En etkili çözüm aynı zamanda en rahatsız edici olanı Hareket hastalığı nedir? Neden bazı kişiler bu rahatsızlığı yaşamıyor?
Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Kimileri telefonuna gelen bir bildirime bakarken bile mide bulantısı yaşarken, kimileri de trafikte geçirdiği sürede kitap ya da gazete okuyor, işlerini hallediyor, kendine ekstra zaman yaratıyor.
Birçok kişi yaşadığı rahatsızlık nedeniyle utanç duyarken araştırmalar, her üç kişiden birinin hareket hastalığına karşı üst seviyede hassasiyet taşıdığını gösteriyor.
Peki hareket hastalığı tam olarak neden kaynaklanıyor ve neden herkesi aynı şekilde etkilemiyor? Uzmanlar The Guardian'a anlattı...
HAREKET HASTALIĞI NEDİR?
Westminster Üniversitesi'nde uygulamalı psikoloji alanında dersler veren Dr. John Golding, hareket hastalığının araç tutması, uçak tutması, deniz tutması gibi durumları kapsayan genel bir başlık olduğunu belirtti.
Ancak mide bulantısı, kusma, geğirme, baş dönmesi, baş ağrısı ve bulanık görme gibi belirtiler veren hareket hastalığı sadece seyahat haline özgü bir durum da değil.
Golding, "Örneğin 1895 yılında Lumiere Kardeşler ilk hareketli filmin gösterimini yaptığında, seyirciler arasındaki bazı kişiler baş dönmesi ve mide bulantısı hissetmişti. Buna görsel olarak tetiklenen hareket hastalığı (VIMS) adı veriliyor" dedi.
Bilim hareket hastalığına sebep olan şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyor ancak en yaygın kabul gören açıklama, "duyusal çatışma teorisi".
Şöyle ki insan vücudu, nerede olduğunu ve nasıl hareket ettiğini hissedebilmek için görsel uyaranları, vücudun uzaydaki yerini algılama becerisini ve iç kulakta bulunan ve dengeyi sağlayan yapıları kullanıyor.
Normal koşullarda bu üç mekanizma senkronizasyon halinde çalışıyor. Ancak bu senkron bozulduğunda (örneğin bir araçta sabit duran bir sayfayı okurken iç kulak yapıları hareket ettiğinizi hissedince) yaşanan duyusal çatışma beyni allak bullak ediyor.
Londra'da bulunan Mayo Clinic Hastanesi'nden Dr. Safia Debar, "Mide bulantısı, baş dönmesi ve kusma gibi yaygın semptomları tetikleyen şey, yaşanan bu nörolojik gerilim" ifadelerini kullandı.
Lumiere Kardeşler örneğine dönersek, kulaklarındaki yapılar ve uzaydaki yerlerini algılama beceriler, sinema salonundaki seyircilere sabit durduklarını söylerken gözleri hareket ettiklerini söylüyordu. Bu da çelişkiye yol açıyordu. Günümüzde birçok kişi, sanal gerçeklik gözlüklerini kullanırken benzer şekilde VIMS belirtileri sergiliyor.
NE TÜR HAREKETLER RAHATSIZLIĞA YOL AÇIYOR?
Golding, hareket hastalığıyla ilgili en yaygın yanlış inançlardan birinin, tepkinin yoğunluğunu belirleyen şeyin hareketin gücü olması olduğunu söyledi.
Golding, "Aksine, insanlar 'yüksek frekanslı hareket' dediğimiz bir trambolinin üzerinde zıplama ya da ata binme anlarında hareket hastalığı yaşamıyor. Öte yandan bir geminin dalgalarla sallanması ya da otobüsün salınması gibi daha düşük frekanslı hareketlerin, hareket hastalığına yol açma olasılığı daha yüksek.
NEDEN BAZI KİŞİLER HAREKET HASTALIĞINI HİÇ YAŞAMIYOR?
O halde akla şu soru geliyor: Neden bazıları arka koltukta cilt cilt romanlar okurken bazıları telefonuna ufak bir bakış attığında bile fenalaşıyor?
Toronto Metropolitan Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden araştırmacı Dr. Behrang Keshavarz, "Kişinin hareket hastalığına yatkınlığını belirleyen birçok faktör var" dedi.
Bunların başında yaş geliyor. Hareket hastalığı özellikle 8-12 yaşları arasındaki çocuklarda zirve yapıyor. Keshavarz, "Genel olarak hareket hastalığı yetişkinleri çocuklardan daha az etkiler ancak bu herkes için geçerli bir durum değil" ifadelerini kullandı.
