Ece Ata: Müziğimi İstanbul a benzetiyorum
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
◊ Yeni şarkınız “Alacalı” Serkan Çağrı’nın yapımcılığında yayınlandı. Serkan Bey ile çalışmak nasıldı?
- Serkan Çağrı ile yaklaşık 3 senedir yapığımız televizyon programı ve sahne çalışmalarımız için bir aradayız. Kendisiyle müzikal bakış açılarımız çok güzel bir uyum sağladı. Birlikte olduğumuz süreçlerde desteğini ve daha iyi işler ortaya çıkarabilme misyonunu hiç eksik etmedi. Kendimi böylesine önemli bir müzik insanının desteğini hissettiğim ve tecrübelerinden feyz alabildiğim için şanslı hissediyorum.
Çok yönlü gelişen müzik hayatımın opera kısmında uluslararası çok değerli sanatçılarla çalıştım. Ama asıl bu çok yönlü olmamın ve bugünkü sahne deneyimimin altyapısını çocukluğumdan beri babam Salih Ata’nın yanında, onun sahnelerinde yer almaya borçluyum. Daha sonra zaten profesyonel olarak uzun süre birlikte çalıştık.
◊ Latin-pop, Türk halk müziği, opera gibi farklı müzik disiplinleriyle profesyonel anlamda ilgilenen bir aileye sahipsiniz. Bu zenginlik müziğinizi nasıl besledi?
- Bu konuda gerçekten çok şanslıyım. Evimiz ve ailemiz sanırım her müzisyen adayının doğmak isteyeceği bir ortamdı. Hayatımı bildim bileli müzik hiç eksik olmadı. Babam Salih Ata ve annem Mücella Ata, İTÜ Türk Müziği bölümünden mezunlar, konservatuvarda tanışıp evleniyorlar. Babam çok iyi Türk müziği icra etmesine rağmen 1987 yılında Gipsy Kings grubunun dünyayı kasıp kavurmasıyla onun için de bir milat yaşanıyor. Türkiye’de ilk Latin, rumba-Türkçe pop ezgileri içeren iki albümünü yapıyor. Babamın bu yönünden dolayı Latin müziğine yakınlığım oluştu. Annem TRT’de devlet sanatçısıydı. Bu sayede ülkemizin sahip olduğu ezgilerle yakınlık kurdum.
Abim Hazal Ata’nın opera bölümünde okuması ve ailecek senfoni, bale ve opera temsillerini hiç kaçırmayışımız, bunlar da içimde her zaman çok sesli müziğe yakınlığımı oluşturdu. Şahsi zevkim ise caz, R&B, soul müziğe olan aşkım.
ULUSLARARASI OTORİTELERDEN ONAY ALDI
◊ Singapur’da gerçekleştirilen ICVMA Uluslararası Ses Yarışması’nda dünya 2’nciliği aldınız. Jürideki Nancy Shankman ve Ira Shankman size “Dünya çapında gelecek vaat eden ses” dedi. Müziğinde iz bırakan anlar nelerdi?
- İlk ödülümü aldığımda henüz 12 yaşındaydım. Kuşkusuz bu küçük yaşımdaki başarımda 7 yaşından beri Devlet Opera ve Balesi’nin çocuk korosunda olmamın büyük etkisi oldu. Dünya çapında koro şefimiz Gökçen Koray’ın eğitiminde o küçük yaşta yoğrulmak çok önemliydi.
Gökçen Koray’ın yönettiği TRT Gençlik Korosu’na devam ettim. Gökçen hoca konserlerinde bana mutlaka solo performans fırsatı verdi. Daha sonra TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’nın şefi Kamil Özler’in daveti ile orkestrayla solo konser yapmış en genç kişi olarak tarihe de geçtim. Daha sonra babamla yaşadığım sahne yaşamında sanat hayatının ne kadar zorlukları olsa da dünyanın en güzel işi olduğunu anladım.
ŞARKI SÖYLEMEK YETENEĞE BAĞLI
◊ Çok yönlü, çok sesli ve çok dilli oluşunuzu neye borçlusunuz?
- Şarkı söylemenin fazlasıyla yeteneğe bağlı olduğuna inanıyorum. Zamanında şan dersi vermiş olan biri olarak da söylüyorum ki, bence iyi bir şarkıcı olabilmek için eğitim mutlaka gerekli ama insan doğuştan şarkıcı değilse eğitim de bir yerde yeteriz kalıyor. Kendi açımdan tabii ki genetik faktörler yadsınamaz.
◊ İtalya’da da “Giacomo Puccini Conservartorio”da dünyaca ünlü rejisör ve bariton Marcello Lippi’nin öğrencisi oldunuz.
- İtalya’da geçirdiğim dönem de müzikal hayatımda dönüm noktasıdır. Gittiğim konservatuarda caz bölümünde de dersler aldım. Muhteşem tecrübeler yaşadım. İlk opera başrol temsillerime İtalya’da çıktım.
◊ 2020 yılında İspanya’da gerçekleştirilen Fiestalonia Uluslararası Opera Yarışması’nda “Casta Diva” aryası performansınızla Türkiye’yi temsil ederek birincilik kazandınız…
- Pandemi döneminde müthiş bir sevinç oldu bu hem kendim hem ülkem adına. Hem de jürinin operadaki idollerimden biri “Maria Callas”a tınımı benzetmesi gözyaşlarımı tutamayışıma sebep olmuştu.
ACELECİ OLMADIM
◊ Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
- Müziğimi ve yorumculuğumu aynen İstanbul’a benzetiyorum. İçinde her şey var; hüzün, sevinç, aşk, öfke. Yeri gelir modern bir opera binası, biraz ötede hayatın aktığı hareketli bir sokağın sesi, biraz ötede şehrin içinde yaşayan Anadolu esintileri... İşte aynı İstanbul. Bu şehir gibi çeşitli ve zengin.
◊ “Alacalı” şarkınızı neden bu kadar geç yayınladınız?
- Hiçbir zaman aceleci veya ısrarcı olmadım. Serkan Çağrı ve ekibiyle çalışmaya başladıktan sonra huzurlu bir enerji oluştu. Sonra “Alacalı” çıkageldi ve çok sevip yayınladık.


