SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Kontrolden çıkan Tofaş otomobil bariyere saplandı

Bayburt ta feci kaza! Anne ve oğlu hayatını kaybetti; 6 yaralı

Özel milli judoculardan 8 altın madalya Spor Haberleri

Almanya Başbakanı Merz den Gazze çıkışı: Kabul edilemez

Yeni fakülteler ve enstitüler kurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete de

15 Temmuz un unutulmaz anları! İnsan bir kere ölür, adam gibi ölür

Orkun Kökçü Beşiktaş taraftarını mest etti Fanatik Spor Haberleri Video

Bahçeli’den ’15 Temmuz’ paylaşımı: ‘İhanete karşı milletin kıyamıdır’

Fransa da firar skandalı: Akılalmaz planı ortaya çıktı

AK Partili Usta, 15 Temmuz gecesi yaşananları anlattı: Türkiye, Suriye den farklı olmazdı

Kanun yürürlüğe girdi, en düşük emekli aylığı 16 bin 881 liraya yükseldi

15 Temmuz 2025 resmî tatil mi? 14 Temmuz yarım gün mü? Kamu ve özel sektör için son durum Son Dakika Haberleri

Abbas: Gazze de tek çözüm İsrail in tamamen çekilmesi

Bakan Tunç: 15 Temmuz da son darbeyi vuracaklarını zannettiler, başaramadılar

Kanatlı tim in mücadelesi sürüyor! 1.400 tanesi daha doğaya salındı...

Fındık üreticilerine yüzde elli bedelle hasat filesi desteği

Şile Belediye Başkanı Kabadayı ve 4 şüpheli hakkında tutuklama talebi Son dakika haberleri

İran Dışişleri Bakanı Erakçi: Netanyahu başarısız oldu Dış Haberler

Yatırımcılar dikkat: Kripto piyasasında tarihi an: Bitcoin 120 bin doları aştı Kripto Para Haberleri

MHP’de DEM’le ittifak istifaları Sözcü Gazetesi

Felâk Nas ve İhlas Suresi Türkçe Arapça Okunuşu Anlamı, Meali ve Faydaları Son Dakika Haberleri

Felâk Nas ve İhlas Suresi Türkçe Arapça Okunuşu Anlamı, Meali ve Faydaları Son Dakika Haberleri

Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.

Felak, Nas ve ihlas suresi okunuşu, Türkçe meali, Arapça okunuşu, önemi ve fazileti bu yazımızda. Kur'an-ı Kerim'in son sayfasında yer alan koruyucu sureler olarak bilinen surelerdir. Nas Suresi, Kur'an'ın 114.suresi yani son suresi olarak da bilinir. Bu 3 surelerin faziletine ve önemine dair çok sayıda hadis bulunur. Felak, Nas ve Kulhuvallahu ehad olarak bilinen İhlas suresi, nazar, korku, musibet, kaza, bela korunmak gibi faydaları olduğu içinde okunmaktadır. Felak ve Nas suresi Türkçe ve Arapça okunuşu, manası, fazileti, tefsir Diyanet İşleri Başkanlığı kaynak alınarak detaylı olarak derledik. Felak ve Nas Suresi Türkçe anlamı dinle.

Felak Suresi Medine döneminde inmiştir. 5 âyettir. Nas Suresi, Medine döneminde inmiştir, 6 âyettir. İhlas Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. Hadislerde Felak, Nas ve İhlas Sureleri, hadislerde geçtiği üzere Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış, sabah ve akşam zikirleri arasında mutlaka okunmasını tavsiye etmiştir. Bu yazımızda Felak, Nas ve İhlas suresinin Arapça ve Türkçe okunuşunu, Diyanet mealini, tefsiri, konusunu ve faziletini bulabilirsiniz.

FELAK SURESİ TÜRKÇE ARAPÇA OKUNUŞU, FAZİLETİ ve TEFSİRİ (VİDEO DİNLE)

Felâk, sabah aydınlığı demektir. Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye etmiştir.

