Erdoğan Sevr in 421 inci maddesini anlattı
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve “Arkeolojinin Altın Çağı” Sergisi'nin açılışında konuştu. Kültür varlıklarına sahip çıkmanın önemine dikkat çeken Erdoğan, yurt dışına kaçırılan eserlerin iadesi için büyük bir çaba harcadıklarını söyledi.
Erdoğan, “Kültür varlığımıza sahip çıkıp her birini ihya ederken ülkemizden kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye'ye iadesi için de yoğun bir mücadele içindeyiz” dedi.
2002’den bu yana 13 bin 291 eserin Türkiye’ye geri getirildiğini belirten Erdoğan, bunlardan sonuncusunun Marcus Aurelius’a ait bronz heykel olduğunu söyledi:
“65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açıktır.”
Bronz heykelin izini ilk süren ismin Prof. Dr. Jale İnan olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden merhum Jale İnan hocamız bu kıymetli parçanın bulunması için kolları sıvayan ilk isimdi” diyerek hocayı şükranla andı.
Heykelin ülkeye getirilmesi için uzun ve zahmetli bir süreç yaşandığını vurgulayan Erdoğan, “Uzmanlarımız heykelin bize ait olduğunu ispatlamak için kaidesini santim santim ölçtüler. Silikon kalıplarını çıkardılar. Aynı bölgedeki diğer eserlerden numuneler topladılar” sözleriyle bu sürecin detaylarını paylaştı.

Konuşmasında Sevr Antlaşması’na da değinen Erdoğan, 421. maddeye dikkat çekerek şu uyarıda bulundu:
“Bakınız milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Anlaşmasının 421. maddesi antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgaası hükmünü içeriyordu.”Bu maddenin Türkiye’nin kültürel mirası üzerindeki egemenliğini hedef aldığını belirten Erdoğan, “Sevri yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkardık” dedi.
Arkeoloji camiasına seslenen Erdoğan, emek veren tüm uzmanlara teşekkür etti:
“Arkeoloji camiamızın her bir mensubu milli varlığımıza sahip çıkarak tarihi bir misyonu ve mesuliyeti yerine getiriyor.”SEVR'İ KİM İMZALADI?Sevr, Vahdetin'in de katıldığı Saltanat Şurasında alınan karar doğrultusunda, Osmanlı Saray Hükümetini temsilen Hadi Paşa, Reşat Halis, Rıza Tevfik'ten oluşan Osmanlı heyeti tarafından 10 Ağustos 1920'de Paris Sevr'de imzalandı.
Tarihçi Sinan Meydan, Sevr'in son Padişah Vahdettin'in haberi olmadan imzalandığı iddialarına şöyle yanıt vermişti:
İŞTE ERDOĞAN'IN BAHSETTİĞİ O MADDESevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920'de Paris yakınlarındaki Sevr'de imzalandı. Doğal olarak Padişah Vahdettin, işgal sırasında kalkıp Fransa'ya gidip Sevr'i bizzat imzalamadı, Osmanlı'yı temsilen bir heyet gönderip Sevr'i onlara imzalattı.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>Sevr, Vahdetin'in de katıldığı Saltanat Şurasında alınan karar doğrultusunda, Osmanlı Saray Hükümetini temsilen Hadi Paşa, Reşat Halis, Rıza Tevfik'ten oluşan Osmanlı heyeti tarafından 10 Ağustos 1920'de Paris yakınlarında SEVR'de imzalandı. İmza töreni Paris'in porselen üretimiyle ünlü banliyösü Sevr'deki bir porselen fabrikasının konferans salonunda, o gün öğleden sonra saat dördü sekiz geçe yapıldı.
Padişah Vahdettin, Sevr'in imzalanmasına "hayır" diyemedi, temsilcilerini gönderip Sevr'i imzalattı.
Sevr'in onaylanmasına gelince, Osmanlı anayasası Kanuni Esasi'ye göre antlaşmaları meclisin onaylaması gerekiyordu. Yani padişahın onaylaması yeterli değildi. Sevr imzalandığında Osmanlı Meclisi kapalıydı, gerçi açık olsa da onaylamazdı. Ayrıca padişah veya -açık olup- Osmanlı Meclisi Sevr'i onaylasa da birşey değişmezdi. Çünkü Sevr'in tam anlamıyla uygulanması için Mustafa Kemal'in liderliğindeki milli hareketin yok edilmesi ve Sevr'in TBMM'ye onaylatılması gerekiyordu. Çünkü işgale karşı direnen onlardı. Ancak işgalcilerin evdeki hesapları çarşıya uymadı.
Çünkü Mustafa Kemal'in düzenli orduları Yunan ordularına karşı peş peşe zaferler kazandı. TBMM Sevr'i asla onaylamayacağını duyurdu. Sevr'i imzalayanları vatan haini ilan etti. Bu nedenle işgalciler Sevr'i biraz yumuşatan yeni barış teklifleri hazırladılar. Mustafa Kemal'in başkomutanlığındaki düzenli ordular Sakarya ve Büyük Zaferi kazandı. Böylece Sevr ve sonrasındaki sahte barış teklifleri tarihin çöplüğüne atıldı.
Yani Sevr'in geçerli olmamasının nedeni padişahın imzalamaması ve onaylamaması değil, Mustafa Kemal'in baskomutanlığındaki Türk ordularının Kurtuluş Savaşı'nı kazanmasıdır. Sevr süngünün gücüyle yırtılmıştır.
Bu arada Yunanistan, Sevr onaylanmadan Sevr'i uygulamaya da başlamıştı. Örneğin Yunanlar Ağustos 1920 ortalarından itibaren SEVR'de belirtildiği gibi İzmir ve civarını yönetmeye başlamıştı.
Eğer Mustafa Kemal'in liderliğinde Kurtuluş Savaşı kazanılmasaydı Sevr ağırlaştırılmış biçimde uygulanacaktı.
Sevr'de Türkiye'deki tarihi eserleri de zapturapt altına almak isteyen emperyalistlerin koyduğu 421'inci madde şöyle:
İşbu Andlaşmanın yürürlüğe konmasını izleyecek oniki ay içinde, Osmanlı Hükümeti
eski yapıtlara ilişkin şimdiki Osmanlı yasalarını yürürlükten kaldıracak ve bunların yerine,
bağlı Ek'teki kurallara dayanan ve Parlamentonun oyuna sunulmazdan önce Maliye
Komisyonunun uygun bulmasına sunulması gerekecek ve Osman Hükümetince bütün
uluslar arasında tam eşitlikle uygulanmasının sağlanacağı yükümlenecek, yeni yasalar
çıkartılması için gerekli önlemleri alacaktır.



