilsem de paylaşım yaptım. Yine nafile!
Ya vatandaş.. CHP’liler.. Onlara destek vermeye koşan TİP, DEM gibi partililer.. Onlar uzun gecenin kahramanlarıydı. Çok yoruldular, itilip kakıldılar, açlık ve hatta yağmurla baş başa kaldılar.. Gözaltına alınma ihtimalini bilerek “benden bu kadar” demediler.
**
“VE GÜNÜN SÜRPRİZİ”
Demokrasinin bu en uzun gecesinde daha neler yaşanmadı ki.. Biber gazı bile vardı, düşünün!
Ancak sürpriz, öğle saatlerinde geldi.
Kayyum Bey herkesin gece boyunca aradığı yazının önemini nihayet anlamıştı.
Ne diyordu CHP’nin hukukçuları: Polisin gönderilebilmesi için kayyumun talebi ve bu doğrultuda mahkeme kararı şart.
Kayyum Bey durur mu hemen mahkemeye başvurup “il binasına gidebilmek için” yardımcı olunmasını istedi.
“İstim arkadan gelsin” atasözünü bilirsiniz elbette.
Mesela Erdoğan önce tek adam rejimini “de facto” inşa etmiş. Sonra o rejim Bahçeli’nin önayak olmasıyla hukuki çerçeveye oturtulmuştu.
Anladık ki değişen bir şey yok.
Önce herhangi bir hukuki dayanağı olmadan parti polis ablukasına alınmış.. Sonra Kayyum Bey uyanınca, istim arkadan salınıvermişti.
Saraçhane protestolarında tutuklanan gençler, ilk duruşmada hakim henüz tatilden dönmediği için özgürlük hayallerini ertelemişti ya!
Bu kez yargı hızlı davrandı.
Sabah erkenden kalkıldı.
Koşa koşa adliyeye gidildi.
Karar alınıp CHP’ye tebliğ edildi.
Aranan yazı / talimat bulunmuştu ya.. Etkisi hemen görüldü. İl binasının önüne ÇEVİK KUVVET sevk edildi.
Yazı bulunmuş.. Polis ablukasına ÇEVİK KUVVET eklenmiş..
Kayyum Bey durur mu! Sabah saatlerinde Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e il binasına gitmeyeceğini söylemişken vazgeçip yola koyuldu. Saat 12.25’te de bir mesajla duyurdu:
“Yoldayım, CHP İstanbul İl binasına gidiyorum.”
Tam da bu satırları yazarken haber geldi.
Saat 13.00 sıralarında il binası önüne siyah, camları filtreli bir araba yanaştı.
İçinde Kayyum Bey ve avukatı vardı.
Binaya girebilmek ve il başkanlığı koltuğuna oturabilmek için bekliyordu.
Sonunda güvenliğinin sağlandığına emin olunca arabadan indi. Yüzlerce polisin arasında konuşmasını yaptı.
Kayyum Bey orada ne kadar oturacak, kimbilir.
Zira her hamleyi önceden tahmin edip önlemini aldığı anlaşılan CHP lideri Özgür Özel ve kurmayları anında karşı hamleyi yaptı.
CHP, büyük kurultayın yanı sıra İstanbul İl Kongresi için de olağanüstü kongre başvurusunda bulundu. Başvuru Sarıyer İlçe SeçimKurulu'na teslim edildi. Buna göre; İstanbul İl Olağanüstü Kongresi 24 Eylül'de yapılacak.
Gün nasıl sona ererse ersin, belli ki mücadele sona ermeyecek.
Demokrasi ve özgürlükler öyle kolay kolay gelmeyecek. Her yaştan vatandaş, hatta yaşını almış ev hanımları bize dün gece bu yolculuğun en güzel örneğini verdi.