Felak Suresi Arapça okunuşu

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ

مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ

وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ

وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ

وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ

Felak Suresi Türkçe okunuşu

1. Kul e'uzü birabbilfelak

2. Minşerri ma halak

3. Ve min şerri ğasikın iza vekab

4. Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad

5. Ve min şerri hasidin iza hased

Felak Suresi Diyanet meali

﴾1﴿ De ki: "Sabahın rabbine sığınırım;

﴾2﴿ Yarattığı şeylerden gelebilecek kötülüklerden;

﴾3﴿ Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden;

﴾4﴿ Düğümlere üfürenlerin şerrinden;

﴾5﴿ Bir de kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden!

Felak Suresi Diyanet Dinle

NAS SURESİ TÜRKÇE ARAPÇA OKUNUŞU, FAZİLETİ ve TEFSİRİ (VİDEO DİNLE)

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ

مَلِكِ النَّاسِۙ

اِلٰهِ النَّاسِۙ

مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ

اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ

مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ

Nas Suresi Türkçe okunuşu

Kul e'ûzü birabbinnâs

Melikinnâs

İlâhinnâs

Min şerrilvesvâsilhannâs

Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi

Minelcinneti vennâs

Nas Suresi Diyanet meali

﴾1-6﴿ De ki: "Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!"

Nas Suresi Diyanet Dinle

İHLAS SURESİ TÜRKÇE ARAPÇA OKUNUŞU, FAZİLETİ ve TEFSİRİ (VİDEO DİNLE)

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ (1) اَللهُ الصَّمَدُ (2) لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ (3) وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُُفُواً اَحَدٌ (4

İHLAS SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

1- Kul hüvellâhü ehad

2- Allâhüssamed

3- Lem yelid ve lem yûled

4- Ve lem yekün lehû küfüven ehad

İHLAS SURESİ MEALİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- De ki; O Allah bir tektir.

2- Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir).

3- Doğurmadı ve doğurulmadı

4- O 'na bir denk de olmadı.

FELAK SURESİ TEFSİRİ

Felak Suresi'nin nüzulü

Mushaftaki sıralamada yüz on üçüncü, iniş sırasına göre yirminci sûredir. Fîl sûresinden sonra, Nâs sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayetler varsa da (bk. Şevkânî, V, 615) üslûp ve içeriği bakımından Mekkî sûrelere benzediği görülür.

Felak Suresinin konusu

Sûrede bazı kötülüklerden dolayı Allah’a sığınılması öğütlenmektedir.

Felak Suresinin fazileti

Hz. Peygamber sahâbeden Ukbe b. Âmir’e şöyle buyurmuştur: "Görmedin mi? Bu gece benzeri asla görülmemiş âyetler indirildi: Kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs” (Müslim, “Müsâfirîn”, 264). Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye etmiştir (Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 25. Bu iki sûrenin faziletiyle ilgili diğer rivayetler için bk. İbnKesîr, VIII, 550-553).

Felak Suresi Tefsiri

Sabah

” diye çevirdiğimiz felak kelimesi “

yarmak”

anlamındaki felk masdarından isimdir. Yarma ve çatlatma neticesinde meydana gelen şeyin sıfatı olarak kullanılmaktadır. Yaygın yoruma göre burada Allah’ın gece karanlığını yarması neticesinde meydana gelen sabah aydınlığını ifade eder. Ancak, bir sonraki âyetle bağlantısı dikkate alındığında kelimenin,

“yokluktan yarılıp çıkan mahlûkat”

