Ertuğrul Özkök: Eylül anketi; son iki ayda 6 puan birden yükselen en çarpıcı rakam
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Geçen gün güvendiğim iki anket şirketinin eylül ayı anket sonuçlarını yazmıştım.
Orada yazmadığım çok ilginç bir rakam daha var.
Bu iki şirket ağustos ayında sahaya çıkmamıştı.
Eylül anketlerine bakınca bazı sonuçlar daha da anlam kazanıyor.
Her 10 Türk’ten 7’si “Gazze politikası başarısız” diyorKamuoyu duygularında son iki ayda en büyük değişme, “hükümetin Gazze politikası” konusunda olmuş.
Buna göre Türk halkının yüzde 66,7’si “İktidarın Gazze politikasını başarısız” buluyor…
Başarılı bulanların oranı ise yüzde 23,9’da kalmış.
Daha da ilginci şu:
Gazze politikasını başarısız bulanların oranı ağustostan bu yana, yani iki ay içinde 6 puandan fazla yükselmiş.
Bu oran Ağustos’ta yüzde 60,4’müş…
MHP’nin yarısı, AKP’nin üçte biri de başarısız buluyorBir ilginç ayrıntı daha vereyim.
AKP seçmeninin yüzde 38,7’si, MHP’nin ise yüzde 47,7’si de uygulanan politikayı başarısız buluyor.
Bu sonuç bana iktidar açısından büyük bir hezimet olarak göründü.
Çünkü bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece Türkiye değil, bütün dünyada çok büyük gayretle ve cesaretle yürüttüğü bir politikaydı bu.
Öyleyse nasıl oluyor da neredeyse her 10 Türk vatandaşından 7’si böyle büyük gayretle sürdürülen bir politikayı başarısız buluyor?
Bence bu bir başarısızlık değil. Bir yanlışlık. Ama sorunun cevabı çok karmaşık.
Kendi cevabımı vermeden önce sizi şimdi 7 Ekim 2023 sabahına götüreceğim.
Gazze 7 Ekim sabahı MİT’in İstanbul binasında yaşanan sahne7 Ekim 2023 sabahı İstanbul’daki MİT binası.
Binada Hamas’ın sivil kanadından bir grup var.
Türk istihbarat yetkilileri ile görüşüyorlar.
O sırada haber geliyor…
Hamas’ın askeri kanadı o gece İsrail içinde büyük ve şok bir operasyon yapmış.
Henüz kaç kişi ölmüş belli değil.
Ama en az 1000 İsraillinin öldürüldüğü bilgileri var.
Hamas yetkilileri “Allah-u ekber” diye slogan atarken MİT yetkilisi ne sordu?Haber geldiği an, MİT salonunda önce bir sessizlik oluyor.
Sonra Hamas yetkilileri “Allah-u ekber” deyip sevinç çığlıkları atmaya başlıyor.
MİT yetkilileri bu sahneyi sessizce izliyor.
Sonra üst düzey bir yetkili ağır ağır konuşmaya başlıyor.
“Çok büyük bir eylem yapmışsınız. Gerçekten beklenmeyecek kadar büyük bir eylem. Ama bu eylemin ikinci adımı ne olacak? Hiç düşündünüz mü?”
Hamas yetkililerinde ses yok…
Siz durumu 1-0 yaptınız ama ikinci adımınız ne olacak?MİT yetkilisi çok önemli bir analiz yapıyor:
“Şimdi siz mücadeleyi 1-0 yaptınız ama İsrail bunu 1-1 yapmayacak.” Bunun üzerine MİT yetkilisi devam ediyor. “Eylem büyük ve İsrail’e karşı durumu 1-0 yaptınız. Ama planladığınız ikinci bir golünüz, adımınız var mı?”
Hamas heyeti yine suskun.
MİT yetkilisi devam ediyor.
“Şimdi siz durumu 1-0 yaptınız. Ama biliniz ki İsrail durumu 1-1 yapmayacak. 2-1 de yapmayacak, 3-1, 4-1 de yapmayacak. Netanyahu’yu ve İsrail’i biliyoruz. Onlar durumu 10-1, hatta 12-1 yapacak. Buna karşı ikinci bir hamleniz, planınız var mı?”
