Diyarbakır daki merkezde aşırı sıcaktan etkilenen yaban hayvanı yavrularına özenli bakım Hayat Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaz aylarında mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık yaban hayatında yavru hayvanları olumsuz etkiliyor.
Bölgede yaz aylarında termometrelerin zaman zaman 40 derecenin üzerine çıkması sonucu yoğun buharlaşmanın etkisiyle yaban hayatında birçok canlı su ve yem bulmakta zorluk çekiyor.
Özellikle yaban hayatında yeterli besin ve su bulunamaması sonucu aç ve susuz kalan birçok yavru ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Doğada vatandaşlarca baygın ve yaralı halde bulunan yavrular, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile Dicle Üniversitesi (DÜ) işbirliğiyle kentte kurulan Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'ne getiriliyor.
Merkezde görevli, DKMP Diyarbakır Şube Müdürlüğünde yaban hayvanları üzerine çalışma yürüten veteriner hekim Kasım Ertürk ve Emre Yalçın, yavru hayvanların rehabilitasyon ve tedavisini özenle yapıyor.
Yavrular, hayata tutunup yeniden doğaya dönmeleri için türlerine göre bazen biberonla süt verilerek bazen un kurduyla bazen de taze ciğerle besleniyor.
Çoğunluğu son bir ayda olmak üzere bu yılın ilk 6 ayında merkeze 100'ün üzerinde tilki, dağ keçisi, şahin, kartal, baykuş, kaplumbağa, sincap ve leylek gibi hayvanların yavruları sıcaktan etkilenmiş halde getirildi. Yavruların birçoğu yaşama tutunarak yeniden doğaya salındı.

Biyoçeşitlilik hızla tükeniyor
DÜ Veteriner Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Alaeddin Kaya, AA muhabirine, merkezde uzman ekip olarak misafir ettikleri her yabani türün tedavisini özenle yaptıklarını söyledi.
Hayvanların beslenmelerini sağladıklarını belirten Kaya, rehabilitasyonun ardından onları yeniden doğal yaşam alanlarına kavuşturduklarını bildirdi.
Yaz aylarında kavurucu sıcaklardan etkilenen memeli, kanatlı ve sürüngen türlere yoğun olarak ev sahipliği yaptıklarını ifade eden Kaya, biyoçeşitliliğin hızla tükendiğini, bunun önünde durmak gerektiğini anlattı.
Kaya, "Bu tarz merkezler 'Bir canlıyı bile kurtarsanız kardır' mantığıyla açılmış merkezlerdir. Biyoçeşitlilik kaybını en aza indirmeye yönelik bir çabadır. Artık doğada kendini idame ettiremeyecek durumda olan hayvanları, veteriner arkadaşlarımız uygun tedavileri yaptıktan sonra doğaya bırakıyoruz." ifadelerini kullandı.
Hayvanların her dönem farklı travmalara bağlı olarak merkeze getirildiğini bildiren Kaya, şunları kaydetti:
"Göç dönemlerinde hayvanlar göç yolunda kazalara bağlı geliyor. Bir de mevsimden dolayı sıcakların başlaması yetişkin ve yavru hayvanlar için olumsuz şartlar oluşturuyor. Hem memeliler hem de kanatlılar için su kaynaklarına ulaşma büyük bir problem. Su kaynakları artık tükeniyor ya da fazlasıyla küçülmüş durumda. Maalesef yavrular, sıcak çarpması dediğimiz durumdan kaynaklı hayati tehlikeden dolayı merkeze getiriliyor."

"Su kaynaklarımızı korumalıyız"
DÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Karakaş da küresel ısınmanın birçok alanda farklı sonuçlar doğurduğunu, bunlardan birinin de su kaynaklarının hızla buharlaşması olduğunu anlattı.
Buharlaşmanın yaban hayatına etkisi ve alınması gereken tedbirlere değinen Karakaş, şu bilgileri verdi:
"Dere yataklarımız, nehirlerimiz, göllerimiz zamanla buharlaşmadan ötürü azalıyor. Bunlar azaldığı ve kuruduğu zaman da yaban hayatımız olumsuz etkileniyor. Yavru hayvanlar nispeten daha dirençsiz olduğu için daha fazla etkilenmeleri söz konusu. Özellikle su kaynaklarımızı korumalıyız. Nehirlerimizi kirletmemeliyiz, içme suyunu tarımsal amaçlı kullanmamalıyız, salma sulama yerine damlama sulama yöntemine geçmeliyiz."


