Direnişteki Erlau işçileri Alman Başkonsolosluğu nun kapısına dayandı!
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Erlau Metal fabrikasında çalışırken sendikalı oldukları için işten çıkarılan 25 işçinin başlattıkları direniş sürüyor. Fabrika önündeki direnişi İstanbul’a taşıyan işçiler, Almanya menşeli şirketi Taksim’deki Almanya Başkonsolosluğu önünde protesto etti.
Basın açıklamasına Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar, Genel Örgütlenme Sekreteri Fehmi Elmacı, Gebze 1 No’lu Şubenin yöneticileri, direnişteki Erlau işçileri ile sendikamızın örgütlü olduğu diğer iş yerlerinden temsilciler ve emekten yana siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Konsolosluğun önünde “Sendika haktır engellenemez”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. İşçiler, “Sendika hakkımız engellenemez” yazılı pankart açtı. İşçiler adına basın açıklamasını Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar yaptı.
İŞÇİLER SENDİKALI OLUNCA MOBBİNG BAŞLADI2025 yılı için sıfır zam dayatması yapılması üzerine işçilerin anayasal sendikal haklarını kullanarak sendikaya üye olduğu hatırlatılan açıklamada, bu süreçte İşveren Vekili Genel Müdür Orkun Şen'in işçilere yönelik sistematik hakaretlerde bulunduğu belirtildi. "Cinsiyet, pozisyon ve yaş gözetmeksizin işçilere 'aptal', 'gerizekalı' gibi onur kırıcı ifadelerle hitap etmektedir. Ayrıca az sayıda işçiye yüksek iş yükü dayatarak sürekli üretim baskısı kurmuştur. Bu nedenlerle son yıllarda onlarca, hatta yüzlerce işçinin işten ayrılmak zorunda kaldığı bilinmektedir" ifadeleri yer aldı. Açıklamada sendikanın yetki sürecine dair şu bilgiler verildi:
"Sendikamız, Erlau iş yerinde 21 Şubat 2025 tarihinde 29 işçinin üyeliğiyle çoğunluğu sağlamış ve toplu iş sözleşmesi yetkisi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunmuştur. Bakanlık, yaptığı inceleme sonucunda sendikamızın olumlu yetki tespitini hem tarafımıza hem işverene tebliğ etmiştir. Ancak işveren bu yetki tespitine itiraz ederek süreci uzatmıştır. Bu süreçte üyelerimiz, yasal hakları çerçevesinde çay ve yemek molalarında kokart takarak, alkışlı ve sloganlı protesto eylemleriyle tepkilerini göstermiştir."

Açıklamada, şirketin Almanya merkeziyle kurulan temaslar hakkında da şu bilgiler verildi:
"ALMANYA'NIN İMAJINI ZEDELEMEKTEDİR""Çözüm için her türlü diyalog kanalını işletmiş; 24 Mart, 2 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde şirketin hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı Benjamin Rieger’e mektuplar göndererek diyalog çağrısında bulunmuştur. Sendikamızın üyesi olduğu IndustriALL Küresel Sendikası da şirket yönetimine hitaben sendika ile diyalog başlatılması talebiyle bir mektup göndermiştir. Almanya’daki IG Metall Sendikası da şirketin yönetim kurulu ile görüşmek üzere girişimde bulunmuştur. Ancak şirket, ne sendikamızın ne IndustriALL’un ne de IG Metall’in çağrılarına yanıt vermiştir."
Erlau Türkiye’de yaşanan bu ihlallerin yalnızca yerel bir sorun değil, aynı zamanda Alman sermayesinin Türkiye’deki işçi haklarına yaklaşımı açısından ciddi bir kaygı konusu olduğu ifadesi kullanılan açıklamada, "Kendi ülkesinde sendikal haklara saygı gösteren bir firmanın Türkiye’de tam tersi uygulamalara başvurması, Almanya’nın uluslararası alandaki iş ahlakı ve insan hakları imajını zedelemektedir. Bu tutum, Türkiye-Almanya ekonomik ilişkilerini ve sosyal diyalog kültürünü de olumsuz etkilemektedir" denildi.
"İŞÇİLER İŞE GERİ ALINSIN, SENDİKA TANINSIN"İşçilerin talepleri şu şekilde sıralandı:
"İşten çıkarılan tüm işçilerin derhal işe geri alınmasını,Sendikamızın tanınması ve toplu sözleşme sürecinin başlatılmasını,Alman kamu otoriteleri ve kamuoyunun konuya duyarlılık göstermesi, hukuka aykırı bu uygulamalara karşı şirket nezdinde adım atmasını.Türkiye’de faaliyet gösteren tüm çok uluslu şirketlerin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yasaları, ILO sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun hareket etmesini talep ediyoruz.Açıklamada, “Erlau işvereninin bu saldırgan tutumu yalnızca işçileri değil, Alman sermayesinin itibarını da derinden zedelemektedir. Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğu başta olmak üzere tüm ilgili Alman kamu otoritelerini bu süreci dikkatle izlemeye ve uluslararası sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.