şeklinde özetleyebileceğimiz daha genel bir anlam içerdiğini kabul etmek gerekir. Buna göre felak kelimesi kâinatın yokluk alanından belki bir patlama ile ilk meydana gelişini ve yaratılışını ifade eder. Bu cümleden olmak üzere arzdan kaynayan pınarlar, bulutlardan boşalan yağmurlar, tohumlardan filiz veren bitkiler, rahimlerden çıkan yavrular gibi Allah’ın kudretiyle bir asıldan, bir kaynaktan ayrılıp çıkan bütün mahlûkat felak kelimesinin kapsamına girer. Ayrıca –Muhammed Esed’in de belirttiği gibi (III, 1324)– felak kelimesinin, “

bir belirsizlikten (dönem) sonra hakikatin ortaya çıkışı

” şeklindeki tanımı (Tâcü’l-arûs, “flk” md.) dikkate alındığında “

sabahın rabbi

” deyimiyle “

Allah’ın, hakikatin her şekildeki idrakinin kaynağı olduğuna ve bir kimsenin ona sığınmasının, ‘hakikatin ardından koşmak’ ile eş anlamlı olduğuna

” işaret edildiği de düşünülebilir. Eski tefsirlerde felak kelimesine, “

cehennemin ismi, cehennemde bir zindanın veya bitkinin ya da kuyunun ismi”

gibi –bize göre isabetli olmayan– başka yorumlar da getirilmiştir (meselâ bk. Taberî, XXX, 349-351; Şevkânî, V, 616-617).

Bütün mahlûkatın şerrinden Allah’a sığınmanın gereği vurgulanmıştır. Bu ifade, maddî ve mânevî, dünyevî ve uhrevî, dış âlemde veya kişinin nefsinde, tabii ve ihtiyarî, her türlü şerri kapsamaktadır. Allah’ın yarattıklarının şerri, kötülüğü yaratma bakımından Allah’a ait olmakla beraber her yaratılanın bir hikmeti, bir faydası, ilâhî plana uygun bir fonksiyonu vardır. Bu imtihan planında ve ortamında insana kötüyü isteyip istememe ve onu icra için iradesini harekete yöneltme yetisi verilmiştir. Öte yandan Allah’ın kötü olarak nitelemediklerini kötü sayan veya kötü kılanlar, bu sınava tâbi olan şuurlu varlıklardır yani kötülük onların tavrı, tercihi, kullanma ve uygulama biçimi ve yeri ile ilgilidir.

“Gece” diye çevirdiğimiz gâsık kelimesine müfessirler “soğuk, Süreyyâ yıldızı, güneş, ay, yılan ve zarar veren her şey” mânalarını da vermişlerdir (bk. Râzî, XXXII, 194-195; Şevkânî, V, 616). Buna göre bastırdığında soğuğun, battıklarında Süreyyâ yıldızı veya güneşin, tutulduğunda ayın, soktuğunda yılanın ve zarar veren her şeyin şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Ancak burada da müfessirlerin çoğunluğu bizim meâlde verdiğimiz “gece” mânasını tercih etmişlerdir. Çoğu zaman ve özellikle bu âyetlerin indiği devirlerin şartlarındaki insanlar için gece karanlığı korkutucu ve ürperticidir; faydaları yanında bazı sıkıntıları da vardır. Çünkü gece karanlığında insanın faaliyetleri zorlaşır, gündüzün yapılan işlerin bir kısmı gece yapılamaz, hatta bazan imkânsız hale gelir; yolcu yolunu şaşırır, düşmana karşı korunmak güçleşir. Râzî şöyle der: “Geceleyin yırtıcı hayvanlar inlerinden, haşereler yerlerinden çıktığı, hırsızlar ve soyguncular hücuma geçtiği, yangınlar olduğu ve yardım imkânı azaldığı için gecenin şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiştir (bk. XXXII, 195). “Çöken karanlık” mecazi anlamda zulüm ve cehalet karanlığı, karanlık düşünceler ve insanın içine çöken, onun ruh dünyasını karartan kin, öfke, şehvet ve kıskançlık gibi kötü huylar yahut ölüm, ümitsizlik ve karamsarlık gibi insanı korkutup kaygılandıran haller şeklinde de yorumlanabilir.

