Enflasyon ve faiz hesabı tutmayınca bedeli ağır olacak Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Türk-İş eylül ayında gıda fiyatları artışını yüzde 3.17 olarak açıkladı. Bu rakam TÜİK’in enflasyon rakamının yüzde 2.5’in üzerine çıkacağının işareti sayıldı. Yıl sonu enflasyonunun yüzde 30’un altına inmesi zorlaşırken, ekimde Merkez Bankası’nın faiz indirimi tartışmalı hale gelecek.
Peki, enflasyon ve faiz indirim hedefleri tutmayınca ne olacak? Her şeyden önce; “ekonomi yönetiminin daha geçen ay koyduğu, 2025 yıl sonu ve 2026 hedeflerinin tutmayacağını” söyleyebiliriz.
Kısacası; baştan beri sorun olan, ekonomik istikrarın önündeki en büyük engeli oluşturan “yönetime güvensizlik” daha da artacak. Öyle ya; bir ay önce belirlediği hedef tutmuyorsa, ekonomi yönetiminin önümüzdeki yıllar için koyduğu hedeflere nasıl inanılacak? Toplumsal kesimlerin, iktidarın “enflasyon hedefine göre asgari ve diğer ücretlere ilişkin zam teklifleri”ni kabul etmeleri, baştan imkansız hale gelecek. Çalışanlar, “Koyduğunuz hedefi gerçekleştirmiyorsunuz, sapacağı hesabına göre zam yapın” diyecekler.
Enflasyonun yüksek gelmesi, ekimde piyasaların beklediği 2.5 puanlık faiz indirimini de imkansız hale getirecek. Yüzde 40.5 olan Merkez Bankası’nın politika faizinin ancak 1.5 puan indirilmesi, ekimde yüzde 39’a inmesi bekleniyor. Bu gidişle yılın son toplantısı olan aralıkta da indirim yapılması zor, yani faizler yılı yüzde 39 ile kapatabilir.
Halbuki piyasa yıl sonu politika faizinin yüzde 35-36’lara inmesini bekliyordu. Eylül enflasyonunun yüksek çıkacağı anlaşılınca, yıl sonu tahminleri yüzde 37’ye kadar çıkmaya başladı. Ancak bu bile iyimser bir rakam olarak kalabilir.
Bunun özellikle reel sektör açısından anlamı çok büyük. Yılın başında faizlerin hızla, seri biçimde ineceği, piyasaların rahatlayacağı söylenmişti. 19 Mart kriziyle faizler yeniden artırılmak zorunda kaldı. Dolayısıyla iş alemindeki hayal kırıklığı büyüyecek, ekonominin rahatlaması, en iyimser tahminle 2026 sonuna sarkacak.
AÇLIK SINIRI 30 BİN TL’Yİ AŞACAK
Bu sürece reel sektörün, özellikle KOBİ’lerin dayanması çok zor. Türk-İş’in açıklamasına göre eylül itibarıyla açlık sınırı 27 bin 970 TL’ye çıktı. Yıl sonunda 30 bin TL’yi aşması bekleniyor.
Açlık sınırı, yılbaşı asgari ücret zammı ve önümüzdeki yılın makro ekonomik denge rakamları açısından kritik öneme sahip. Geçen yılın sonunda açlık sınırı 23 bin 256 TL iken, asgari ücret 22 bin 10 TL olarak belirlenmiş, yüzde 30’luk zam büyük tepki çekmişti. Önümüzdeki aydan itibaren yılbaşında asgari ücret ve açlık sınırı ilişkisini ister istemez yoğun olarak tartışmaya başlayacağız.
Geçen yılki gibi, açlık sınırının 1.000 TL altında kalması halinde bile, yılbaşında asgari ücrete yapılacak zammın yüzde 30’un mutlaka üzerinde olması gerekecek.
Bu takdirde ise “özel sektörün 2026’da mallarına yapacakları zamların en az yüzde 30” olması kaçınılmaz. Böyle olunca, “işletmelerin ücret harcamalarının toplam bilançoya oranla azaltılması için, kurların yeniden hızlandırılmasını” istediklerini de biliyoruz. Asgari ücret zammı ve kurların artacağı beklentisi ise enflasyonu beslemeye devam edecektir. Yani hedefler baştan kadük kalacak.
Hem kötü yönetim, hem çıkarılan siyasi krizlerin, ekonomiyi kısır bir döngüye sokup, yoksulluğu iyice artırdığı çok açık değil mi?


