Emre Altuğ: Batırdım, pişmanım

Şarkıcı ve oyuncu Emre Altuğ, verdiği samimi röportajda hem özel hayatına hem de kariyerine dair merak uyandıran açıklamalarda bulundu.

Bir dönem pop müziğinde 'minik serçe' olarak bilinen Sezen Aksu'nun albüm teklifini bile geri çevirecek kadar tiyatroya bağlı bir genç sanatçı olan Altuğ, bugünlerde kendi yazdığı müzikalle yeniden sahne heyecanı yaşıyor. Bu heyecanın gölgede kalan kısımlarında özel hayatında yaşadığı zorluklar ise gözlerden çok uzakta kaldı.

Sanatçı Altuğ, hayatındaki en zorlu dönemi anlatırken ailesindeki en büyük kayıplara değindi. Anne ve babasını kaybeden Altuğ şu ifadeleri kullandı:

“Gerçekten dibi gördüm, çok fena oldum. Boşandım, annem öldü, Alaçatı'da turizm işine girmiştim, o battı. Arkasından babam öldü. Çok ciddi şeyler arka arkaya oldu. Ama insan isterse, bunların içinden çıkıyor. Ben de öyle çıktım.”

3-4 yıl öncesine kadar hayatında köklü değişiklikler yaşadığını ifade eden Altuğ bu radika kararın arkasında yaşam tarzından ev dekorasyonuna kadar pek çok yeniliğin olduğunu belirtti:

“Kendimi 180 derece değiştirdim. O hayatı elimin tersiyle ittim, yeni bir hayat kurdum. Bunu herkese tavsiye ederim. Korkmayın, hayat korkmaya gelmez. Korkarsanız hayat sizi korkutmaya devam eder.”

Eski manken Çağla Şıkel ile olan evliliğini de arkasında bırakan Emre Altuğ 2 oğlu için yaşadığı deneyimlere de değindi. Anne-baba rollerine dair gözlemlerini paylaşan Altuğ babalığın zamanla gelişen bir duygu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“Annelik daha bebek ana rahmindeyken başlıyor. Babalık ise yaşadıkça güçlenen, katman katman büyüyen bir duygu. Bunu bir doktor söylemişti, başta alınmıştım ama şimdi hak veriyorum.”

Star TV ekranlarında yayınlanan Yalı Çapkını dizisinde baba rolüne hayat veren Altuğ, oğlunu canlandıran oyuncu Mert Ramazan Demir ile kurduğu özel bağı da ifade etti. Mert’in askerlik görevine başlamasıyla birlikte bu süreçte meslektaşını yalnız bırakmayan sanatçı Demir'in yemin törenine de katılmıştı. Altuğ bu deneyimi ise “Oğullarımın askerlik provasını yapmış gibi oldum” diyerek esprili bir dille şöyle anlattı:

“Mert’i çok sevdim. İskenderun’a gideceğini söylediğinde orada üst düzey bir komutan arkadaşımı aradım. Ailesiyle birlikte Mert’i karşıladılar, yemek verdiler, sonra birliğine teslim ettiler. Yemin törenine de katıldım. Çok güzel iki gün geçirdim.”