Üfürenler

” diye çevirdiğimiz

neffâsât

kelimesi hem erkek hem de kadın için kullanılır (bk. Abduh, s. 181). Âyet metnindeki ukad ise “

düğüm”

anlamına gelen ukde kelimesinin çoğuludur. “

Düğümlere üfürenler

” diye tercüme ettiğimiz ifade, “

kadın sihirbazlar, sihirbaz nefisler, sihirbaz gruplar

” anlamlarında da yorumlanmıştır (bk. Zemahşerî, IV, 301). Zemahşerî, âyette Allah’a sığınılması emredilen asıl kötülüğün ne olduğu hususunda şu ihtimalleri sıralar: a) Sihirle uğraşanların yaptıkları işten ve bunun günahından; b) Sihirbaz kadınların, yaptıkları sihirle insanları fitneye düşürmelerinden ve bâtıl şeylerle insanları aldatmalarından; c) Sihirbazlar üfürdükleri zaman onların etkisiyle değil Allah’tan gelen bir musibetten Allah’a sığınmak emredilmiştir (bk. IV, 301). Râzî, neffâsât kelimesini, “

cinsel cazibeleriyle erkekleri âdeta büyülercesine etkileyip türlü türlü işler yaptıran kadınlar

” şeklinde özetleyebileceğimiz mecazi bir anlamda yorumlamanın uygun olacağını belirtmiştir (XXXII, 197). Bununla birlikte yaygın yoruma göre burada gerçek büyücü ve üfürükçüler kastedilmiş ve kadınıyla erkeğiyle büyü ile meşgul olan herkesin şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiştir. Câhiliye döneminde ipi düğümleyerek ve düğümlere bir şeyler okuyup üfleyerek büyü yapıldığı birçok kaynakta zikredilmiştir. Âyette düğümlü ipe üflenerek yapılan büyünün etkisinden ve şerrinden değil, bunu yapanların kötülüğünden söz edilmiştir. Şu halde bu tür işlerle meşgul olanlar insanları aldatmakta, kafalarını karıştırmakta, onları bilhassa sıkıntılardan kurtulma hususunda gerçeklere yönelmekten ve bilime uygun tedbirlere başvurmaktan alıkoymakta, yanlış yollara ve davranışlara yönlendirmektedirler. Âyet, müminlerin büyücü ve üfürükçülere itibar etmemeleri, onlardan uzak durmaları, onlara değer vermekten sakınmaları gerektiğini de ortaya koymaktadır. Nitekim Taberî’nin naklettiği bir rivayete göre Hasan-ı Basrî, bu âyet söz konusu olduğunda “

Sihre bulaşanlardan sakının

” demiştir (XXX, 353; bu konuda ayrıca bk. Bakara 2/102 ).

Felak ve Nâs sûrelerinin Medine’de indiğini söyleyen müfessirler burada bir yahudi tarafından

Hz. Peygamber’e

sihir yapıldığını, bu sebeple onun altı ay veya daha fazla bir süre rahatsızlanıp söylemediği bir sözü söylemiş ve yapmadığı bir şeyi yapmış gibi hayal ettiğini, bunun üzerine

Felak

ve

Nâs

sûrelerinin indiğini ve

Resûlullah

’ın bunları okuyarak şifa bulduğunu bildiren rivayetlere dayanmaktadırlar (bk. Kurtubî, XX, 253). Ancak diğer

Mu‘tezile

âlimleri gibi

Zemahşerî

de âyetle ilgili yorumunda, bu tür uygulamaların gerçekliğine ve etkilerine inanmayı kesinlikle reddeder (bk. IV, 301). Son dönem âlim ve müfessirlerinden

Muhammed Abduh

, böyle bir olayın peygamberin ve vahyin sihir vb. beşerî etkilerden korunmuşluğunu ifade eden âyetlere (bk. Mâide 5/67; Hicr 15/9) aykırı olduğunu ileri sürerek ilgili rivayetlerin kabul edilemeyeceğini söylemiştir (Tefsîru cüz’i Amme, s. 181-182). Benzer görüş

Reşîd Rızâ

tarafından –mevcut psikolojik bulgulara da dayanılarak– daha ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir (bk. Menâr, I, 398 vd.). Bizim kanaatimize göre bilgi ve inanç konularında mütevâtir olmayan rivayetlerin dayanak olamayacağı birçok Sünnî âlimin üzerinde birleştiği bir kural olup peygambere büyü yapıldığı iddiasının hem bilgi hem inançla ilgisi bulunduğundan bu konuda mütevâtir olma değeri taşımayan rivayetlere itibar edilmemesi gerekir (ayrıca bk. Alâeddin es-Semerkandî, Mîzânü’lusûl, s. 434).

