Eskişehir de öğrenciler ayakta: Kayyum darbesine susmayacağız!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
CHP İl Başkanlığına atanan Gürsel Tekin'in tüm engellemelere rağmen polis korumasında il başkanlığı binasına girmesi tepkilere sebep oldu.
Vatandaşlar ve partililer önceki geceden il binasına gelerek burada kayyuma karşı nöbet tutmaya başlamıştı.
Polisin binayı abluka altına alması, giriş çıkışları kapatması gerginliklere neden olurken, öğlen saatlerinde Gürsel'in polis korumasında zorla binaya girmesi tansiyonları yükseltti.
Ülke çapında CHP İl Başkanlığı'nda yaşananlara tepkiler gelirken Eskişehir'de üniversite öğrencileri de yaşananları protesto etti.

Eskişehir'de üniversite öğrencileri, CHP İstanbul İl Başkanlığı yönetiminin görevden uzaklaştırılması ve sonrasında yaşanan olayları protesto etti.
Öğrenciler, sloganlarla İsmet İnönü Caddesi'nde yürüyüş düzenledi.

Yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"İrade gasbına, kayyum darbesine ve faşist kuşatmaya karşı susmayacağız! AKP, 19 Mart’ta başlattığı irade gaspına durmadan devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan bu darbe süreci; birçok belediye başkanının hukuksuz şekilde görevden alınması ve tutuklanmasıyla devam etti.

Siyasal iktidarını sürdürebilmek adına kendi kurallarını dahi tanımayan AKP, son olarak yargı eliyle CHP İstanbul İl Yönetimi’ni görevden alarak yerine kayyum atadı. Erdoğan her yere kayyumlarını atayarak her şeyi kontrol edebileceğini zannediyor.
Yanılıyor. Biliyoruz ki kayyum sadece bir belediye başkanının görevden alınması değildir. Kayyum demek: halkın sözünün yok sayılmasıdır, gençliğin geleceğinin çalınmasıdır, emeğin hiçe sayılmasıdır. Kayyum, yönetenin halk değil atanmışlar olmasıdır.

AKP iktidarı, bu faşist baskıyı daha da derinleştirerek Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Binası’nı polis ablukasına almıştır.
Bugün halkın en temel hakları gasp edilmektedir, sadece CHP İstanbul İl Başkanlığı değil kamusal alanlarımız, sokaklarımız, meydanlarımız abluka altına alınmış, halka yasaklanmıştır. Halk açlıkla, sefaletle, geleceksizlikle karşı karşıya kalırken tüm bunlara karşı sesini yükselteceği, iktidara ve düzene karşı mevzileneceği alanları da büyük bir abluka altındadır."


