Ermenistan daki düşünce kuruluşundan analiz ve çağrı:
Agos sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Ermenistan merkezli Orbeli Düşünce Merkezi’nin internet sitesinde yayımlanan “Barış Kavşağı: Bölgesel bağlantı ve barışta yeni bir aşamaya doğru” başlıklı analizde, Güney Kafkasya’nın bölgesel işbirliği ve kalkınma temelinde yeniden şekillenebileceği vurgulanıyor. Düşünce merkezi, Türkiyeli gazetecilerin geçtiğimiz Mart ayında Ermenistan'ı ziyaret etmesinde ve Başbakan Paşinyan ile görüşmesinde de rol oynamıştı.
Düşünce kuruluşu Orbeli Center ortak imzasıyla yayınlanan makale, Ermenistan’ın sunduğu “Barış Kavşağı” girişimini yalnızca bir altyapı projesi değil, aynı zamanda bölgesel barış ve karşılıklı güven inşasına yönelik kapsamlı bir strateji olarak tanımlıyor. Türkiye açısından ise bu girişim, dış politikasında benimsediği bölgesel normalleşme, ekonomik entegrasyon ve ulaşım ağlarının çeşitlendirilmesi hedeflerine ulaşma yolunda “önemli bir fırsat” olarak değerlendiriliyor.
Makaleye göre 2024-2025 yıllarında yaşanan gelişmeler, özellikle Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış anlaşması konusunda ilkesel bir anlayışa varıldığı yönündeki açıklamalar, belirli bir iyimserlik yaratsa da, Ermenistan-Azerbaycan ve Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin nihai olarak normalleşmesi ve anlaşmaların imzalanması sürecindeki zorluklar, durumun hâlâ kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, ulaştırma ve ekonomik bağlantıların güçlendirilmesi, yalnızca kalkınma değil, aynı zamanda uzun vadeli siyasi istikrar için de stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin stratejik açılımı ve altyapı ihtiyacıMakalede, Türkiye'nin Güney Kafkasya politikasında yeni bir stratejik açılım imkânı yakalayabileceği vurgulanıyor. Türkiye’nin bölgedeki ulaştırma ve iletişim ağlarını çeşitlendirme hedefinden de bahseden yazıda Türkiye’nin, Avrasya’nın kilit bir transit merkezi olma hedefiyle hareket ettiği, "Orta Koridor" gibi bölgesel girişimlere yatırım yaptığı ve coğrafi konumunun sunduğu avantajları en üst düzeyde kullanmaya çalıştığı kaydediliyor.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun hayata geçirilmesi bu yönde atılmış önemli bir adım olarak öne çıkarken, Ankara yönetiminin farklı güzergâhlar üzerinden doğrudan Nahçıvan ve Orta Asya Türk dünyasıyla bağlantı kurma arzusunun sürdüğü belirtiliyor. Bu bağlamda Türkiye'nin 224 kilometrelik Kars-Iğdır-Dilucu demiryolu projesi gündeme gelmiş durumda. Ancak makalede bu projenin, hem yüksek maliyeti hem de uzun inşaat süresi nedeniyle ciddi yapısal zorluklar barındırdığı iddia ediliyor.
"Barış Kavşağı": Daha kısa sürede, daha düşük maliyetleOrbeli’nin analizine göre, Ermenistan’ın sunduğu Barış Kavşağı Projesi, mevcut altyapının yeniden devreye alınması yoluyla çok daha kısa sürede ve düşük maliyetle bölgesel entegrasyonu mümkün kılabilir.
Proje kapsamında, Ermenistan ile Azerbaycan sınırında beş, Türkiye sınırında ise iki yeni gümrük ve geçiş noktası açılması planlanıyor.
Makalede şu noktalara dikkat çekiyor:
“Ekonomik ve mühendislik açısından bakıldığında, mevcut demiryolu hatlarının yeniden inşası, dağlık arazi, çevresel zorluklar ve teknik engeller göz önünde bulundurulduğunda, sıfırdan 224 kilometrelik yeni bir hat inşa etmeye kıyasla çok daha az yatırım ve zaman gerektirir.