Kıskanç kişi

” diye çevirdiğimiz hâsid kelimesi “

kıskanmak

” anlamına gelen

hased

kökünden sıfat olup kıskançlık ve çekememezlik duygusunun etkisinde kalan kişiyi ifade eder. Bu duygunun etkisiyle “

birinin sahip olduğu nimetin zevalini arzulama

” anlamına gelen haset, İslâm ahlâk kaynaklarında başlıca kötülük kaynakları arasında gösterilmiştir. Bir tür ruh hastalığı kabul edilen hased duygusunun insan tabiatındaki bencillik eğiliminden, dolayısıyla başkalarının kendisinden daha üstün durumda olmasına tahammül edememesinden kaynaklandığı, bu durumun onu bir tür bunalıma soktuğu bildirilmektedir. Bu sebeple âyette, kıskançlığı tutan hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmanın önemine dikkat çekilmiştir (bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/109).

NAS SURESİ TEFSİRİ

Nas Suresi

Medine döneminde inmiştir. 6 âyettir. Nâs, insanlar demektir.

Nas Suresi nüzulü

Mushaftaki sıralamada yüz ondördüncü ve son, iniş sırasına göre yirmi birinci sûredir. Felak sûresinden sonra, İhlâs sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Felak sûresinin Medine’de indiğini söyleyenler Nâs sûresi için de aynı şeyi söylemişlerdir (bk. Şevkânî, V, 620; İbn Âşûr, XXX,631).

Nas Suresinin konusu

Sûrede sinsice kötülüğe sürükleyen cinlerin ve insanların şerrinden Allah’a sığınılması öğütlenmektedir.

Nas Suresinin fazileti

Hz. Peygamber sahâbeden Ukbe b. Âmir’e şöyle buyurmuştur: "Görmedin mi? Bu gece benzeri asla görülmemiş âyetler indirildi: Kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs” (Müslim, “Müsâfirîn”, 264). Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye etmiştir (Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 25. Bu iki sûrenin faziletiyle ilgili diğer rivayetler için bk. İbnKesîr, VIII, 550-553).

Nas Suresi tefsiri

Allah Teâlâ insanları yaratıp maddî ve mânevî nimetleriyle hem bedenen hem de ruhen beslediği, yetiştirdiği, eğittiği için kendi zâtını rab ismiyle anmıştır. Râgıb el-İsfahânî, “mâlik ve hâkim” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki melik kelimesini özetle şöyle açıklar: Melik, emîr ve yasaklarla insan topluluğunu yöneten kişidir. Bu kelime özellikle akıllı varlıkları yöneten için kullanılır; meselâ “insanların meliki” denir, “eşyanın meliki” denmez (Müfredâtü’l-Kur’ân, “mlk” md.). Yönetilen bütün insanlar olunca kanunlarıyla, buyruk ve yasaklarıyla onların yöneticisi, mâlik ve hâkimi de Allah’tan başkası değildir. “Mâbud” diye çevirdiğimiz ilâhtan maksat da sadece kendisi ibadete lâyık olan Allah’tır (ilâh hakkında bilgi için bk. Bakara 2/163). Allah Teâlâ bütün mahlûkatın rabbi olduğu halde burada üç âyette de, “insanlar”ın tekrarlanarak vurgulanması, onların mahlûkatın en üstünü ve en şereflisi olduğuna işarettir. Ayrıca dünyada insanları yöneten hükümdarlar, krallar ve bunları tanrı sayıp tapan kavimler geçmişte görülmüştür, bugün de farklı boyut ve tezahürlerde görülebilmektedir. Bu sebeple sûrede insanların rablerinin de, hükümdarlarının da, ilâhlarının da sadece Allah olduğuna ve yalnızca O’na sığınmak, O’na tapmak, O’nun hükümranlığını tanımak gerektiğine dikkat çekilmiştir.

