Fatih Altaylı nın cezaevi günlüğü: Sağım solum İBB Meclisi gibiydi
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
21 Haziran'da YouTube kanalında kullandığı ifadelerin suç sayılması sebebiyle gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı, 22 Haziran'da tutuklanarak Silivri'deki Marmara Cezaevi'ne gönderildi.
Altaylı'nın tutuklanmasının ardından hafta içi her gün sunduğu "Fatih Altaylı yorumluyor" programındaki koltuğu da boş kaldı.
Program Altaylı'nın tutuklanması sebebiyle dün 'Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR' şeklinde yayına sunulmuştu. Altaylı'nın boş kolduğu 1 milyonun üzerinde görüntülenmişti.
Altaylı'nın kanalında bugün "Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: Silivri Günlüğü - 1" başlığıyla yeni bir video yayımlandı. Videoda Altaylı'nın yolladığı mektup okundu.
Mektupta, Altaylı gözaltına alınma sürecini ve Silivri'deki cezaevinde yaşadıklarını anlattı.
Altyalı'nın mektubundan öne çıkanlar şöyle:
KAPIDA POLİS OLDUKLARI AŞİKAR DÖRT KİŞİ DURUYORDUCUMHURBAŞKANINI TEHDİT ETMİŞİM21 Haziran Cumartesi. Emre ile gün boyu hafta sonu programlarının çekimlerindeydik. Öğlen saatlerinde bir ara verip F1'in 2026'dan itibaren Türkiye'ye gelebilmesi için bazı görüşmeler yaptım. Ardından çekimlere devam ettik. Bu arada Cuma günü yayınladığımız programda kullandığımız bazı ifadelerin kesilip biçilerek farklı anlamlara büründürmeye çalışan birtakım trollerin sosyal medya üzerinden başlattığı saldırıyı izliyorduk. Belli ki bir şeyler kaynatıyorlardı. Akşam saat 6 gibi eve döndüm. Pazar akşamı iki ayı aşkın süredir görmediğim kızım İstanbul'a gelecekti. Heyecanlıydım. Mutfağa girip onun sevip özlediği yemekleri yapmaya başladım. Sarmaları ocağa koyduğum sırada kapı çaldı. Saat galiba 9'a yaklaşıyordu. Hayırdır inşallah diye açtım. Kimseyi beklemiyordum. Kapıda polis oldukları aşikar dört kişi duruyordu. Gayet kibarca Fatih Bey, iyi akşamlar. Hakkınızda gözaltı kararı var. Bizimle gelmeniz gerekiyor, dediler. Güldüm. Ben sizi yarın sabah bekliyordum dedim. Öyle ya, Cumhurbaşkanlığı danışmanlığına oturtulmuş bir kişi gün içinde tehditler savurmuş, suyumun ısındığını söylemişti. Belli ki bir şeyler kaynatılıyordu. İçeri buyurun, hazırlanayım. Bir iki parça bir şey alayım dedim. Biz giremeyiz. Siz de buradan ayrılmayın. Eşiniz hazırlasın dediler. Eşim annesinin yanında, evde yok, dedim. Hande annesini görmeye Balıkesir'e gitmişti. Polislere, eşimi arayıp haber vereyim, dedim. Allah'tan o sırada henüz gitmemiş olan yardımcımızdan telefonumu istedim. Ekibin başındaki komiser, Fatih Bey telefon açamazsınız. Telefonunuzu da biz teslim alacağız diyerek telefonu aldı. Yardımcımıza Hande Hanım'a haber ver, Fatih Bey'i polisler götürdü de. O da avukatıma haber versin, dedim. Ve polislerin arasında evden çıktım.Üzerimde ev kıyafetlerim, ayağımda ev ayakkabılarım vardı.
KARARI TROLLER ÇOKTAN VERMİŞTİHakkımdaki suçlamayı henüz bilmiyor, açıkçası merak da etmiyordum. Çünkü suç işlemediğimden emindim. Ama trollerin yazdıklarından neyle karşılaşacağımı üç aşağı beş yukarı tahmin ediyordum. Yarım saat kadar sonra avukatım Rezzan Aydınoğlu ve Ömer Teker gelince suçlamayı da öğrendim. Cumhurbaşkanını tehdit etmişim. Türk halkı sandığı sever demiştim ya. Zorunlu olmadığı halde ilk ifademi polise verdim. Sonrasında biraz polis sorunlarından, daha önce gözaltına aldıkları gazetecilerden, sosyal medya fenomenlerinden söz ettik.
