Erdoğan’dan Terörsüz Türkiye süreci açıklaması: Biz 3 parti olarak bu süreci sonuna kadar götürmekte kararlıyız
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da düzenlenen AK Parti 32’inci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıda ülke meselelerini, milletin sorunlarını masaya yatırdıklarını, halihazırda devam eden çalışmaların yanı sıra gelecek döneme yönelik projeleri değerlendirdiklerini anlatan Erdoğan, toplantılarda bakan ve genel başkan yardımcılarının da fikirlerini paylaştıklarını söyledi.
Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" sürecinin de toplantının ana gündem maddelerinden biri olduğunu vurgulayarak, bu konuda sunumlar yapılarak sürecin ele alındığını söyledi.
Erdoğan, şunları söyledi:
“HERKESLE KONUŞMAYA HAZIRIZ”"2025-2026 Stratejik Plan Çalıştayı’mızda yol haritamızı belirlemiş olduk. Dost ve kardeşlerimize güven veren, hasım ve rakiplerimize korku salan mesajlarımızın yerini bulduğunu görüyoruz. Şunu unutmayın; ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Türkiye Yüzyılı ülkümüzü, adım adım kuvveden fiile çıkartıyoruz. Milletimizi 47 yıl önce ayağına vurulan terör prangasından tamamen kurtarmanın eşiğine varmış bulunuyoruz. Yarım asırlık sabır mücadelemiz yavaş yavaş selamete eriyor. Bunun somut işaretini şimdiden görmeye başladık, cuma günü yapılan merasim bu bakımdan anlamlıydı.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığımızın ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin riyasetinde kurulan mekanizmayla silah teslim sürecini sahada dikkatle takip ettik. Meclis komisyonunun teşekkülünü zaten Meclis Başkanımız yürütüyor. Yakında oradan da somut haberler almayı ümit ediyoruz. Arzumuz, grubu olan tüm siyasi partilerin Meclis çatısı altında atılacak adımlara hüsnüniyetle destek vermesidir. Kimsenin süreci akamete uğratmaya, baltalamaya, sabote etmeye, özellikle böyle bir meselede küçük hesap yapmaya hakkı yoktur.
Hayatta ve siyasette hemen her şeyin telafisi olur ama 86 milyonun birliğini, dirliğini, toplumsal barışını ve huzurunu etkileyecek böylesine hayati bir meselede işi yokuşa sürmenin, mızıkçılık yapmanın uzlaşmaz tavır sergilemenin telafisi olmaz. Benim milletim bunu affetmez.”
Hem siyasetçilere hem de Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlara seslenen Erdoğan, şöyle konuştu:
“ÜÇ PARTİ OLARAK...”“Siyasetçilerin, millete karşı görevlerini daha fazla hatırlamaları ve bunun icaplarını yerine getirmeleri gereken günlerden geçiyoruz. Bir defa şunu Türkiye'deki her bir vatandaşımın bilmesini istiyorum: AK Parti olarak, söz konusu Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşmaya hazırız. Bunu da samimiyetle arzu ederiz. Eleştiriye açığız. Yeni fikirlere açığız. Tavsiyelere açığız. Tenkitlere açığız. Yeter ki Türkiye'nin faydasına olsun. Yeter ki bu milletin hayrına, menfaatine olsun.
Meseleyi ideolojik kavgaların, siyasi çekişmelerin, bambaşka ajandaların, muhatabını pusuya düşürme kurnazlıklarının mezesi yapmayan herkesin olumlu, olumsuz her türlü görüşünün başımızın üstünde yeri vardır. Çünkü biz kişi siyaseti yapmıyoruz. Biz, çıkar siyaseti yapmıyoruz. Biz küçük siyaset yapmıyoruz. Biz ülke siyaseti yapıyoruz. Türkiye siyaseti, medeniyet siyaseti yapıyoruz. Ne yapıyorsak şehit yakınlarımız ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimizin tüm fertlerinin hassasiyetlerini, ülkemizin gelecekteki çıkarlarını düşünerek yapıyoruz.”
"Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin kuşku duyan vatandaşlara yönelik ise Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“CHP'Yİ HEDEF ALDI”“Hala bu sürece samimi bir temkinle, kuşkuyla, hatta mesafeyle bakanları da anlıyor, onların tereddütlerini gidermek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Unutulmamalıdır ki parametreleri şekillenen bu yeni dönem, sadece AK Parti'ye, sadece MHP'ye, sadece DEM’e değil, siyaset kurumunun tamamına, tüm siyasi aktörlere çok önemli mesuliyetler yüklemektedir. Parti yönetimlerinin konuları birbirine karıştırmadan bilhassa da şahsi ihtiraslarına gem vurarak, sürece dahil olmalarını çok önemli görürüz. Aksi takdirde, dün de ifade ettiğim gibi, biz üç parti olarak bu süreci sonuna kadar selametle götürmekte kararlıyız.
