Emeklinin hevesi kursağında kaldı
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Emekli Memur-Sen üyeleri, 30 Haziran Emekliler Günü’nde dolayısıyla Ulus’taki Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklama sırasında “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz“ pankartı açılırken “Görevli-emekli aylığı farkı kapatılsın, emekliler nefes alsın", “Kira yardımı verilsin, geçim derdi bitirilsin” dövizleri taşındı.
Sendika üyeleri tarafından “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Sürekli ağladık biraz gülelim”, “Canda kalmadı heves, emeklide son nefes” sloganları atıldı.

Emekli Memur-Sen Başkanı Ali Küçükkösen, burada yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Emekliler, Emekliler Günü'nde boynu bükük bırakıldı. Bu yüzden aslında Emekliler Günü'nü kutlayamıyor, bayram değil, eylem yapıyoruz. 40 yıl boyunca güneşin doğuşuyla güne başlayıp, akşama kadar çalışıp ‘emekli olunca rahat bir hayat süreriz’ diyerek ömrümüzü tükettik.
Ömrümüzün son dönemlerinde de çocuklarımızla, torunlarımızla güzel günler geçirmek varken, bu sıcağın altında burada toplanıp hakkımızı arıyoruz.

Emekliler Günü'nde emeğin değerini, emek vermenin kıymetini, emekli olmanın verdiği huzuru anlatabilecek hayat şartlarına sahip olmayı çok isterdik. Fakat kamu görevlisi emeklisinin vaziyetini ve perişan halini anlatabilecek kelimeleri bulmak ve güzel cümleler kurmak mümkün değil. Çünkü aldığımız verdiğimize yetmiyor. Giderlerimiz gelirlerimizin tepesinden aşıyor. Ha bugün ha yarın düzelir diyerek diri tutmaya çalıştığımız heveslerimiz, kursağımızda kalıyor.
"EMEKLİLER EMEKLEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY GÖRMEDİLER"Emekli Memur-Sen olarak hakkımızı alana, haksızlığı giderene, kayıplarımızı telafi edene kadar, her mecrada sözümüzü yükselteceğiz. Bakın bugün itibariyle 2008 öncesi göreve başlayıp emekli olan birisinin en düşük emekli aylığı 20 bin lira, 5510’a tabi olanların ise 15 bin lira civarında. Bugün itibariyle emekli aylığımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödemenin tutarı aylık 16 bin 150 lira. 2 yıllık toplam 300 bin lira elimizden alındı. Bu tutar en düşük memur maaşının yüzde 37’sine, 5434’e göre emekli olan en düşük maaşın ise yüzde 80’ine tekabül ediyor.

Bugün kamudan emekli olan birisi maaşının yüzde 55’inden fazlasını kaybediyor. Böyle bir sosyal güvenlik sistemi olmaz, olamaz. Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağı tamamen kopardılar. Bu sistemde kısacası alın teri toz oldu, emeğin karşılığı yok oldu, emeklinin hali perişan oldu.
Dünyanın birçok yerinde devlet ve millet emeklisine vefa, fedakarlık ve minnet gözüyle bakıyor. Dünyanın farklı bölgelerindeki emekliler ülkemize geliyor, otellerimizde konaklıyor, sahillerimizde yürüyor, geziyor, görüyor, hayatının geri kalanını mutlu yaşıyor. Kamu görevlisi emeklileri de kirasını ödeyebilmek için iş arıyor, 'Tekrar kamuya nasıl dönerim' diye kara kara düşünüyor, 'Ay sonunu nasıl getireceğim' diye hesabın içinden çıkamıyor.

Geçen sene Emekliler Yılı olarak ilan edildi. Emekliler emeklemekten, kayıplarıyla yüzleşmekten başka bir şey görmediler. Emekliler kendilerine yıl değil, adil bir maaş; övgü değil, makul bir ücret; söylem değil, artık fiiliyata dökülmüş uygulamalar istiyor.
Biz devlet politikasını belirleyen tarafta değiliz, devletin belirlediği politikalardan etkilenen taraftayız. Sistemin yanlışlığının faturasını ödeyen taraftayız. Sorumlusu olmadığımız yükü omuzlayan taraftayız. Bizim omuzlarımız artık bu yükü taşımıyor. Enflasyonun hesabını bize soruyorlar. Faturasını bize çıkartıyorlar, tek taraflı kararla, ne olacağını bilmeden kestirip atıyorlar. Devlete yıllarca primimizi ödememiş gibi bizi Hazineye yük olarak gösteriyorlar.
Yıllarca emeğimizle, alın terimizle çalışmamışız gibi devletin gider kalemi olarak bizi işaret ediyorlar. Biz vergimizi ödedik, primimizi verdik, sosyal güvenliği fonlandık. Vermediğimiz ya da olmayan hakkımızı istemiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, bundan 2 yıl önce seyyanen zammın hem kamu görevlisine hem de emeklisine verileceğini açıkça ifade etti. Kamu personel sisteminin gereği de zaten budur. Sistem bozularak çalışan da, çalışma hayatına girecek olan da emekli olan da mutsuz edilmiştir. 3 gün sonra haziran enflasyon rakamları açıklanacak. Açıklanan oranla emeklilerin alacağı zam oranı belli olacak. Memur emeklisi ortalama yüzde 15-16 zam alacak.
"EMEKLİLERİN 2 YILDIR ALAMADIĞI ÖDEMEYİ İSTİYORUZ”Emeklileri açlığa, yoksulluğa mahkum ederek enflasyonu düşürmenin ne anlamı var? Gelir dağılımını bozarak, cebimizdeki harcayacak paramızı alarak enflasyonu düşürmek yerine geçim derdini görerek, piyasadaki fiyatları gözeterek, hakkımızı teslim ederek sistemin tekrar düzeltilmesi gerekiyor.
Bunun için de öncelikle ilave seyyanen ödemenin emekli aylıklarına yansıtılması gerekiyor. Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki makul oranı tekrar yakalamak gerekiyor. 5510’a tabi çalışanların da ek ödemeleri, tazminatları, fazla çalışma ücretlerinin emekli aylığına yansıtılması gerekiyor.
Görev aylığınızın yüzde 40’ı prime esas kazanç hesabında dikkate alınıyorsa bu işte bir terslik var demektir. Gelin, bütün ödemeleri işçilerde olduğu gibi emekli aylığına yansıtalım, eş ve çocuk yardımını emeklilere de verelim. Bugün emeklilerin sorunu olan yanlışlar, yarın emekli olacak çalışanları da etkiliyor. Bunun farkına varalım. Haksızlığı zaman kaybetmeden giderelim, yanlışı düzeltelim istiyoruz.
Gelin emeklilerin örgütlenmesinden korkmayalım. Emeklilerin örgütlenmesine imkan tanıyalım, mevzuat değişikliğini yapalım, Yeni Anayasa’ya uygun demokratik Türkiye’ye yakışır memur emeklisine örgütlenme hakkı verelim.
Emekliler Yılı'nda verilmeyen hakkımızı, emeklilerin 2 yıldır alamadığı seyyanen ödemeyi 8. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinde almak istiyoruz. Kamu işvereni haksızlığı artık görmeli, emeklinin mağduriyetini gidermelidir. İşveren, toplu sözleşme masasına bahanelerle değil, çözüm yöntemiyle gelmelidir. Olmazlara mazeret üretmek yerine oluru bulmak için politika üretmelidir.”