Türkiye açısından, Nahçıvan ve Azerbaycan ile en kısa ve etkili demiryolu bağlantısını sağlamak için Ermenistan topraklarında yalnızca iki hattın yeniden işler hale getirilmesi yeterlidir:
*Yeraskh düğüm noktasından Nahçıvan sınırına kadar olan yaklaşık 1 kilometrelik kısım,
*Syunik bölgesinde Nrnadzor’dan Agarak’a kadar olan 43 kilometrelik hat."
Makalede, “Bu, Türkiye açısından fiilen şu anlama geliyor: Ankara, devasa mali harcamalardan ve zaman kaybından kaçınabilir; bunun yerine, kendisi için stratejik öneme sahip alternatif bir güzergâha çok daha hızlı şekilde ulaşabilir. Bu yalnızca mali ve zaman tasarrufu değil, aynı zamanda hızla değişen jeopolitik ortamda son derece önemli bir stratejik avantajdır” ifadelerine yer veriliyor.
Makaleye göre Azerbaycan tarafından Horadiz'den Ermenistan sınırına kadar uzanan demiryolu hattının inşasının devam etmesi, siyasi irade olması durumunda, tüm güzergâhın hızlı bir şekilde faaliyete geçmesi için ek bir zemin oluşturuyor. Ayrıca Ermenistan, kapalı demiryolu hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesi konusunda da tam işbirliği taahhüdü veriyor.
Hukuka ve egemenliğe dayalı işbirliği
Makalede özellikle vurgulanan bir diğer nokta da, Barış Kavşağı Projesi’nin uluslararası hukuka, devletlerin egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne tam saygı temelinde kurgulanmış olması. Her ülkenin kendi topraklarında tam yetki ve kontrol hakkını koruyacağı bir sistem öngörülüyor; transit geçişlerde ise karşılıklı basitleştirilmiş prosedürler ve modern teknolojilerin (temassız tarama, elektronik belge sistemleri vb.) devreye alınması planlanıyor.
Bölgesel ekonomiye ve lojistiğe katkı
Makaleye göre demiryolu ağının yeniden faaliyete geçirilmesinin ekonomik faydaları, yalnızca transit gelirleriyle sınırlı kalmayacak. Bölgesel kalkınma ve lojistik entegrasyon açısından da bu ağ büyük potansiyele sahip. Buna göre,
● Lojistik maliyetlerde büyük düşüşler sağlayacak,
● Bölgesel ticaret hacmini artıracak,
● Güney Kafkasya’yı küresel lojistik zincirlerde daha bir konuma taşıyacak,
● Yeni yatırımları ve istihdamı teşvik edecek.
Ekonomik karşılıklı bağımlılık sayesinde bölgesel barışın pekiştirileceği ve çatışmaların yeniden alevlenme riskinin azaltılacağı da ifade ediliyor.
Stratejik bir seçimin eşiğinde
Makaleye göre Güney Kafkasya bugün tarihi bir dönüm noktasında. Bir yanda geçmişin çatışmalarını ve güvensizliğini sürdüren, izolasyona dayalı bir gelecek diğer yanda ise işbirliği ve karşılıklı anlayış temelinde kurulacak, barışçıl ve bağlantılı bir bölge vizyonu yer alıyor.
Makaleye göre Türkiye açısından ise şöyle bir karar meselesi var:
–Ya yüksek maliyetli, uzun vadeli ve belirsiz bir yeni hat inşa etmek,
–Ya da Ermenistan’ın sunduğu daha kısa sürede, düşük maliyetle hayata geçirilebilecek ve bölgesel istikrara katkı sağlayacak bir iş birliği modelini tercih etmek.
Makale şu ifadelerle sona eriyor:
"Doğru bir tercihle Türkiye bölgede kalıcı barışın tesisine katkı sağlayacaktır.
Bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi, Güney Kafkasya’da tüm halklar için yeni bir barış ve işbirliği döneminin kapılarını aralayabilir."