Daha o sabah Türk istihbaratı anlıyor ki, Hamas’ın siyasî kanadı olaydan habersiz.
MİT yetkilileri o gün iki şeyi anlıyor.
Bu saldırıdan sonra ikinci adımın ne olacağını da bilmiyorlar ve hiç düşünmemişler.
İbrahim Kalın ve ekibi daha o sabah bu olayın nereye gideceğini tahmin ediyorduKısaca MİT Başkanı İbrahim Kalın ve ekibi, daha o sabah bu olayın nereye gideceğini tahmin ediyordu.
Yanılmadılar da…
İşte o MİT’in en üst yetkilisi İbrahim Kalın, Trump’ın sunduğu 21 maddelik barışı planını görüşmek üzere Katar’daydı.
Aradan geçen süre gösterecek ki Hamas’ın askerî kanadı da ikinci adımın ne olacağını bilmiyormuş.
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik düzenlediği Aksa Tufanı saldırısı Türkiye ve Arap ülkeleri Hamas’ın bitişine onay verdiİkinci adımını bilmediği 7 Ekim harekâtı, artık Hamas’ı bitiş noktasına getirdi.
Ve o sabah 7 Ekim saldırısına bu teşhisi koyan Türkiye, “Hamas’ın Gazze’den tamamen silecek Trump planına destek veren ilk İslam ülkeleri” arasındaydı.
Kalın da Hamas’ı buna ikna etmek için oradaydı.
İç politikaya ve Arap sokağına yönelik sert belagat gerçekçiliği sabote ettiGelelim eylül ayı anketine…
Böyle gerçekçi bir teşhisle işe başlayan hükümet, nasıl oldu da halkın gözünde bu kadar başarısız görülüyor…
Cevabı çok basit…
Çünkü politikanın “belagat” ve “iç politikaya yönelik” kısmı çok kötü yönetildi.
O belagat, baştaki gerçekçiliği her gün biraz daha artan şekilde torpilledi, sabote etti.
Benim başarısızlık dediğim fanatik İslamcınınkinin zıddıAma konu daha da karmaşık.
Çünkü önce “başarılı politika” nedir o konuda anlaşmamız gerekiyor.
Şöyle anlatayım.
Bu politikayı ben de başarısız buluyorum.
Ama şundan de eminim.
Benim “başarısız” dediğim şeyle, fanatik bir İslamcının başarısız bulduğu şey çok farklı.
Hatta birbirinin zıddı bile diyebilirim.
Onlar “Daha sert olun” diyor, ben “Daha yumuşak gidin” diyorumİslamcı kesimin fanatik ve trolleşmiş kesimi haftalardır Türkiye’nin Sumud filosunu korumak için uçak, donanma göndermesini, hatta İsrail’le savaşı bile göz almasını savunuyor.
Bense Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayretini, bu mücadeleyi cesurca yüklenmesini destekliyor ve taktir ediyorum.
Ama “belagat” düzeyinde çok sert ve gereksiz agresif buluyorum.
Benim görüşüme göre Türkiye baskısını, “düşman ülke konumuna” girmeden, İsrail ile müzakereleri koparmayacak bir sertlikte götürseydi Gazze halkına çok daha fazla yararı olurdu.
Hamasperverlik Türkiye’nin etki ve ikna gücünü azalttıEn yanlış bulduğum taraf ise çok gereksiz bir “Hamasperverlik” yapılmasıydı.
7 Ekim sabahı Hamas’ın apaçık terör saldırısına o gerçekçi teşhisi koyan Türkiye, birden Hamas’ın “terör örgütü olmadığını”, “direniş” örgütü olduğunu”, hatta “Kuvayi Milliye” olduğunu söylemeye başladı.
Bana göre yanlışlık da orada başladı.
Gazze çocuklarının trajedisini Mescidi Aksa davasına çevirmek katil Netanyahu’nun tuzağına düşmektiYanlış bulduğum ikinci şey ise Gazze konusunun adeta bir “din savaşı” haline getirilmesiydi.
