En düşük emekli maaşı Temmuz’da ne kadar olacak?
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Merhaba kıymetli okuyucularım, sizlerde sorularınızı tarafıma [email protected] mail adresim üzerinden iletebilirsiniz.
Bir milletin büyüklüğü, yaşlılarına verdiği değerle ölçülür derler. Ama bu topraklarda bugün yaşananlara bakınca, insanın içi sızlıyor. Türkiye’de bir emeklinin var olmak için verdiği mücadele, artık sessiz bir çığlığa dönüşmüş durumda. Ne devleti duymak istiyor bu sesi, ne de istatistikler gerçeği konuşuyor.
Sene 2025. Emekliler hâlâ geçim derdinde, hâlâ kuyrukta, hâlâ pazarda çürük meyve seçiyor. Devlet ise TÜFE oranlarıyla teselli dağıtıyor. Ama bu insanlar teselli değil; adalet istiyor, yaşamak istiyor.
ENFLASYON FARKI AÇIKLANDI: RAKAMLAR GERÇEĞİ YANSITMIYORTÜİK verilerine göre, 2025 yılının ilk beş ayı için açıklanan aylık enflasyon oranları şu şekilde:
Ocak: %5,03
Şubat: %2,27
Mart: %2,46
Nisan: %3,00
Mayıs: %1,53
Toplamda: %15,09’luk 5 aylık enflasyon farkı
Haziran ayı enflasyonu Temmuz başında açıklanacak. Tahminler, %1 ila %1,5 arasında bir oran geleceği yönünde. Böylece toplam 6 aylık enflasyon farkının %16 ila %17 civarında olması bekleniyor.
EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞIYLA AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞAMBugün Türkiye’de en düşük emekli maaşı 14.469 TL. Bu rakama %17 zam eklendiğinde, maaş yaklaşık olarak 17.000 TL seviyesine çıkacak. Ancak mesele burada bitmiyor. Asıl mesele şu:
Açlık sınırı 26.000 TL’nin üzerinde
İstanbul gibi büyük şehirlerde ortalama kira 25.000 -30.0000 TL
Temel gıda sepeti fiyatı yılbaşından bu yana %40’ın üzerinde arttı. Yani devletin “zam yaptık” dediği şey, sadece emeklinin sefaletini bir sonraki aya ertelemekten başka bir anlam taşımıyor.
YAŞAMAK DEĞİL, TUTUNMAYA ÇALIŞIYORLAREmekli artık sosyal bir birey değil; yalnızlaşmış, unutulmuş, susturulmuş bir insan modeline zorlanıyor. Sinemaya gitmek, çocuğa harçlık vermek, torun gezdirmek gibi kavramlar çoktan lüks oldu.
Kimi yalnız yaşıyor; kombiyi açamıyor.
Kimi eşine bakıyor; temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.
Kimi kirada; maaşı doğrudan ev sahibine gidiyor.
Bir zamanlar ülkeyi ayakta tutan bu insanlar, bugün kamusal yaşamdan dışlanmış, yalnızlığa mahkum edilmiş durumdalar. Ve toplum da yavaş yavaş bu tabloya alışıyor.
İşte bu nedenle Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve Emekliler Federasyonu (EYT-EF) yalnızca emeklilik yaşını değil; emeklilik onurunu da savunuyor. Türkiye’nin dört bir yanında düzenledikleri toplantılar, mitingler, basın açıklamaları ve sosyal medya kampanyalarıyla, emeklinin sesi duyulsun diye mücadele veriyorlar.
Federasyonun talepleri çok net:
En az 30.000 TL seyyanen zam
Mutlaka intibak düzenlemesi
Tüm emeklilere barınma ve sağlıkta pozitif ayrımcılık
Çünkü EYT-EF’nin dediği gibi:
“Biz, yıllarca çalıştık. Vergimizi verdik. Primimizi ödedik. Sadaka istemiyoruz.
Biz hakkımızı istiyoruz. Onurumuzu istiyoruz. Yaşamak istiyoruz!”
SEYYANEN ZAM OLMAZSA BU SEFALET KATLANIRYüzdeyle yapılan zamlar, en alt gelir grubundaki emekliyi daha da ezmektedir. Bugün 20.000 TL maaş alan bir emekli %17 zamla 23.400 TL’ye çıkarken; 10.000 TL maaş alan sadece 11.700 TL alıyor. Bu da gelir uçurumunu büyütüyor.
Bu nedenle: Seyyanen zam, hem ekonomik dengeyi hem de vicdan terazisini sağlar.
30.000 TL gibi taban bir zam, enflasyona ezilen tüm emekliler için bir can simidi olur.
İNTİBAK YASASI: EMEKLİLİKTE ADALETİN TEMELİDİRAynı prim, aynı gün, aynı yıl çalışılmış ama maaşlar arasında uçurum var. Bunun adı sosyal güvenlik değil; kurumsal eşitsizliktir. Bu adaletsizlik ancak intibak düzenlemesi ile giderilebilir.
İntibak yasası çıkmadığı sürece:
2000 sonrası emekli olanlar ezilmeye devam edecek
Aynı primle farklı maaş alanlar arasında sosyal barış zedelenecek
Emeklilik sistemi güven kaybı yaşayacak
EMEKLİ BU ÜLKENİN HAFIZASIDIRBugün bir ülke, emeklisine nasıl muamele ediyorsa; geleceğini de öyle kurar. Eğer emekli pazarda etin kokusuyla yetiniyorsa, çocuklarına yük olmamak için dua ediyorsa, torununa harçlık veremediği için içine kapanıyorsa, bu toplum sadece yoksullaşmıyor; vicdanını kaybediyor.
Her hafta onlarca emekliyle görüşüyorum. O dosyaların arasında sadece sayılar, sigorta kodları, hizmet cetvelleri yok. Bir ömür var.
Bir madencinin nasır tutmuş elleri,
Bir öğretmenin yıllarca karne dağıtmış kalemi,
Bir hemşirenin gece nöbetlerinden kalma yorgunluğu var.
Bu insanlar sadaka değil; şükran ve destek hak ediyor.
TÜFE değil, yaşam hakkı verin!
Seyyanen zam hemen şimdi!
İntibak düzenlemesi gecikmeden hayata geçsin!
Bu bir ekonomik talep değil; bu bir insanlık çağrısıdır.