Araştırmalara göre, kadınların hareket hastalığına erkeklerden daha yatkın olduğunu da ifade eden Keshavarz, "Ama bunun sebebi konusunda hiç kimse emin değil. Genler de rol oynuyor olabilir. Bazı araştırmalar, hareket hastalığının yüzde 50-70 oranında kalıtsal olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
Minnesota Üniversitesi'nde kineziyoloji dersleri veren Dr. Thomas A. Stoffregen ise bazı kişilerin tuhaf yeni hareketlere diğerlerinden daha kolay adapte olduğunu belirterek, "Bazı kişiler 'doğal koordinasyon' sahibidir ve yeni motor becerileri kolayca öğrenebilir. Benim gibi sakarların yeni hareketler öğrenmesi ise çok uzun zaman alır. Bu gruptakilerde hareket hastalığı riski daha yüksektir" ifadelerini kullandı.
Ancak kesin olan bir şey var ki hareket hastalığı irade gücüyle, narin ya da kaygılı olmakla açıklanabilecek bir durum değil. Debar, "Sadece bazı kişiler hareketlere karşı daha hassastır" derken Golding de "Acemi astronotların yaklaşık yarısı eğitimler sırasında uzay hastalığı yaşıyor. Bunlar çok zinde, motivasyonu çok yüksek ve iradesi çok güçlü insanlar" ifadelerini kullandı.
HAREKET HASTALIĞININ ETKİLERİNİ AZALTMAK MÜMKÜN MÜ?
Hareket hastalığıyla başa çıkmak için iki yaklaşım bulunuyor: Davranışsal ve farmakolojik.
Davranışsal yöntemlerin oldukça basit olduğunu belirten Debar, "Mümkünse taşıtın ön koltuğunda oturmak, gözleri ufuktan ayırmamak, okumaktan ve ekranlara bakmaktan kaçınmak" dedi. Debar, zencefilin bulantıyı bir nebze olsun önlemeye yarayan doğal bir çözüm olduğunu da söyledi.
Keshavarz ise "Güzel bir müzik, temiz hava, güzel kokular ve genel olarak hoş bir ambiyans, dikkatinizi dağıtabilir" dedi. Yolculara sürücünün hareketlerini taklit etme tavsiyesinde de bulunan Keshavarz, "Sürücülerin hareket hastalığı yaşaması çok nadirdir çünkü aracın hareketlerini öngörebilirler. Örneğin aracı döndürürken kendileri de yana eğilirler. Sürücünün hareketlerini taklit etmek sizin için faydalı olabilir" ifadelerini kullandı.
Ne yazık ki hareket hastalığıyla mücadele etmenin en etkili yolu aynı zamanda en rahatsızlık verici yöntem yani alışmak. Bir başka deyişle, aynı eylemi hareket hastalığı hissi kaybolana kadar tekrar tekrar yapmak.
Kraliyet Hava Kuvvetleri pilotlarının hareket hastalığına karşı hassasiyetlerinin azalması için bu yöntemi kullandığını vurgulayan Golding, "Bu açık ara en etkili yöntem. Yan etkisi de yok. Ancak çok zaman alıyor ve uyarana özel sonuçlar veriyor" dedi. Bir başka deyişle araba tutmasına alışmak, deniz tutması sorunu için bir çözüm sağlamıyor.
Uzmanlar reçetesiz satılan bulantı ilaçlarının da etkili olabileceğini ancak çoğu zaman uyuşukluk yaptığını, deriye yapıştırılan bantların da 3 güne kadar fayda sağladığını ancak etkisini 6 ila 10 saat içinde gösterdiğini vurguladı.
Golding, bu tür ilaçlar söz konusu olduğunda zamanlamanın önemine dikkat çekerek, "Hapların bile etkisini görebilmek için 30-60 dakika gerekir. İlaçları mideniz bulanmaya başlamadan önce almalısınız çünkü hareket hastalığını hissetmeye başladığınız anda mideniz gastrik yavaşlamaya girer. Yani içeriğini bağırsaklara boşaltmaz. Bu da aldığınız ilacın midenizde kalması anlamına gelir" dedi.
Golding son olarak "Ayaklarınızla oy verin. Midenizin bulandığı yerlere gitmekten kaçının" ifadelerini kullandı.


