Depremde saniyeler hayat kurtarabilir! Erken uyarı sistemleri gelişiyor... Teknoloji Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Türkiye, son yıllarda art arda yaşanan depremler ve beklenen büyük İstanbul depremiyle sarsılırken, teknolojinin felaketlerle mücadeledeki rolü kritik bir önem kazanıyor. Akıllı telefonlardaki erken uyarı sistemleri, deprem öncesinde birkaç saniyelik avantaj sağlayarak hayat kurtarma potansiyeli sunuyor. Ancak Türkiye’de bu sistemler, iletişim altyapısındaki sorunlar, bildirimlerin zamanında ulaşmaması ve geçmiş depremlerdeki performans eksiklikleri nedeniyle eleştiriliyor. Google’ın Android tabanlı deprem erken uyarı sistemi, 2021’den bu yana dünya genelinde 1.279 depremi tespit ederek 15 ila 60 saniye önceden uyarı verdi.
Peki, bu sistem Türkiye’nin deprem gerçeğiyle başa çıkmak için yeterli mi? Elbette tek başına yeterli değil ancak doğru çalışan bir erken uyarı sistemi, kazandıracağı saniyelerle hayat kurtarabilir...
ANDROİD’İN ERKEN UYARI SİSTEMİ TEKNOLOJİSİ NASIL ÇALIŞIYOR?Google’ın deprem erken uyarı sistemi, 2015’te bir haftalık hackathon etkinliğinde doğdu. Yazılım mühendisi Marc Stogaitis’in liderliğinde geliştirilen sistem, akıllı telefonların ivmeölçer sensörlerinden faydalanıyor. Bu sensörler, telefonun ekranını döndürmekten sorumlu olduğu gibi, yer altından gelen titreşimleri de algılayabiliyor.
Depremler, önce gelen ve genellikle hissedilmeyen birincil (P) dalgalar ile daha yavaş ve yıkıcı ikincil (S) dalgalar üretir. Telefonlar, P dalgalarını algıladığında bu verileri ve konum bilgisini ışık hızında Google’ın deprem tespit sunucularına gönderiyor. Algoritma, bu verileri analiz ederek depremin varlığını, büyüklüğünü ve şiddetini tahmin ediyor ve kullanıcılara uyarı gönderiyor.
Sistem, 2021’den beri 98 ülkede aktif ve dünya genelindeki akıllı telefonların %70’ini oluşturan Android cihazlarda varsayılan olarak çalışıyor. Türkiye’de de konum servisleri açık olan Android telefonlar bu sistemi otomatik kullanıyor. Kullanıcılar, telefon ayarlarından özelliği kontrol edebilir. Sabit ve şarjda olan telefonlar, titreşimleri daha iyi algılıyor.
UYARILAR NE KADAR ETKİLİ?Google mühendislerinin Science dergisinde yayımladığı çalışmaya göre, sistem 2021’den Mart 2024’e kadar dünya genelinde 1.279 depremi tespit etti ve yalnızca üç yanlış bildirimde bulundu. Yanlış alarmların ikisi gök gürültüsünden kaynaklandı, ancak Stogaitis, algoritmadaki bu sorunun giderildiğini belirtiyor. Kullanıcıların %85’i sarsıntıyı hissettiğini, %36’sı uyarıyı sarsıntıdan önce, %28’i sırasında ve %23’ü sonrasında aldığını bildirdi.
Sistem, 7 ve üzeri büyüklükteki depremlerde 15 saniye, 5 ve üzeri depremlerde ise bir dakikaya kadar erken uyarı sağlayabiliyor. Örneğin, 2023’te Los Angeles’ta 5.1 büyüklüğündeki depremde Lily Berry, telefonunun yüksek sesli uyarısıyla köpeğini kucaklayıp güvenli bir yere geçti. Berry, “Uyarı, gelecekteki depremlerde kendimi ve sevdiklerimi korumak için zamanım olacağına dair güven verdi” ifadelerini kullanıyor.
Ancak sistem her zaman kusursuz çalışmıyor. Şubat 2023’te Türkiye’de gerçekleşen ve 11 farklı ili vuran büyük depremlerde sistem, depremin büyüklüğünü doğru tahmin edemedi ve daha az uyarı gönderdi. Yani sınıfta kaldı demek çok da yanlış olmaz...
