Enflasyonda hedef yüzde 5! PPK toplantı özetinde net mesajlar: Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu'nun 24 Temmuz'daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı. Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizliğin yüksek seviyelerini koruduğu belirtilen özette, bununla birlikte küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşmenin devam ettiği aktarıldı.
Özette, Türkiye'nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 2, 2026 yılında ise yüzde 2,3 artacağının tahmin edildiği vurgulandı.
Küresel talep görünümündeki bozulma ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken, enerji emtia fiyatlarının jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalı bir seyir izlediği kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkileri ülkeler arasında farklılık gösterebilmekle birlikte, enflasyon belirsizliği küresel ölçekte artmıştır. Bu çerçevede, merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri beklenmektedir. Gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri devam etmekle birlikte, yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Jeopolitik gelişmeler; enerji fiyatları, risk iştahı, ülke risk primleri ve turizm kanallarından küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilecektir."
Özette, Türk lirası (TL) mevduat faiz oranlarının politika faiz oranlarındaki indirim beklentisinin etkisiyle 20 Haziran haftasına kıyasla 175 baz puan azalarak 18 Temmuz haftası itibarıyla yüzde 54,7 seviyesinde gerçekleştiği bildirildi.
Aynı dönemde TL ticari kredi faiz oranlarının (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 381 baz puan azalarak yüzde 55, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faiz oranlarının 338 baz puan azalarak yüzde 67,6, konut kredisi faiz oranlarının 98 baz puan azalarak yüzde 42,6, taşıt kredisi faiz oranlarının ise 17 baz puan gerileyerek yüzde 44,6 seviyesinde oluştuğu belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 20 Haziran-18 Temmuz döneminde yüzde 2,7 seviyesine gerilemiştir. Bu gelişmede kredi kartı bakiye büyümesindeki azalışın etkisi belirgin olmakla birlikte, konut ve taşıt kredileri büyümesindeki gerileme de etkili olmuştur. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,4 seviyesinden yüzde 3'e yükselmiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yabancı para (YP) krediler için uygulanan büyüme sınırının altında seyrederek yüzde 0,4 olarak gerçekleşmiştir."

PARASAL AKTARIM MEKANİZMASINI GÜÇLENDİRMEK VE TL'YE GEÇİŞİ DESTEKLEMEK AMACIYLA ADIMLAR ATILDI
Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve TL'ye geçişi desteklemek amacıyla makroihtiyati politikalarda mevcut PPK döneminde bir dizi adım atıldığı aktarılan özette, şu bilgilere yer verildi:
"Gerçek kişi TL mevduat payına göre olan hedefler artırılırken; TL payı, yüzde 60 ile yüzde 65 arasında olan bankalar için de artış hedefi getirilmiştir. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranı yüzde 33'ten yüzde 40'a yükseltilirken, KKM hesapları için belirlenen asgari faiz oranı politika faizinin yüzde 50'sinden yüzde 40'ına indirilmiştir. KKM'den TL'ye geçiş hedefi kaldırılırken, KKM'nin yenilenmesi ve TL'ye geçişine ilişkin toplam hedef korunmuştur. 1 aydan uzun vadelerde de değişken faizli TL mevduat hesabı açılabilmesine imkan sağlanırken, TÜFE, ÜFE ve TLREF'e endeksli mevduat için zorunlu karşılık oranı tüm vadelerde yüzde 10 olarak belirlenmiştir. Yabancı para mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı ise, yüzde 4'ten yüzde 2,5'e indirilmiştir. TCMB brüt uluslararası rezervleri, 20 Haziran'dan bu yana 12,9 milyar ABD doları artarak 18 Temmuz itibarıyla 168,6 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 23 Temmuz itibarıyla 282 baz puan seviyesine düşmüştür. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 23 Temmuz itibarıyla yüzde 9,1 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 19,8 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasına 2,9 milyar ABD doları, hisse senedi piyasasına ise 0,8 milyar ABD doları olmak üzere toplam 3,7 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir."
Özette, mayıs ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,6, çeyreklik bazda ise yüzde 3,1 artış gerçekleştiği bildirildi.