Oysa Gazze trajedisi bir din meselesi değil, öncelikle bir “insanlık dramıydı…”
Ama Türkiye’deki bazı çevreler ısrarla bunu neredeyse bir “Mescidi Aksa” meselesi olarak gördü ve göstermeye çalıştı.
Oysa ortada tarihin en büyük insanlık trajedilerinden biri vardı.
Gazze çocuklarının, kadınlarının, insanlarının trajedisini Kudüs meselesine çekmek, Netanyahu denilen katilin eline bahane vermekten başka hiçbir işe yaramadı.
Türkiye, 7 Ekim’deki teşhisinin gösterdiği doğru yola şimdi girdiAma başarısızlığımızın asıl sebebi bence başka…
Önceki akşam Ayşe Barım’ın yaşadığı dram, dün Fatih Altaylı’nın tutukluluk süresinin devamı kararı, içerdeki siyasi ve düşünce tutukluları, mahkumları ile kendi içinde insanlara yargı trajedileri yaşatırken, başkasının insanlık trajedilerine yardım etmeye çalışmak inandırıcı ve etkili olmuyor.
Neticede 7 Ekim sabahı Hamas’ın siyasi kanadına o gerçekçi tahlili yapan MİT’in başkanı, şimdi aynı Hamas’ı, artık Gazze’nin siyasi ve sosyal geleceğinden tamamen çekilmeye ikna etmeye çalışıyor.
Doğru politika baştan beri buydu.
Bir barış olacaksa bunu İslam’ın ümmeti değil, Batı’nın sokağa getirecekAma gelin artık şu gerçeği de anlayalım.
Yarın Gazze’de bu katliamı durduracak bir barış olacaksa;
Bu barışı İslam’ın ümmeti değil, Batı’nın sokakları getirecek.
Çünkü o sokakların gücü, o ülkelerin demokrasisinden, adaletinden, insan haklarından, özgürlükçülüğünden geliyor.
Siz anayasal haklarını kullanan insanları Gezi’ye katıldı diye hapislerde çürütürseniz;
Seçilmiş belediye başkanlarını, gazetecilerini, aydınlarını, sanatçılarını sırf düşündüklerini söyledikleri için, adı artık Türkiye’nin Sednaya’sına çıkan Silivri’ye tıkarsanız…
Sizin sokağınızın Gazze çocuklarına, kadınlarına zerre kadar yardımcı olamıyor…
Evet “Gazze politikasını başarısız” bulan her 10 Türk’ten 7’sinin duyguları işte bu yollardan çoğalarak geliyor.
Netanyahu’ya asıl cezayı kimler verecek?Bence şimdi doğru yol bulundu… Hamasperverlikten vazgeçildi.
Sumud filosu konusunda çok yüksek perdeden tahriklerden kaçınıldı.
Artık tek iş Gazze’nin mazlum çocuklarını, kadınlarını, insanlarını kurtarmak ve hayata döndürmektir.
Kimsenin kuşkusu olmasın, bu dünya Netanyahu denilen o caninin yaptıklarının da hesabını soracaktır.
Ama bilelim ki o hesap da Batı’nın demokrasi sokaklarında yürüyen vicdanlı kalabalıklar tarafından sorulacaktır.
İtalya’nın, Yunanistan’ın limanlarında İsrail’e giden gemileri engellemek için grev yapan işçilerin elleriyle;
Berlin’de, Londra’da, Paris’te, Madrid’de özgürlük sokaklarında yürüyen milyonlarca insanın ayaklarının altında…
Ödül kürsülerinde “Filistin’in mazlum insanlarına özgürlük” diye haykıran çıkan, özgür ülkelerin özgür sanatçılarının boyunlarına taktıkları Filistin poşularıyla…
Asıl cezasını, özgür dünyanın vicdanında çekecek…
Hiç kuşkunuz olmasın, o cezayı verecekler arasında vicdanlı Yahudiler de olacaktır.


