Ecevit ABD’ye ‘hayır’ dedi 10 ayda hükümeti yıktılar Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Türk siyasetinin efsane “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 100 yaşında... Ecevit Ailesi’nin yakın dostu, yazdığı RAHŞAN ve ECEVİT’İN ANILARI isimli kitaplarla adeta “Ecevit tarihçisi” haline gelen gazeteci Mehmet Çetingüleç’le konuştuk.
Çetingüleç, Ecevit’in başında bulunduğu DSP-ANAP-MHP hükümetini ABD’nin 10 ay gibi kısa bir sürede yıktığını söyledi. Peki nedeni neydi? Mehmet Çetingüleç anlatıyor:

BAŞINA GELMEYEN KALMADI
“Ecevit 15 Ocak 2002’de ABD’ye giderek Başkan George Bush ile görüştü. ABD’nin Irak’a yapacağı operasyona karşı çıktı. Türkiye’ye döndükten sonra başına gelmedik şey kalmadı: Partisi parçalandı, ABD’den ithal edilen Kemal Derviş’in de rol aldığı bir operasyonla en yakınındaki isimler dahi ayrılıp yeni parti kurdu. Kendisi aniden rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı. Koalisyon ortakları Bahçeli ve Yılmaz birbirine girdi. Bahçeli erken seçim resti çekti. ABD ziyaretinden 10 ay 18 gün sonra Türkiye 3 Kasım 2002 tarhinde erken seçime gitmek zorunda kaldı.DSP, MHP ve ANAP barajın altına düşerek parlamento dışında kaldı. Ecevit gitti.”

Bülent Ecevit Kemal Derviş ile
SAYGINLIĞIMIZI KORUDUK
Çetingüleç, konuyu Ecevit’le de konuşmuş. İşte Ecevit’in anlattıkları:
-“O vakitteki savaşa, yani işgale Amerika’nın istediği gibi katkıda bulunmuş olsaydık, tabii Amerika bizi hoş tutardı. Hem DSP daha güçlü olurdu, hem de Amerika Türkiye’ye daha çok yardımda bulunurdu. Ama biz bölgede ve dünyada saygınlığımızı büyük ölçüde kaybederdik. Irak’ta Türkiye Amerika’nın istediği adımları atmadı. Amerika bizimle ipleri koparma noktasına geldi. Bunu açıkça ifade ettiler. ‘Artık kapılarımız size kapalı’ dediler.”
Rahşan Ecevit ise olayları şöyle özetlemiş:
-“Amerika gezisinden sonra DSP’den kopmalar başladı. Parti bölündü. Böylece Amerika Ecevit’ten kurtulmuş oldu. Daha sonra Irak’la ilgili çalışmalara başladılar. Bence Irak politikamızın bunda etkisi vardı.”
Ecevit: Etle tırnak gibiyiz Türk-Kürt ayrımı imkansızRahşan Hanım verem hastalığına yakalanmış ve GATA’da tedavi altına alınmıştı. İyi beslenmesi gerekiyordu. GATA’daki tedavisi bittikten 1 gün sonra Ecevitler ve Tülay-Mehmet Çetingüleç çifti Gölbaşındaki “Belçikalı’nın Yeri” isimli restoranda akşam yemeğine gitti. Yemekte Türk-Kürt ayrımcılığı üzerine uzun süre sohbet etme imkanı buldular.