“Şeytan” diye çevirdiğimiz vesvâs kelimesi, vesveseden türemiş, aşırılık ifade eden bir sıfat olup “çokça vesvese veren” demektir. Vesvese “şüphe, tereddüt, kuruntu, gizli söz, kişinin içinden geçen düşünce” demektir; terim olarak, “zihinde irade dışı beliren ve kişiyi kötü ya da faydasız bir düşünce ve davranışa sürükleyen kaynağı belirsiz fikir, şüphe ve kuruntu” anlamına gelir. Bir kimseye böyle bir düşünceyi telkin etmeye de “vesvese vermek” denir. Vesvese genel olarak insanı kötü, din ve ahlâk dışı davranışlara yönelten bir iç itilme olarak hissedilir. Bu anlamdaki vesvesenin kaynağı şeytandır. Nitekim birçok âyette şeytanın insana vesvese verdiği ifade edilmiştir (meselâ bk. A‘râf 7/20; Tâhâ 20/120). Kötülük sembolü olan şeytan, gerçek bir varlığa sahip olmakla birlikte onun insan üzerindeki etkisini psikolojik yolla gerçekleştirdiği düşünülmektedir (geniş bilgi için bk. Hayati Hökelekli, “Vesvese”, İFAV Ans., IV, 458). Vesvesenin bir diğer kaynağı ise kişinin nefsidir; Kaf sûresinin 16. âyeti de bunu ifade etmektedir.

Vesvâs kelimesi hem insanlara vesvese veren görünmez şeytanı hem de insanları yoldan çıkarmak ve onlara kötülük yaptırmak için gizlice tuzak kuran insan şeytanlarını, şeytan karakterli insanları ifade eder. “Sinsi” diye tercüme ettiğimiz hannâs kelimesi ise “gizli hareket eden ve geride kalmayı âdet haline getiren” anlamında bir sıfattır.

Sûrede cin ve insan şerrinden Allah’a sığınmayı isteyen buyruk, bizce belirsiz bir kaynaktan veya içimizden gelen arzu, duygu ve düşünceler karşısında uyanık olmayı, bunları akıl, vicdan ve dinî değerler süzgecinden geçirmeyi de içermektedir.

Son âyet-i kerîmeden de anlaşıldığı üzere insanları aldatmaya ve doğru yoldan saptırmaya çalışan iki tür şeytan vardır: Birincisi cin şeytanlarıdır ki bunlar insanların içine vesvese düşürerek onları yanlış yola sürüklemek isterler. Her insanın, kendisini kötülüklere sürüklemeye, kötü işleri onun gözünde güzel göstermeye çalışan bir şeytanı vardır. Nitekim Hz. Peygamber, her insanın kendine ait bir cini (şeytanı) bulunduğunu bildirmiştir (Dârimî, “Rikak”, 25; Müsned, I, 385). Başka bir hadiste de “Şeytan âdemoğlunun kan damarlarında dolaşır” buyurulur (bk. Buhârî, “Ahkâm”, 21). İnsanları doğru yoldan saptıran diğer şeytan ise insan şeytanlarıdır. Bunlar, gerçeklik ve değer ölçülerini kaybetmiş, kendilerini nefsânî haz ve arzuların akıntısına kaptırmış, bu mânada şeytanın esiri olmuş insanlardır. Bunlar insana çoğu zaman sureti haktan görünerek yaklaşır ve insanı sonu hüsranla biten davranışlara yöneltirler.

“Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da nimet, güzellik ve iyilik ver, öteki dünyada da nimet, güzellik ve iyilik ver” (Bakara 2/201).