Altın hariç, hem aylık hem de çeyreklik artışların daha düşük olduğu vurgulanan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 3,3, çeyreklik bazda ise yüzde 3 artmıştır. Hizmet üretim endeksi mayıs ayında yüzde 1,2 artış kaydetmiştir. Çeyreklik bazda ise, yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,3'lük yükselişinin ardından, mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte sınırlı olarak gerilemiştir. Mayıs ayında yükseliş kaydeden kartla yapılan harcamalar haziran ayında yatay seyretmiş, çeyreklik bazda ise artmıştır. Diğer yandan, kart kullanım oranında son yıllarda görülen artışın etkisi dışlandığında tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Beyaz eşya satışları nisan-mayıs döneminde artmış, otomobil satışları ise ikinci çeyrekte gerilemiştir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, temmuz ayında kayıtlı iç piyasa siparişlerinin, bir önceki çeyreğin altında olduğuna işaret etmektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler de iç talepte zayıf seyri teyit etmektedir. Özetle, yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını göstermektedir."
Özette, mayıs ayında sanayi üretim endeksinin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 3,1, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda 4,9 arttığı anımsatıldı.
Çeyreklik bazda ise sanayi üretiminin mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte yatay bir seyir izlediği belirtilen özette, ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık artışın daha sınırlı olduğu, çeyreklik bazda ise üretimde sınırlı gerileme gerçekleştiği ifade edildi.
Özette, nisan ayında Ramazan Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonucu oluşan köprü günlerinin üretim üzerindeki aşağı yönlü etkisinin mayıs ayında kısmi telafisinin de sanayi üretimini yukarı yönlü etkilediğine dikkat çekildi.
Bu çerçevede, tipik oynak sektörlerin yukarı yönlü etkisi ve nisan ayındaki köprü günleri ile bağlantılı düşük baz birlikte göz önünde bulundurulduğunda, mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte sanayi üretiminin ana eğiliminin görece yatay olduğunun değerlendirildiği belirtilen özette, "İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, ikinci çeyrekte imalat sanayinde faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğüne işaret etmiştir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı, bir önceki çeyreğe kıyasla 0,3 puan azalmıştır. Temmuz ayına ilişkin öncü veriler, kapasite kullanım oranındaki gerilemenin devam ettiğini göstermektedir. İnşaat üretim endeksi ise mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 1,1 azalmakla birlikte, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,5 artmıştır." ifadelerine yer verildi.

BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN 12 AYLIK BİRİKİMLİ UZUN VADELİ BORÇ ÇEVİRME ORANI, MAYIS AYINDA YÜZDE 168 CİVARINDA GERÇEKLEŞTİ
Özette, mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın 32,5 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,1 azaldığı bildirildi.
Bu dönemde, işgücüne katılım oranının çeyreklik olarak değişmediği işsizlik oranının ise 0,3 puan artarak yüzde 8,5 seviyesine yükseldiği belirtilen özette, "Anket göstergeleri, yılın ikinci çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden görünümün devamına işaret etmiştir." denildi.
Özette, mayıs ayında cari işlemler dengesinin dış ticaret açığındaki azalmanın etkisiyle, aylık bazda 700 milyon dolar açık verdiği kaydedildi.
12 aylık birikimli cari açığın ise 16 milyar doları seviyesini koruduğu aktarılan özette, "Seyahat gelirleri tatil sezonunun başlamasıyla aylık bazda 5 milyar ABD dolarına yükselerek önceki yıl seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, 12 aylık birikimli olarak seyahat gelirleri 57,2 milyar ABD doları olmuş, hizmetler dengesi fazlası ise 62,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek güçlü seyrini sürdürmüştür. " değerlendirmesi yer aldı.
Özette, haziran ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat azalırken, ithalatın artış kaydettiği bildirildi.
12 aylık birikimli olarak ise dış ticaret açığının bir önceki aya göre artış gösterdiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
"Bu çerçevede, 12 aylık birikimli cari açıkta, haziran ayında artış öngörülmektedir. Altın ithalatı, haziran ayında 1,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, 12 aylık birikimli olarak 20,6 milyar ABD doları olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, ikinci çeyrekte artmıştır. Mücevher kalemi dışlandığında da hem haziran ayında hem de çeyrek genelinde tüketim malı ithalatı yükselmiştir. Haziran ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri temmuz ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta yatay seyre, ithalatta ise azalışa işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, temmuz ayında mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda gerileme ile birlikte yüksek seviyenin korunduğu bir görünüm ima etmektedir. Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, mayıs ayında yüzde 168 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 145 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir."
Tüketici fiyatlarının haziran ayında yüzde 1,37 oranında yükseldiği ve yıllık enflasyonun 0,36 puan azalarak yüzde 35,05 seviyesinde gerçekleştiği hatırlatılan özette, B endeksinin yıllık değişim oranının 0,19 puan düşerek yüzde 34,62'ye gerilediği, C endeksinin ise yıllık değişim oranının 0,27 puan artışla yüzde 35,64 olduğu belirtildi.
