Erdoğan’ın “En büyük eserim” dediği Büyük Türkiye idealidir, onun da yolu “Terörsüz Türkiye den geçer
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
“Terörsüz Türkiye” için Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Partililere hitaben yaptığı konuşmada, “En büyük eserimiz olacak” cümlesini kurdu.
Düşünün bir kere, Ak Parti 2002’de iktidara geldiğinde, “Sadece Olağanüstü Hal’i kaldırın yeter” diyen bölge insanı ve Kürtler o günden bugüne gelindiğinde birçok kazanım elde etti.
Anadilde eğitimden, TRT Kürdi’ye…
İnkar ve asimilasyonun büyük bir sorun olduğu günlerden, “Kürt sorunu benim de sorunum” dendiği bir noktaya…
“Son kasedime bir de Kürtçe türkü koyacağım” diyen Ahmet Kaya’nın çatal-bıçakla kovalandığı günlerden, Kürtçe türkü söylenen günlere geldik.
Kazanımları çoğalta biliriz.
Ak Parti ve lideri Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümü konusunda aldıkları mesafenin sonucu, “Artık Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşimin sorunu vardır. Bir de terör sorunu vardır” noktasına gelmişti.
BÜYÜK TÜRKİYE’NİN İNŞASINDA HEPİMİZİN HANESİNE DÜŞEN GÖREVLER
Erdoğan’ın, “En büyük eserimiz olacak” dediği ise, “Terörden arındırılmış bir Türkiye”dir.
Peki, terör örgütü PKK’nın fesih kararı ve ardından silahlara veda etmesiyle birlikte “En büyük eser” nasıl inşa edilecek?
Yani, silah bırakma nihayi hedef değildir.
Asıl hedef, PKK’nın tasfiyesinden sonra inşa edilecek yeni dil ve söylem ile “Büyük Türkiye” idealinin hayat bulmasıdır.
Büyük Türkiye idealidir Erdoğan’ın “En büyük eserimiz olacak” dediği.
Büyük Türkiye ideali için Cumhur İttifakı’nın önemli ismi MHP lideri Bahçeli’nin 1 Ekim’de açtığı kapı, Erdoğan’ın süreci sahiplenmesiyle adım adım ilerledi.
PKK ele başı Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ya “silah bırakın, kendinizi feshedin” çağrısı karşılık buldu.
Öcalan’ın hala PKK üzerinde etkisi olup olmadığı terst edilirken… Örneğin KCK Yürütme Kurulu Üyesi ve PKK’nın kuruluşundan bu yana dar kadroda var olan Cemil Bayık’ın, “Zaman zaman yürüyüşümüzde sorun olabilir ama Öcalan’ın adımlarına adımlarımı uydururum” dediğine şahit olduk.
PKK’nın 12. Kongresi’nde Öcalan’ın sözünün dinlendiğini gördük.
O halde, Öcalan’ın hala güçlü bir şekilde etkili olduğu PKK’nın tasfiye ediliş sürecindeki rolünü bilmeliyiz.
Türkiye kamuoyunda Sayın Bahçeli’nin milliyetçi çevreler üzerindeki etkisinin farkında olmayanımız da olmadığına göre…
Hele bir de son seçimde bile milletin yüzde 52’sinin oyunu alabilmiş bir Erdoğan gerçekliği ortadaysa…
Terörsüz Türkiye projesinin hayata geçme ihtimali yükselmiş demektir.
***
Terörsüz Türkiye projesinin en önemli safhalarından biri de “sabıka kaydı” olmayan, teröristlerin dağdan inip topluma kazandırılması meselesidir.
PKK’lılar dağdan inip geldiğinde, milletin kimyası asla bozulmamalıdır.
Ne demek istiyoruz.
Örneğin 2013 sürecinde “Habur görüntüleri” olmuştu. O görüntüler gibi görüntülere müsaade edilmemeli.
Ama, bazılarımız için kabullenmesi zor da olsa, “Suça bulaşmamış” terör örgütü mensuplarının silahlarını bıraktıktan sonra topluma kazandırılması gerekir.
Buraya bir de Diyarbakır Annelerine parantez açalım.
Onlardan 61’i evlatlarına kavuştu. Geriye 300’den fazla anne var.
Önümüz Kurban Bayramı.
Çocuklarını bekleyen Diyarbakır Annelerine, bayram hediyesi olarak çocukları getirilebilir mi?
Öyle bir şey olsa ne güzel olur.
TOPLUMSAL BARIŞA HELAL GETİRECEK HİÇ BİR PROJEYE EVET DEMEYİZ
PKK’nın silah bırakıp tasfiye olması tamamen toplumsal barışımız için yapılıyor.
Aradaki, husumetler yok olsun. Şehitlerimiz gelmesin, anneler ağlamasın ve Türkiye’nin başta insan sermayesi olmak üzere değerleri bu terör belasına feda edilmesin.
***
Bir soru ile bitirelim.
Türkiye kendi Kürtleriyle sorunlarını aşama aşama çözdü.
Hatta, Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimiyle de arası çok iyi. Kuzey Irak Kürtlerinin yönü Türkiye.
Irak kürtleriyle bağımız çok güçlü. Barzani’nin referandum yaptığı dönemde ilişkiler aksasa da bu böyle. Talabani grubu ile de son dönemde sorunlar yaşasak da ilişkilerimiz hala iyi.
Hal böyle olunca, tıpkı Irak Kürtleri gibi, Suriye Kürtlerinin yönü de Türkiye olur mu?
Yanlış anlaşılmasın!
Kastımız, Irak ve Suriye Kürtlerinin kendi ülkelerinin başkentleriyle ilişkilerinin iyi olması önceliğimizdir.
Ama, akrabalık bağlarımız ve tarihsel birlikteliğimiz bize bu soruyu sordurtuyor.
Bir de şerh düşelim!
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Irak’taki şartları ile, YPG/PYD’nin Suriye’deki şartları aynı değil.
O yüzden Suriye’de SDG içindeki YPG/PYD’nin dolayısıyla Suriye PKK’sının Şam’a entegre olması zaman alacak.
Hasan Öztürk / Haber7