“Orada onların duaları, ‘Sen bütün noksan sıfatlardan uzaksın Allah’ım!’, karşılıklı iyi dilekleri de ‘selâm’ şeklinde olacaktır. Duaları ise ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ diyerek son bulur” (Yûnus 10/10).

Yüce kelâmının tefsiri için ortaya konan bu mütevazi çalışmanın tamamlanmasına muvaffak kıldığından dolayı Cenab-ı Allah’a hamdediyor, kusurlarımızı bağışlaması için engin rahmetine sığınıyor, bu eseri yararlı ve feyizli kılmasını niyaz ediyoruz.

İHLAS SURESİ TEFSİRİ

İhlas Suresi'nin Nuzülü

Mushaftaki sıralamada yüz on ikinci, iniş sırasına göre yirmi ikinci sûredir. Nâs sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. Mekke’de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin

Hz. Peygamber’e

gelerek “

Bize rabbinin soyunu anlat

” dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getirirler (Müsned, V, 133-134). Medine’de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların

Hz. Peygamber’e

yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrâil’in

Hz. Peygamber’e

gelip “

Kul hüvellahü ehad

” sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişlerdir (Taberî, XXX, 221-222; Râzî, XXXII, 175). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir.

İhlas Suresi'nin Konusu

Sûrede Allah Teâlâ’nın bazı sıfatları veciz bir şekilde ifade edilip tevhit inancının önemine dikkat çekilmiştir.

İhlas Suresi Fazileti

Hz. Peygamber

bu sûrenin önemi ve fazileti hakkında söyle buyurmuştur: “

Varlığım elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir

” (Buhârî, “Tevhîd”, 1). Yine

Hz. Peygamber

, sevdiği için bu sûreyi her namazda okuyan bir sahâbîye, “Onu sevmen seni cennete götürür” müjdesini vermiştir (Tirmizî, “

Fezâilü’l-Kur’ân

”, 11, “

Tefsîr

”, 93; diğer hadisler için bk. İbn Kesîr, VIII, 539-546).

İhlas Suresi Tefsiri

İhlâs sûresinin, İslâm’ın esası olan tevhid (Allah’ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah Teâlâ’yı tanıttığı için ilgili kaynakların hemen tamamında geçen bir hadislerinde

Hz. Peygamber

tarafından Kur’an’ın üçte birine denk olduğu ifade buyurulmuştur. Sözün akışı ve konunun Allah’ın nesebini (hangi soydan geldiğini) soran müşriklere verilen cevapla ilgili olması (meselâ bk. Şevkânî, V, 611) dikkate alındığında 1. âyetteki

“O

” diye çevirdiğimiz “

hüve

” zamirinin Allah’a ait olduğu açıkça anlaşılır. Allah ismi, varlığı ezelî, ebedî, zarurî ve kendinden olup her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... Yüce Mevlâ’nın öz (has) ismidir (bk. Bakara 2/255).

Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın birliğini ifade eden

ahad

terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan “

samed

” terimi üzerinde durmuşlardır. “

Tek

tir

” diye çevirdiğimiz “

ahad

” kelimesi, “

birlik

” anlamına gelen vahd veya vahdet kökünden türetilmiş bir isimdir (Ebû Hayyân, VIII, 528); sıfat olarak Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu sûrede doğrudan doğruya, Beled sûresinde (90/ 5, 7) dolaylı olarak Allah’a nisbet edilmiştir; bu anlamıyla tenzihî veya selbî (Allah’ın ne olmadığını belirten) sıfatları da içerir. Nitekim devamındaki âyetler de bu mânadaki birliği vurgular. Bu sebeple “

ahad

” sıfatının bazı istisnalar dışında Allah’tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülmüştür. Aynı kökten gelen vâhid ise “bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegâne varlık” anlamında Allah’ın sıfatı olmakla

birlik

te Allah’tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Türkçe’de de

“bir” (vâhid)

ile “tek” (

ahad

) arasında fark vardır. Bir, genellikle “aynı türden birçok varlığın biri” anlamında da kullanılır. “