Dünyanın ve bölgemizin siyasi, sosyal, ekonomik, askeri bakımdan adeta yeniden yapılandığı bir dönemde, ülkemizi hak ettiği yere ancak bu şekilde taşıyabiliriz; büyük ve güçlü Türkiye'yi ancak bu şekilde kurabiliriz.
Bunu şunun için ifade ediyorum: Biliyorsunuz Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel düzende etkin yer edinme fırsatını ülkemizi işgalden henüz kurtarmış olmamız sebebiyle maalesef kaçırdık. İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden kurulan düzende yer almayı önce tek parti CHP'sinin vizyonsuzluğu, ardından Demokrat Parti'nin başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün darbelerle kesilmesi sebebiyle başaramadı.
Aynı şekilde 1980 sonrası merhum Özal'ın ortaya koyduğu vizyon, kifayetsiz muhteris siyasetçiler tarafından göz göre göre heba edildi. Bunun bedelini milletçe hep beraber ödedik, istikrarsızlıklarla ödedik, ekonomik krizlerle ödedik, vatan bankalarla ödedik, sosyal çalkantılarla ödedik; terörle, kargaşayla, gerilimle ödedik, siyasi suikastlerle ödedik, toplumsal provokasyonlarla ödedik; hukukun dışına çıkmayı rutin hale getiren çarpık kamu idaresiyle ödedik; demokrasimizin zayıflaması, vesayetin güçlenmesi sorunuyla ödedik.
AK Parti'nin 23 yılı bulan iktidar süreci ise hiç şüphesiz Türkiye'nin her alanda çağ atladığı, bugünlere hazırlandığı bir dönem oldu. Esasen iktidarımız boyunca da pek çok tuzağa, oyuna, senaryoya, sinsi saldırıya maruz kaldık. Allah'ın yardımı ve milletimizin sarsılmaz desteğiyle hepsinin üstesinden gelmeyi başardık.”
“Şimdi yeni bir senaryoyla karşı karşıyayız” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"KİMİNLE MÜCADELE ETTİĞİMİZİN FARKINDAYIZ"“Son dönemde yürütülen sokak tehditlerini, siyaset zırhına sığınılarak yapılan kanunsuz eylemleri, sorumsuz ve şuursuz siyasi söylemleri, son 23 yılda yaşadıklarımızdan bağımsız göremeyiz. Bu sefer unutmayın, figüranlar farklı ama oyun aynı. Çünkü biz bu tiyatroyu çok seyrettik. Amaçları da yöntemleri de aktörleri de artık çok iyi tanıyoruz. Dünyada kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye, kendi iç gündemiyle meşgul edilerek yine bu değişim dalgasının dışında bırakılmak istemiyor. Sadece ‘Terörsüz Türkiye’ sürecimizin toplumda yeşerttiği umut iklimi değil, aynı zamanda ülkemizin stratejik hamleleri de baltalanmaya çalışılıyor.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>Milli markaların hedefe konulduğu boykot listeleri yayınlanarak, ekonomi programımıza zarar verilmek isteniyor. Türkiye'nin kendi meselelerini kendisinin çözmesi, sorunlarına yerli milli çözümler üretmesi engellenmeye çalışılıyor. Artan toplumsal tepkiye rağmen, sokak çağrıları üzerinden körüklenen gerilimin temel gayesi işte budur. CHP'nin ve başındaki karikatür tipin tüm çırpınışlarına rağmen kendilerini ciddiye almayışımızın sebebi de yine budur."
“EVLATLARIMIZ TERÖRSÜZ BİR TÜRKİYE'DE YAŞAYACAK”"Biz kiminle, hangi güç odaklarıyla mücadele ettiğimizin gayet farkındayız. Bizim muhatabımız kuklalar değil. Onları istedikleri gibi parmaklarında oynatan, kuklacılardır. Biz, böyle söyleyince beyler hemen rahatsız oluyor. İyi de bizim bugünkü kardeşlik manifestomuz, bir insanı niye rahatsız eder? Türkler, Kürtler ve Arapların kucaklaşmasından tarihte olduğu gibi bugün de ittifak kurmasından bu ülkenin bir evladı, niçin rahatsız olur? Dün çıkmış bizi ümmetçilikle suçluyor. Vah zavallı. Ümmetin birliğini, dirliğini, beraberliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu? Tabii bunlar, ümmet bilinci nedir, ne değildir, bunu bilmezler.
Müslümanlar olarak, Peygamber Efendimizin buyurduğu üzere bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizin neresi yanlış be gafiller? İslam dünyasının vahdeti için gayret etmenin neresi kabahat? Milletin inancından ve değerlerinden bu kadar mı kopuksunuz? Türkiye'ye ve İslam dünyasına bu kadar mı yabancısınız? ‘Ümmetciliğin karşısında duracağız’ diyor. Peki ne yapacaksınız? Ülkeni şikayet ettiğin batılı patronlarının kılıcını kuşanıp Türkler, Kürtler, Araplar arasında fitne mi yayacaksın? Nefreti mi körükleyeceksin? Kavgayı mı büyüteceksin? Tam olarak ne yapacaksın? Ne diyelim? Cenabıallah bunlara akıl, izan ve basiret versin.