Özette, yıllık enflasyona katkıların temel mal ve enerji gruplarında artarken, gıda ve alkolsüz içecekler ile hizmet gruplarında gerilediği kaydedilerek, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, tüketici fiyatlarının aylık artışının bir önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik sergilemediği vurgulandı.
Haziranda hizmet aylık enflasyonu bir önceki aya kıyasla yükselirken, bu grupta bayram ve akaryakıt fiyatları etkisiyle artan ulaştırma hizmetlerinin yanı sıra geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü olan eğitim ve kira alt kalemlerinin öne çıktığı aktarılan özette, "Enerji grubunda, son dönemdeki jeopolitik gelişmeleri takiben fiyat artışı güçlenen akaryakıtın yanı sıra şebeke suyu grup aylık enflasyonunu sürükleyen alt kalemler olmuştur. Temel mallarda aylık enflasyon bir önceki aya kıyasla zayıflarken, kur geçişkenliği yüksek olan dayanıklı tüketim malları alt grubunda beyaz eşya dışındaki kalemlerde nispeten sınırlı bir artış gözlenmiştir." ifadelerine yer verildi.
Özette, gıda fiyatlarının ise bir miktar gerilediği, bu grupta işlenmemiş gıda fiyatları sebze öncülüğünde düşüş gösterirken, işlenmiş gıdada aylık fiyat artışının yavaşladığı belirtilerek, öte yandan taze meyve ve sebze fiyatlarındaki düşüşün mevsim normallerinin altında kalmasının, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gerilemeyi sınırladığı bildirildi.
Enflasyonun ana eğiliminin haziran ayında yatay seyrettiğine işaret edilen özette şu değerlendirmeler yer aldı:
"Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B endeksinde sınırlı bir miktar gerilerken C endeksinde belirgin bir değişiklik göstermemiştir. Bu dönemde fiyat artışlarının B endeksini oluşturan gruplardan temel mallar ve işlenmiş gıdada zayıfladığı, hizmette ise yükseldiği gözlenmiştir. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri bir önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik göstermemiştir. Haziran ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı temel mallarda (yüzde 2,06) yatay seyrederken hizmet sektöründe (yüzde 2,95) bir önceki aya kıyasla yükselmiştir. Kira hariç hizmetlerde de bu oran bir miktar yükselerek yüzde 2,55 olmuştur."
Özette, hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu aktarıldı.
Bu görünümle, hizmet enflasyonunun mallara göre yüksek seyrini sürdürdüğü ifade edilen özette, haziran ayında hizmet grubu fiyat artışlarının bir miktar güçlendiği belirtildi.
Özette, ulaştırma hizmetlerinde fiyatların bayram ve akaryakıt fiyat gelişmelerinin etkisiyle diğer hizmetler alt grubundaki eğitim hizmetlerinde fiyatların özel okul ücret gelişmelerine istinaden bir önceki aya kıyasla arttığı ve bu dönemde, aylık kira enflasyonunun kontrat yenileme oranındaki mevsimsel etkilerle yükseldiği vurgulandı.
Haberleşme ve lokanta-otel gruplarında aylık enflasyonun görece ılımlı seyrini bu dönemde de koruduğuna dikkat çekilen özette, "Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, temmuz ayında yenilenen kontrat oranındaki artış nedeniyle aylık kira enflasyonunun mevsimsel etkilerle yükseleceğine, yıllık bazda ise yavaşlama eğilimini sürdüreceğine işaret etmektedir. Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE'deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir." değerlendirmesinde yer verildi.


"ANA SANAYİ GRUPLARI İTİBARIYLA FİYAT ARTIŞLARI, JEOPOLİTİK GELİŞMELERİN ETKİSİYLE ENERJİ GRUBUNDA GÜÇLÜ SEYRETMİŞTİR"
Özette, üretici enflasyonunun son dönemdeki jeopolitik gelişmelerden olumsuz yönde etkilendiği ifade edilerek, "Yurt içi üretici fiyatları haziranda enerji kalemleri öncülüğünde yüzde 2,46 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,32 puan artarak yüzde 24,45'e yükselmiştir. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla fiyat artışları, jeopolitik gelişmelerin etkisiyle enerji grubunda (yüzde 8,42 ile) güçlü seyretmiştir." ifadeleri kullanıldı.
Temmuzda uluslararası emtia fiyatlarının bir miktar gerilediğinin altı çizilen özette, haziranda jeopolitik gelişmelerin etkisi ile önemli ölçüde yükselen enerji grubu fiyatlarının, temmuzda nispeten ılımlı seyrettiği vurgulandı.