SİLİVRİ YOLUNDA KAZA11'e kadar nezarethanedeki alçak yatağın üzerinde oturup bekledim. 11'de Güvenlik Şube'deki yeni arkadaşlarım gelip aldılar. Yukarı çıktık. Savcı Bey 1'de bekliyordu. Önce hastaneye gidip yine rapor alacak, oradan Çağlayan'a gidecektik. Bayrampaşa Devlet Hastanesi'nin ilgili biriminde tekrar sağlık muayenesinden geçtim. Muayeneyi yapan ekip, sorması gerekenler dışında bir şey söylemedi ama bakışları çok şey anlatıyordu. Daha sonra Çağlayan Adliyesi'nin hiç görmediğim, bilmediğim bir yerinden girip yerin yedi kat altına indik. Böyle bir giriş olduğunu dahi bilmiyordum. Aşağıda bir saat kadar otomobilde bekledik. Savcı Bey hazır değildi. Saat 2 gibi savcının huzuruna çıktık. İfademi verdim ama aslında gereksizdi. Kararı troller çoktan vermişti. Savcının tutuklama isteğini de kapısının önünde beklediğimiz savcıdan değil, sosyal medya trollerinden öğrendi avukatım Rezzan Aydınoğlu. Oradan nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne indik. Kısa bir bekleyişten sonra mahkemeye çıktık. Bir daha ifade verdik. Hakime Hanım karar için ara verdi. Ama sosyal medya tutuklandığımı duyuran troll haberleriyle dolmuştu bile. Tutuklandım. Gece yarısı apar topar İstanbul'a dönen eşim gelmişti. Ama ne adliye binasına ne de mahkeme salonuna sokulmuştu. Tutuklandığım haberini Rezzan'dan aldı. Tutuklanmam bir hukuk rezaletiydi. Ama bu ilk değildi ve artık vakayı adiyeydi Türkiye için. İnfaz Savcılığı'nda işlemlerim sürerken ben de beni getiren Güvenlik Şube polisleriyle aşağıda bekliyordum. Onların da üzüldüğünü görüyordum. İçlerinden biriyle sarıldık. Öyle içtendi ki gözlerim doldu. Geçer Fatih Abi, geçer dedi. Zor tuttum kendimi.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
CEZAEVİNE İLK GİRİŞSonra üç otomobil yola çıktık. Bayrampaşa civarında başkomiserin kullandığı Volkswagen'e makas atan bir genç çarptı. Araç pert olunca biz iki araç Silivri'ye doğru yola devam ettik. Silivri Devlet Hastanesi'nde bir muayene daha. Sonra Silivri Cezaevi ya da resmi adıyla Marmara Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü. Polis arkadaşlarla vedalaştık. Hakkınızı helal edin dedim. Silivri'ye girdim. Meşhur Silivri. Eskiden yoğurdu ile meşhur olan Silivri, artık cezaevi ile meşhur ve belli ki her muhalif canlı bir gün burayı tadacak.
SAĞIM SOLUM İBB MECLİSİ GİBİYDİGiriş işlemlerim epey sürdü. Parmak izi, fotoğraf, kuralların anlatılması, arama derken epey vakit geçti. Sonra önüme koyulan evrakları imzalamaya başladım. Birinde saati de yazmam gerekiyordu. İnfaz koruma memuruna saati sordum. 19:15 dedi. Tam da kızımın uçağının iniş saatiydi. Her seferinde kendisini karşılamama alıştığı için gözleri beni arayacaktı. Ve ben orada değildim. Çok kötü hissettim. Daha sonra ne kadar kalacağımı bilmediğim hücreme götürüldüm. Hücre dediysem adı öyle. Aslında iki katlı bir suit oda. Alt katta bir metal mutfak tezgahı, bir metal mutfak dolabı, bir alaturka tuvalet ve yanında bir duş. Üst katta da yan yana üç yatak. Ama ben güvenlik nedeniyle yalnız kalacağım. Odada beni karşılayan cezaevi müdür yardımcısı kısaca kuralları anlattı.
Gece ilk avukat görüşünde sağım solum İBB Meclisi gibiydi. Sağımdaki kabinde Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı, solumdaki kabinde Şişli Belediye Başkanı avukatlarıyla görüşüyordu. 12 gibi yattım ama sivrisinekler rahat bırakmadı. Epey bir katliam yaptım. 5 adet de örümceğim var ama onlara dokunmuyorum. Karşılıklı saygılı bir ilişki umuyorum. Saat 6 gibi kuş sesleriyle kalktım. Sabah 8.30'daki sayımı beklerken bu satırları yazıyorum. Kantin listem hazır. İnfaz koruma personeli çok yardımsever ve gayet güler yüzlü. Birazdan ilk cezaevi yemeğimi yiyeceğim. Buradaki günlerimi elden geldiğince sizlerle paylaşırım. Her şey insanlar için ve ilk kez böyle bir deneyim yaşıyorum. Bazılarının başı göğe ermiştir herhalde. FETÖ ile ortakken de denemiş ama yapamamışlardı. Şimdi oldu. Benim tek derdim ise sevdiğim insanları üzmüş olmam.


