Diploma sahtekarlığı küresel salgın: Bakın Pakistan ne yaptı?
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
“Hukukçudan gıda mühendisine, öğretmenden eczacıya, yüzlerce kişinin e-imza ile kamuda hem ünvan hem de sahte akademik derece elde ettiği” iddiası ülkeyi karıştırdı gerçekten de. Sıradan bir sahtekarlık vakıası aslında ama işin içinde siyasiler, yakından tanıdığımız kimi milletvekilleri olunca durum daha da önem kazanıyor.
Önce itiraf etmeliyim ki, ben bizde özellikle malum kesimin sahte diploma işine gireceğini hiç tahmin etmezdim. Çünkü soru çalmada hayli mahirler, dolayısıyla yanıtı bilinen sorularla “gerçek” bir diploma almaları sorun olmazdı. Ancak görünen o ki, çalıntı sorulara ragmen sınavı geçmeyi beceremeyip sahte diploma edinenler de varmış. Doğruysa eğer zekanın bu kadar geride olması gerçekten ibretlik bir durum.
Şu tıp terimlerinin her durumda kullanılması sıkıyor bilirim, ama başka bir ifade bulmak zor olduğu için hem diploma hem de akademik çalışmalardaki sahtekarlığa “küresel salgın” dedim ben de. Çünkü rastlanmadığı ülke, bu işe bulaşmamış siyasi yok neredeyse. Yaygınlığı ancak böyle ifade edebilirdim.
Bizdeki yüzsüzlükte zirve artık bu arada. Biri, tıp diploması verecekleri vaadiyle hayli yüklü parasını alıp diplomayı da vermeyen firmayı devletin ilgili birimlerine şikayet de etmiş üstelik. Normal bir diplomayı neden alamayacağının bundan daha iyi kanıtı olabilir mi?
Tabii dünyanın başka yerlerinde de yaygın olması sahtekarlığı doğal görmemize yol açmamalı. Mehmet Baykan adlı AKP milletvekili gibi “dünyanın her yerinde görülebilecek bir olay” deyip durumu normalleştirmenin anlamı yok. Sonuçta sahtekarlıktır yapılan.
Kızılacak biliyorum ama diploma sahtekarlığına bulaşanların çoğu muhafazakar tipler çoğunlukla. Örneğin İspanya’da sağcı Halk Partisi milletvekili Noelia Nunez bunlardan biriydi. 33 yaşındaki Nunez, hukuk, kamu yönetimi ile İngiliz filolojisi alanlarında dereceleri olduğunu iddia etmiş ancak daha sonra bu konularda eğitim alsa da hiçbirini tamamlamadığını itiraf etmişti. Olayı ortaya çıkaran da İspanya Sosyalist Partisi’nden, Ulaştırma Bakanı Oscar Puente idi.
Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Endülüs bölgesel hükümetinin başkanı Juan Manuel Moreno da işletme diplomasının sahte oluşuyla suçlanırken, merkezi hükümetin Valensiya'daki temsilcisi Pilar Bernabe da iletişim diplomasını yanlış beyan etmekle suçlandı. Ülke siyasetini hayli karıştıran bir skandaldı yaşanan.
Gerçekten küresel bir sahtekarlık bu. Her yerde çıkıyor karşımıza. Endonezya Başbakanı Joko Vidodo da sahte akademik çalışma sonucu diploma almakla suçlanmıştı. Daktilo edilmiş tez ile basılı kapak sayfaları arasındaki tutarsızlıklar nedeniyle mahkemeye çıkardılar Başbakanı.
Yıllar geçti üzerinden, 2019 diye anımsıyorum, İngiltere’de çeşitli üniversitelerde çalışan bir grup Sırp akademisyen hem de yıllardan beri Sırbistan’ın önde gelen siyasetçilerinin sahte doktora tezlerini ortaya çıkarıyordu. Aralarında kimler yoktu ki sahtekarların; merkez bankası başkanı, maliye bakanı, Belgrad eski belediye başkanı, başkentin ilçelerinden birinin yerel meclis başkanı başta olmak üzere onlarca isim.
Tuhaf olan buna rağmen Sırbistan’da adı geçen sahtekarların hiçbirinin ünvanlarının ellerinden alınmamış olmsı. Doktora tezinin çalıntı olduğu ortaya çıkarılan İçişleri Bakanı Nebojsa Stefanovic’in aslında diplomasının bile olmadığı ortaya çıkmıştı. Konuya ilişkin sızdırılan belge bakanın İngiltere merkezli Megatrend International Expert Consortium Limited şirketinden mezun olduğunu, diplomasını resmi olarak İngilizce'den Sırpça'ya tercüme ettirdiğini, böylece nostrifikasyon talebinde bulunabildiğini gösteriyordu. Yani bizim Yeliz’in (Ahmet Hamdi Çamlı olarak da biliniyor) merkezi İstanbul’da olan Davenport Üniversitesi’nden(!) mezun olması gibi bir şeydi bu.
Kenya Yüksek Öğretim Kurumu, 2012 yılında tanınmayan yükseköğretim kurumlarından alınan derece sertifikalarını tanımayı reddetmişti. Aralarında birkaç bakanın da bulunduğu çok sayıda siyasetçinin bu tür “dereceler”i varmış meğer.
Almanya'daki Düsseldorf Üniversitesi, yaptığı bir intihal soruşturmasının ardından Eğitim Bakanı'nın doktora derecesini geri çekmişti, anımsayan vardır. Aynı üniversite 2013 yılında Bilim ve Eğitim Bakanı Annette Schavan'a verilen doktorayı da intihal gerekçesiyle iptal etmişti. Öncesi de var; 2011 yılında Alman Savunma Bakanı Karl-Theodor Guttenberg, doktora tezinde intihal tespit edilmesi üzerine istifa etmek zorunda kalmıştı.
Durumun sevimli bir yanı yok. Hak gaspı var, başkalarının emeğini hiçe saymak var, hak etmediği halde yükselme var. Bunun nedeni aslında eğitimi sadece diplomaya indirgemiş olmamız belki de. Değerini azaltmış da olduk böyle yapmakla. Lise düzeyinde üniversite açarak sahte değilse de yetersiz eğitime verilen diplomalar türetmiş olduk. Yani sistem gerçekten tek suçlu burada. Kafası faydacılığa çalışanların işine yarayan bir sistem tabii.
Diplomalara bu kadar itibar etmesek! Başka ölçüler de aransa örneğin. Birkaç etik yoksunu tip yüzünden hak edilmiş diplomalar da sorgulama konusu oluyor çünkü.
Belki de en iyisi Pakistan gibi yapmak. Kamu görevine aday olanlardan üniversite diplomasına sahip olmaları şartı getirilmişti ülkede. Sahte diploma vakıalarının patlama yapması bundan sonradır. En sonunda, baktılar ki başa çıkılmıyor, 2012 yılında anayasayı değiştirip diploma şartını kaldırdılar.
Pireye kızıp yorganı yakmak gibi olsa da bence başka çare yok bizim için de. Biz de böyle yapalım. Hem birilerinin diploması vardı, yoktu tartışması kalkar ortadan hem de sınıf arkadaşlarını sormak zorunda da kalmayız kimsenin. Bunlarla zaman geçirmenin anlamı ne?
Hem diploma gerçek olsa ne önemi var ki?
İptal ederler olur biter.
Pakistan gibi yapmak herkes için daha iyi.
Muhafazakar siyasiler...bir düşünün bunu...