Özette, enerji dışı emtia fiyatlarının azaldığına değinilerek, bu gelişmede tarımsal emtia fiyatlarının belirleyici olduğu belirtildi.
Küresel gelişmelerle haziran ayı içerisinde bir süre 78 dolar seviyesinde seyreden Brent ham petrol fiyatlarının, temmuz ayının üçüncü haftası itibarıyla ortalama 71 dolar seviyesine gerilediği bildirilen özette, jeopolitik gelişmelerin ve küresel ticarette artan korumacılığın dezenflasyon sürecine olası etkilerinin yakından takip edildiği kaydedildi.
Özette, Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi'nin haziranda tarihsel ortalamasına yakın gerçekleştiğine vurgu yapılarak, bu dönemde gerek küresel konteyner endeksi gerekse Çin'e yönelik konteyner endeksi önemli ölçüde yükselse de bu durumun temmuzun ilk yarısında yerini düşüşe bıraktığına işaret edildi.
Döviz kuru sepetinin, avro kurunda daha belirgin olmak üzere, haziranda yükseldiğine dikkati çekilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri girdi fiyatlarında artışa, ürün fiyatlarında ise yavaşlamaya işaret etmiştir. Temmuz ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,2 puan düşerek yüzde 29,7 seviyesine gerilemiştir. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi değişmezken gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,2 puan ve 0,3 puan aşağı güncellenerek yüzde 23,4 ve yüzde 17,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,2 puan yükselişle yüzde 11,2 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, haziran ayında 1,2 puan azalarak yüzde 39,8 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri ise 6,9 puan düşerek yüzde 53,0 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir."
Özette, öncü verilerin temmuz ayında aylık enflasyonun aya özgü unsurlarla geçici olarak artacağına işaret ettiği belirtilerek, bu dönemde, aylık tüketici enflasyonunun seyrinde yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının etkisinin yanı sıra hizmet sektörüne ilişkin zamana bağlı fiyat belirleme eğilimi yüksek alt kalemlerdeki gelişmelerin öne çıktığı vurgulandı.
Buna karşın, ana eğilimin ılımlı seyredeceğinin öngörüldüğü bildirilen özette, "Mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyonun temmuz ayında temel mal ve hizmetlerde bir miktar yükselebileceği izlenmektedir. Öncü verilere göre, dayanıklı tüketim mallarında mobilya ve otomobil alt kalemlerindeki fiyat artışları öne çıkarken, diğer alt kalemlerde görece ılımlı bir seyir gözlenmektedir. Bu dönemde hizmetler sektöründe ise kiraya ek olarak haberleşme ve sağlık hizmetleri gibi zamana bağlı fiyat belirleme eğilimi yüksek kalemlerdeki fiyat gelişmeleri etkili olmaktadır." değerlendirmeleri yer aldı.
Özette, temmuzda ana gruplar arasında enerji sektörünün yüksek fiyat artışı ile dikkati çektiği, bu gelişmede meskenlere yönelik doğal gaz tarifesinde yapılan düzenleme ile akaryakıt ve tüp gazdaki maktu vergi güncellemesinin etkilerinin belirleyici olacağının öngörüldüğü aktarıldı.
Bu dönemde alkollü içecekler ve tütün grubunda da maktu vergi ayarlamasından kaynaklı fiyat artışlarının takip edildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Öte yandan, temmuz ayında gıda fiyatlarındaki ılımlı seyrin sürmesi beklenmektedir. İşlenmemiş gıda tarafında taze meyvelerde mevsim ürünlerinde fiyat düşüşleri izlenmekte, işlenmiş gıda enflasyonunun ise ekmek-tahıl grubu öncülüğünde bir miktar yükseleceği öngörülmektedir. Tüm veriler ışığında, öncü veriler temmuz ayında dezenflasyon sürecinin devamına işaret etmektedir."

"ENFLASYONDA BELİRGİN VE KALICI BİR BOZULMA ÖNGÖRÜLMESİ DURUMUNDA TÜM PARA POLİTİKASI ARAÇLARI ETKİLİ ŞEKİLDE KULLANILACAKTIR"
Özette, Para Politikası Kurulunun (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 46'dan yüzde 43'e indirilmesine karar verdiği anımsatılarak, Kurulun ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 49'dan yüzde 46'ya, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 44,5'ten yüzde 41,5'e indirdiği belirtildi.
Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun, talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini destekleyeceğine değinilen özette, maliye politikasının eşgüdümü bu sürece katkı sağlayacağı kaydedildi.
Özette, kurulun politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğine atıfta bulunularak, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir. Kurul, politika kararlarını enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır."