Tek

” ise “türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık” mânasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir. Ahad ile vâhid sıfatları arasındaki diğer farklar ise şöyle açıklanmıştır: Ahad, Allah’ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Ahad ile vâhidin her biri “

ezeliyet

ve

ebediyet

” mânalarını da ihtiva etmekle

birlik

te, bazı âlimler

ahad

ı “

ezeliyet

”, vâhidi de “

ebediyet

” mânasına tahsis etmişlerdir. Allah’ın sıfatı olarak her ikisi de hadislerde geçmektedir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 112; İbn Mâce, “Duâ”, 10; Nesâî, “Cenâiz”, 117; Müsned, IV, 103; geniş bilgi için bk. Bekir Topaloğlu, “Ahad”, DİA, I, 483; Emin Işık, “İhlâs Sûresi”, DİA, XXI, 537).

DUHA SURESİ

İHLAS SURESİ

AMENERRESULU

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:73
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 15 Temmuz 2025 12:45 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Kontrolden çıkan Tofaş otomobil bariyere saplandı

14 Temmuz 2025 00:38see195

Bayburt ta feci kaza! Anne ve oğlu hayatını kaybetti; 6 yaralı

13 Temmuz 2025 20:49see146

Özel milli judoculardan 8 altın madalya Spor Haberleri

14 Temmuz 2025 01:05see142

Almanya Başbakanı Merz den Gazze çıkışı: Kabul edilemez

14 Temmuz 2025 00:10see139

Yeni fakülteler ve enstitüler kurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete de

14 Temmuz 2025 01:19see139

15 Temmuz un unutulmaz anları! İnsan bir kere ölür, adam gibi ölür

15 Temmuz 2025 01:43see139

Orkun Kökçü Beşiktaş taraftarını mest etti Fanatik Spor Haberleri Video

14 Temmuz 2025 03:07see138

Bahçeli’den ’15 Temmuz’ paylaşımı: ‘İhanete karşı milletin kıyamıdır’

15 Temmuz 2025 00:51see137

Fransa da firar skandalı: Akılalmaz planı ortaya çıktı

14 Temmuz 2025 17:12see136

AK Partili Usta, 15 Temmuz gecesi yaşananları anlattı: Türkiye, Suriye den farklı olmazdı

14 Temmuz 2025 02:41see136

Kanun yürürlüğe girdi, en düşük emekli aylığı 16 bin 881 liraya yükseldi

14 Temmuz 2025 01:33see136

15 Temmuz 2025 resmî tatil mi? 14 Temmuz yarım gün mü? Kamu ve özel sektör için son durum Son Dakika Haberleri

14 Temmuz 2025 00:23see135

Abbas: Gazze de tek çözüm İsrail in tamamen çekilmesi

14 Temmuz 2025 02:24see135

Bakan Tunç: 15 Temmuz da son darbeyi vuracaklarını zannettiler, başaramadılar

15 Temmuz 2025 00:52see135

Kanatlı tim in mücadelesi sürüyor! 1.400 tanesi daha doğaya salındı...

14 Temmuz 2025 15:56see135

Fındık üreticilerine yüzde elli bedelle hasat filesi desteği

14 Temmuz 2025 16:00see133

Şile Belediye Başkanı Kabadayı ve 4 şüpheli hakkında tutuklama talebi Son dakika haberleri

13 Temmuz 2025 21:42see132

İran Dışişleri Bakanı Erakçi: Netanyahu başarısız oldu Dış Haberler

14 Temmuz 2025 02:35see130

Yatırımcılar dikkat: Kripto piyasasında tarihi an: Bitcoin 120 bin doları aştı Kripto Para Haberleri

14 Temmuz 2025 07:53see129

MHP’de DEM’le ittifak istifaları Sözcü Gazetesi

14 Temmuz 2025 05:37see129
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları