Doç. Dr. Cihat Yaycı TVNET yayınında detaylarıyla anlatarak uyardı: Hedeflerden birinin Türkiye olduğu unutulmamalı VİDEO İZLE
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İran-İsrail gerilimini yalnızca güncel olaylar bağlamında değerlendirmenin yetersiz olduğunu belirten Yaycı, bu sürecin tarihsel kökenlerine işaret etti. Geçmiş dönemi hatırlatarak konuyu ele alan Yaycı,
“Bu olayın adı Büyük Orta Doğu Projesi’dir. Bu proje, aynı zamanda Büyük İsrail Projesi’dir. Bu uzun vadeli bir stratejik hedefin ürünüdür. Hedef değişmiyor, sadece yöntem değişiyor.”
dedi.
Yaycı, bu planın Theodor Herzl ile başladığını ve Balfour Deklarasyonu (1917), Birleşmiş Milletler’in 1947’deki plan ve İsrail’in 1948’deki kuruluşu ile devam ettiğini kaydetti. İsrail’in güvenliğini ve bölgesel hâkimiyetini sağlamaya yönelik adımların, farklı dönemlerde farklı taktiklerle sürdürüldüğünü vurguladı.
“7 EKİM 2023, YENİ DÖNEMİN MİLADI”
Doç. Dr. Yaycı, İsrail’in Gazze’ye yönelik 7 Ekim 2023 tarihli saldırısını bir dönüm noktası olarak gördüğünü ifade etti. Bu tarihten itibaren Orta Doğu’da sınırların değiştirilmeye ve bölgenin yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını aktararak, “Netanyahu ve dönemin ABD Başkanı Joe Biden, o dönemde açıkça söylediler:
‘Orta Doğu’da yeni bir düzen gelecek, İran rejimi yıkılacak. Bu söylemler artık eyleme dönüşmüş durumda.'
Yaycı’nın en dikkat çekici uyarılarından biri, Türkiye’nin bu denklemde pasif veya kenarda kalan bir aktör olmadığını vurgulaması oldu.
Bölgesel projelerin ve jeopolitik dizayn planlarının dolaylı ya da doğrudan Türkiye’yi de kapsadığını ifade eden Yaycı, bu gerçeğin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi:
“Biz bu gelişmeleri sadece İran-İsrail-ABD üçgeninde okursak, büyük resmi kaçırırız. Türkiye’nin de hedeflerden biri olduğunu unutmamalıyız. Bu süreci yukarıdan bakarak analiz etmek gerekiyor.”
STRATEJİK DÜŞÜNMEYE DAVET ETTİ
Cihat Yaycı, kamuoyunda sıkça dile getirilen
“ABD ne yapacağını bilmiyor”
veya
“İsrail yalnız kaldı”
gibi yorumların eksik olduğunu, büyük güçlerin hedeflerinden sapmadan yalnızca yöntemlerini değiştirdiğini dile getirerek,
“Stratejik düşünme budur: Büyük devletler hedef değiştirmez, yalnızca yol haritalarını değiştirir.”
ifadelerine yer verdi.