Ecevit Başbakan iken Öcalan yakalanmıştı.
‘NASIL AYIRACAKSINIZ’
Gündemde hükümetin Kürt açılımı vardı. Başbakan Erdoğan Diyarbakır konuşmasında “Kürt sorunu”, “Kürt realitesi” gibi ifadeler kullanıp, daha çok demokrasi vaat etmişti. MHP, PKK’nın da bu ifadeleri kullandığını hatırlatarak tepki gösteriyordu.
Ecevit ise tartışmalara farklı bir boyuttan yaklaşıyordu. Ailesinden örnek vererek anlatmaya başladı:
“Benim büyük babam Kastamonu-Dadaylı din bilgini Mustafa Şükrü Efendi’dir. Dedem Kürt asıllıydı. Kastamonu’nun Daday ilçesi o dönem Kürtlerin yaşadığı bir bölgeymiş. Anne tarafım ise Osmanlı sarayına dayanıyor. Büyük annemin kocası Suudi Arabistan’da kutsal toprakları muhafaza etmekle görevlendirilen Şeyh-ül Haremeyn Hacı Emin Paşa. Annemin büyük babası ise Salih Paşa’dır. Şimdi bizler ne oluyoruz? Kürt mü, Türk mü? İki toplum öylesine iç içe geçmiştir ki, Kürt-Türk diye ayrım yapmak imkansız. Böyle bir ayrımın hiç kimseye ve ülkeye faydası olmaz. Kurtuluş Savaşı’nı birlikte vermişiz. Gelibolu’da birlikte savaşmışız...
Ecevit’in babası Prof. Fahri Ecevit oğluna büyük babasının Kürt olduğunu söyleme gereği bile duymamıştı. Ecevit, uzun yıllar sonra bir mezarlık ziyareti sırasında, Kürt asıllı olduğunu öğrenmişti. Mezar taşında “Kürtzade Mustafa Şükrü Efendi” yazıyordu…

Ecevit ÜniversitesiCHP Ankara Milletvekil Bülent Ecevit 2’nci Meclis binası önünde (1 Ocak 1958)
Mehmet Çetingüleç, Ecevit’le sohbetlerinde sosyal bilimler alanında güçlü akademik kadroya sahip bir ECEVİT ÜNİVERSİTESİ kurulması fikrini de tartıştıklarını söyledi.
Ecevit, sohbet sırasında “Bunu ben istersem, kendimi fazla önemsemiş olurum” demiş ve Yılmaz Büyükerşen gibi isimlerin öncülük etmesini istemiş. Çetingüleç “CHP’nin Ecevit’e vefa borcunu ödemesi için, hukuk, gazetecilik, siyaset bilimi alanlarında bir üniversite kurulmasını sağlaması gerekiyor” dedi.
Musul vasiyetiProf. Dr. Yalçın Küçük, 2005 yılının Ocak ayında müthiş bir iddia ortaya attı. Küçük, Atatürk’ün İnönü’ye, onun da Ecevit’e “şartlar elverdiğinde Musul’u alın, bu hakkımızdır” vasiyetinde bulunduğunu söyledi. Ecevit’e bu konuya şöyle açıklık getirmiş: “Evet, rahmetli İnönü bana Musul’un hakkımız olduğunu söylemişti. Atatürk de aynı düşüncedeymiş. Kıbrıs kadar haklı bir dava. Türkiye’nin geleceği ve çıkarları söz konusu. ABD’ye rağmen bunu yapabilmeliyiz. Unutmayalım, 1974’te Kıbrıs harekatını ABD’ye rağmen yapmıştık…”

Kıbrıs zaferinin perde arkasıBaşbakan Ecevit, Yardımcısı Erbakan ve Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ile Kıbrıs Harekatı’nın planlarını değerlendiriyor.
Mehmet Çetingüleç, Kıbrıs Barış Harekatının perde arkasını da şöyle anlattı:
“Ecevit, 26 Ocak 1974 tarihinde Başbakan olunca ilk talimatı Kıbrıs çıkarması için hazırlıkların gizli bir şekilde başlatılması oldu. Yaklaşık 6 ay sonra 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs Barış Harekatı başlatıldı. Amerikalılar o sırada hala Ankara’da Ecevit’I vazgeçirmeye çalışıyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi Cisco Ecevit’in odasındaydı. Harekatın ne zaman başlayacağını sordu. Ecevit saatine bakıp ‘şu anda başladı’ dedi. Telaşlanan Cisco ’Havaalanı kapanabilir ben gideyim’ dedi. Ecevit ‘iyi olur. Daha sonra yine bekleriz’ karşılığını verdi. O sırada ABD’li bir başka diplomat Ecevit’in kulağına eğilerek ‘Sizi tebrik ederim’ dedi.”
AKDENİZ’DE KALMALIYIZ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 3 bin 355 kilometrekarelik bir Alana sahip olduğuna dikkat çeken gazeteci Mehmet Çetingüleç “Bu 10 bin uçak gemisi büyüklüğüne tekabül ediyor. Türkiye Doğu Akdeniz’de kalıcı olarak varlığını korursa, oradaki 3 trilyon dolarlık gaz ve petrol rezervine de ortak olur” dedi.


