Doğanın en zeki hırsızı ... Yediği avın yeteneklerini çalıyor Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Doğa, araştırmacıları şaşırtan evrimsel mekanizmalarla dolu. Harvard Üniversitesi tarafından yayınlanan yeni bir çalışma ise bu şaşırtıcı örneklerin en inanılmazlarından birini detaylandırdı.
"Kıvırcık marul" lakaplı bir deniz salyangozu olan Elysia crispata, yediği avın yeteneklerini kelimenin tam anlamıyla çalarak kendi yaşamı için kullanabiliyor.
Bu deniz salyangozu, yosunlarla beslenirken, yosunların güneş enerjisini besine dönüştürmesini sağlayan mikroskobik motorları olan kloroplastları sindirmez. Bunun yerine, bu kloroplastları özenle ayırır ve vücudundaki kleptozom adı verilen özel keselerde depolar.
Daha sonra bu çalıntı kloroplastları derisinin yüzeyine taşıyarak, tıpkı bir bitki gibi güneş ışığını yakalamalarını sağlar. Bu sayede salyangoz, fotosentez yoluyla kendisi için enerji (ATP) üretebilir. Bu durum, hayvanın uzun süre besin bulamadığı zamanlarda bile hayatta kalmasına olanak tanır.
Simbiyotik bir ilişki kuruyorAraştırmalar, salyangoz ile çaldığı kloroplastlar arasında simbiyotik bir ilişki kurulduğunu da gösterdi. Salyangoz, kloroplastlara bir yıla kadar güvenli bir yaşam alanı sunarken, kloroplastlar da ona sürekli olarak besin üretir. Ancak, salyangoz uzun süreli bir açlıkla karşı karşıya kalırsa, depoladığı bu kloroplastları son besin kaynağı olarak sindirir.
Bu hayatta kalma mekanizması, Elysia crispata'yı gezegenin en ilgi çekici canlılarından biri yapıyor.
Elysia crispata'nın bu yeteneği, bilim camiası için büyük bir önem taşıyor. Çünkü bu olay, milyonlarca yıl önce gerçekleşmiş olan ve karmaşık yaşam formlarının ortaya çıkmasını sağlayan endosimbiyoz teorisinin canlı bir örneğini sunuyor. Tıpkı bu salyangozun kloroplastları çalması gibi, ilkel organizmaların da enerji üreten mitokondrileri avlarından "çalarak" kendi hücrelerinin bir parçası haline getirdiği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, bu "güneş enerjili" deniz salyangozu, sadece sıra dışı bir canlı değil, aynı zamanda hayatın en temel evrimsel süreçlerini gözlemlemek için eşsiz bir pencere sunuyor.