Google, bu sorunun farklı telefonlardaki ivmeölçer çeşitliliğinden kaynaklandığını ve iyileştirmeler yaptığını açıkladı. Ancak benzer şekilde mart ayında, Myanmar'ı vuran bir depremde, olaydan önce bölgede yaşanan bir hizmet kesintisi, cep telefonları ile Google sunucuları arasındaki sinyallerin iletilmesini engelledi. Türkiye ve Myanmar’da yaşanan bir hizmet kesintisi gibi, iletişim altyapısındaki sorunlar sistemin etkinliğini sınırlıyor.
Yazılım mühendisi Marc Stogaitis, ekibin o zamandan beri büyüklük doğruluğunu geliştirdiğini, uyumsuzluğun bir kısmını telefonlar arasındaki farklı ivmeölçerlere izlediğini açıkladı. Gelişen teknoloji ile yapılan geliştirmeler yakın gelecekte depremleri daha az hata ile erken uyarı sistemiyle farkına varmamızı sağlayacak.
TÜRKİYE’DE İLETİŞİM ALTYAPISI ENGELİ
Deprem sonrası telefonlar kilitlendi Haberi Görüntüle
Türkiye’de deprem anlarında iletişim hatlarının çökmesi, erken uyarı sistemlerinin önündeki en büyük engel. Google’ın sistemi, sinyallerin sunuculara ulaşmasını gerektiriyor; ancak deprem anında telefon hatlarının sıkça kesintiye uğraması, bu iletişimi aksatıyor. Örneğin, Şubat 2023 depremlerinde bildirimlerin geç ulaşması veya hiç ulaşmaması, kullanıcılar arasında eleştirilere yol açtı. Bunun sonrasında İstanbul'da yaşanan depremde de iletişim hatlarının çökmesi, deprem uyarılarının kullanıcılara ulaşmasının önünde engel oluşturdu.
Uzmanlar, Türkiye’nin deprem erken uyarı sistemlerinin etkinliğini artırmak için iletişim altyapısını güçlendirmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, kullanıcıların konum servislerini açık tutması ve telefonlarını sabit bir yerde şarj etmesi, sistemin performansını artırabilir. Bunun yanı sıra deprem anında iletişimi mesaj yoluyla veya internet üzerinden kurmak, telefon hatlarındaki kitlenmenin de önüne geçmek için kullanılabilecek yöntemler arasında yer alıyor.
KULLANICI DENEYİMİ VE UYARI TÜRLERİ
Android’in erken uyarı sistemi, iki tür bildirim sunuyor: “TakeAction” (Harekete Geç) uyarıları, depremin merkez üssüne yakın olanlar için yüksek sesli bir alarm ve tam ekran talimatlarla (örneğin, “Yere yat, kapan, tutun”) gönderiliyor ve rahatsız etme modunu devre dışı bırakıyor. Merkez üssünden daha uzak olanlar için ise “BeAware” (Farkında Ol) uyarıları, standart bir bildirim olarak görünüyor.
Uyarılar, deprem sonrası yapılması gerekenler ve Google Arama’dan alınan ek bilgiler içeren bir güvenlik sayfasına yönlendiriyor. Ayrıca, kullanıcıların uyarı ve sarsıntı deneyimini paylaşabileceği bir anket bağlantısı sunuluyor. Bu veriler, sistemin geliştirilmesinde kullanılıyor.
GELECEKTE NELER BEKLENİYOR?Google, her büyük depremden sonra sistemini geliştirdiğini vurguluyor. California Üniversitesi Sismoloji Laboratuvarı Direktörü Richard Allen, sistemin büyük depremlerden toplanan verilerle daha iyi sarsıntı haritaları oluşturabileceğini ve acil durum müdahalelerini kolaylaştırabileceğini belirtiyor. Örneğin, yitim zonlarındaki sarsıntı dağılımının dengesiz olduğu gözlemlendi ve bu veriler, gelecekte daha iyi tahminler için kullanılabilir.
Ülkemizde ise erken uyarı sistemlerinin yaygınlaşması için teknolojik altyapının güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekiyor. Allen, “Küresel bir sistem işletmenin avantajı, daha fazla depremden veri toplayarak sürekli öğrenmek” şeklinde konuştu.. Türkiye gibi deprem riski yüksek ülkelerde, bu sistemlerin potansiyeli, iletişim altyapısındaki sorunlar çözüldüğünde tam anlamıyla ortaya çıkabilir.