Bizi, ümmetçilik yapmakla suçlayanlara sadece şunu söylüyorum, ekranların başında bizi izleyen milletime de bu arada sesleniyorum: Biz, Türk milletindeniz. Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz. Biz sadece bugün değil, Kerbela'dan beri ümmetin sevdalısıyız. Müslümanlar arasındaki tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın son bulmasını savunmak utanılacak bir suç değil. Şeref duyulacak, imani bir duruştur ve biz bundan onur duyuyoruz, iftihar ediyoruz."
“BÜYÜK ATILIMI GERÇEKLEŞTİRME VAKTİDİR”"Ne yaparlarsa yapsınlar bu defa başaramayacaklar. Hedeflerimizle aramıza giremeyecekler. Bizi kutlu yolculuğumuzdan geri döndüremeyecekler. Bu ülkenin, yarım asırlık terör prangasını ayağından söküp atmasına mani olamayacaklar. Bakınız, dün de söyledim, bölücü terörün, ülkemize maliyeti 2 trilyon dolar civarında. Yıllarca okul, hastane, yol, fabrika inşa etmeye; çiftçiye, öğrenciye, tüccara destek için harcanması gereken kaynakları, biz terörle mücadeleye ayırdık. ‘Terörsüz Türkiye’ ile birlikte artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına, velhasıl tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız. Peki bu ne demek? Bu, emekli daha fazla aylık alacak; bu, tüccar daha fazla kazanacak; bu, öğrenci daha fazla burs alacak; bu, sanayici daha fazla teşvik alacak demek. Bu, daha fazla okul, daha fazla hastane, daha fazla fabrika demek. Bu, soframızdaki ekmeğin büyümesi, imkanlarımızın genişlemesi demek. ‘Terörsüz Türkiye’ kalkınmış, güçlenmiş, refahını artırmış, vatandaşlarının hayat standardını daha da yükseltmiş bir Türkiye demek. Bunun için her fırsatta kazananın 86 milyon olacağını vurguluyoruz. Bakın, bugün dünden daha iyiyiz. Yarın bugünden de iyi olacağız? Evlatlarımız ise Allah'ın izniyle çok daha iyi olacak. Onlar, terörsüz bir Türkiye'de, terörsüz bir bölgede yaşayacak. İşte siz de gördünüz. Şu hakikate son 3-4 günde hep beraber bir kere daha şahitlik ettik. AK Parti olarak, 86 milyonla birlikte yüz milyonlarca mazlumun da umudunu omuzlarımızda taşıyoruz.
"Liderlerden aldığım telefonlar bana aynı zamanda bunu gösteriyor. Bu telefonlar niye geliyor? Türkiye ile yatıp kalkan liderler, şu anda bunun aşkıyla hepsi yanıp tutuşuyor. 81 vilayetimizin yanı sıra dünyanın dört bir yanında eller semaya bizim için açılıyor. Gazze'de, Şam'da, Kudüs'te, Irak'ta, Pakistan'da, Somali'de ve daha pek çok yerde mümin yürekler bizim için, bu kadronun başarısı için dua ediyor. Önümüzde çok net iki seçenek var.
Ya bu duaların, bu beklentilerin hakkını layıkıyla vereceğiz ve tarihin, ecdadın, medeniyetin, milletin bize yüklediği sorumluluğa sahip çıkacağız ya da Allah korusun, milletimizin gönlünden sakıt olmakla kalmayacak, yönünü bize dönmüş milyonlara hayal kırıklığı yaşatmış olacağız. Buradaki hiçbir kardeşimin böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğine ben inanıyorum. Unutmayın, 86 milyonun değil, tüm İslam coğrafyasının, tüm ümmeti Muhammed'in gözü bu kadronun üzerindedir, sizlerin üzerindedir. Artık asıl büyük sıçramayı, asıl büyük atılımı gerçekleştirme vaktidir.
Şimdi, ülke ve milletçe hakkımız olanı alma vaktidir. Şimdi Türkiye Yüzyılı’nı yükseltme vaktidir. Türkiye'nin, güzel günlerin, çok daha güzel yarınların beklediğini görüyor ve bu milletin bir ferdi olarak şimdiden bunun heyecanını titreyerek yaşıyoruz.
Her birinizden bu bilinçte çalışmanızı istirham ediyorum. Parlamentonun kapanışından itibaren daha çok çalışacağız, daha çok koşturacağız, daha çok sahada olacağız. Milletimizin tüm kesimleriyle muhabbetimizi daha da artıracağız.”



