Fenerbahçe nin Nice zaferi sonrası dikkat çeken sözler! Bu bir dönüm noktası olabilir! Tam bir Anti Mourinho
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
UEFA Avrupa Ligi ikinci hafta maçında Fenerbahçe ile Fransa ekibi Nice karşı karşıya geldi. Kadıköy’de oynanan mücadelede Sırbistan Futbol Federasyonu’ndan Srdjan Jovanovic düdük çaldı.
KADIKÖY’DE KEREM ŞOV
Fenerbahçe, 3. dakikada öne geçti. Kendi yarı sahasında topu kazanan Talisca’nın savunma arkasına gönderdiği topa hareketlenen Kerem Aktürkoğlu, ceza sahası sol çaprazında kaleci Diouf ile karşı karşıya kaldı. Kerem’in yerden vuruşunda top kaleci Diouf’un müdahalesine rağmen filelerle buluştu: 1-0.
25’inci dakikada Fenerbahçe, 2’nci golü buldu. İsmail Yüksek’in savunma arasına attığı pasta topla buluşan Kerem Aktürkoğlu, meşin yuvarlağı sağına çektikten sonra penaltı noktasından vuruşunu yaptı. Savunmaya çarpan top ağlara gitti: 2-0. Nice, 34’üncü dakikada penaltı kazandı. Carlos’un dokunduğu top Skriniar’in eline geldi. Hakem Jovanovic penaltı noktasını gösterdi. 37’nci dakikada penaltı vuruşunu kullanan Carlos, topu ve kaleci Ederson’u ayrı köşelere gönderdi: 2-1.
ZAFER FENERBAHÇE’NİN
İlk yarı Fenerbahçe’nin 2-1’lik üstünlüğüyle sona erdi. İkinci yarının ilk 20 dakikasında gol sesi çıkmadı. 73’üncü dakikada Nene’nin ortasında En Nesyri’nin kafa vuruşu üstten auta çıktı. Mücadele Fenerbahçe’nin 2-1’lik üstünlüğüyle sona erdi.
HÜRRİYET YAZARLARI FENERBAHÇE'Yİ DEĞERLENDİRDİ
Hürriyet yazarları Banu Yelkovan ve Uğur Meleke, Fenerbahçe’nin Kerem’in golleriyle kazandığı Nice maçını bugünkü köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o yazılar…
UĞUR MELEKE - TEDESCO'DAN BİR ANTİ-MOURİNHO PERFORMANSI!
Mourinho'nun Kadıköy’e bıraktığı enkaz öyle derin ve karmaşıktı ki, itiraf etmek gerekirse bu kaosun altından genç Tedesco’nun kalkabileceğinden şüpheliydim.
Elbette Tedesco hâlâ rüştünü ispat etmiş değil, halen bir adaptasyon sürecinde. Ancak iyi yolda. Dün Nice karşısında Fenerbahçe’de uzun zamandır görmediğim bir şeyi gördüm sahada: Sarı lacivertli futbolcular birlik halinde hareket ettiler. Birbirleri ve hocaları için savaştılar. Belli ki sporcu grubu, Tedesco’yla bir gönül bağı kurmuş. Son maçlardaki 11 seçimlerini ve Nice önündeki performansı görünce, Tedesco’nun bir tür Anti-Mourinho stratejisinden faydalandığını düşünmeye başladım:
1- Mourinho kendine, fikirlerine, CV’sine âşıktı... Hatalı 11 mi çıkardı, hayır olamaz, beş Avrupa kupası kazanan adam yanlış karar veremez! Bir oyuncuya adaletsiz mi davranıyor, hayır o otuz yıldır bu işi yapıyor, ondan iyi mi bileceksiniz! Tedesco, selefinin tersine farklı fikirlere açık. Denemeye yatkın. Fred-Szymanski’den vazgeçip İsmail-Asensio orta sahasına dönmesi bunun kanıtı. İsmail-Asensio çok iştahlı ve yürekli bir ikili oldular merkezde.
2- Mourinho bir bahane makinasıydı. Onun dışında herkes sorumlu, hava sorumlu, su sorumlu, başkan, futbolcular, hakemler, UEFA, FIFA, Birleşmiş Milletler... Hepsi sorumlu. Ancak kendisi hiçbir şeyden sorumlu değil. Gördüğüm kadarıyla Tedesco farklı bir karakter. Kısa sürede futbolcularının kalbini kazanmış.
3- Mourinho hiçbir konuda farklı bir şey denememeye yemin etmiş gibiydi! Rangers önünde Szymanski tam 7 korneri üst üste ön direkteki İskoç futbolcuya nişanladı. Tek bir müdahale gelmedi kenardan! Tedesco’nun Fenerbahçe’sine bakıyorum, paslaşarak kornerler deniyorlar. Duran top savunmasında öne çıkıyorlar. Bir değişim-dönüşüm çabası var. Bir tür Anti-Mourinho gibi adeta Tedesco.
Dün Fenerbahçe’nin kaybettiği topları geri kazanma çabası, hücum pres iştahı, skoru bulunca yaslanmamaları, hepsi olumlu. Nene karşı preste çok iyi. Edson hazır dönmüş. Kerem eski günlerindeki gibiydi sahada. Fenerbahçe için bir dönüm noktası olabilir bu maç.
BANU YELKOVAN - MÜHENDİS TEDESCO'NUN ANALİTİK ÇAĞRISI
UEFA Avrupa Ligi yoluna iddialı bir kadroyla çıkan Fenerbahçe, Dinamo Zagreb karşısındaki yenilgi sonrası Kadıköy’de mutlak galibiyet dışında ikinci bir opsiyondan yoksun şekilde çıktı.
Ligde Galatasaray’ın, oyunu ne olursa olsun, kazanmaya devam etmesinin psikolojik dengesini de Avrupa Ligi’nde dengelemesi lazımdı.
NICE'İN DURUMU DA İYİ DEĞİL
Nice de çok parlak bir hikayeyle İstanbul’a gelmedi. Fransa Ligi’ne çok kötü başlayan, ilk 6 maçta 11 puan kaybetmiş, Avrupa Ligi’nde Roma’ya yenilmiş, ligde 12.sırada, dibe doğru sürüklenen bir takım. hüviyetinde çıktı Kadıköy’e. Franck Haise hâlâ ideal 11’ini bulabilmiş değil. Kadro sakatlıklarla delik deşik. Bu yüzden onun taraftarı da çok öfkeli, transfer dönemi başarısız, üzerindeki baskı ağır. Durumu, Margon Sanson’un sözleri özetliyor:
BENZER DURUMDA İKİ TAKIM
“Zor anlarda kenetlenmek gerekir. Böyle atmosferlerde takım olmayı öğrenirsin. Bazen bir maç bütün sezonun dönüm noktası olur.” Benzer durumdaki iki takım arasında, benzer sebeplerle, benzer gerilim altında başlayan maçta ilk yarıda farkı yaratan iki golün mimarı, 81. dakikada çıkana kadar Kerem Aktürkoğlu idi. İlk yarıda attığı iki golle maçın rahatlamasını sağladı.
TOPU TUTUN
Maçın geri kalanının özeti, Tedesco’nun ekrana her geldiğinde kameralara yansıyan ‘Hold the ball’ (Topu tutun) cümlesinde saklıydı. Fenerbahçe mühendis teknik direktörün bu analitik çağrısına, çoğu zaman cevap veremese de sonuçta topu olamasa da skoru tutmayı başardı. Nice, 37.dakikada Carlos’la skoru 2-1’e getirdi, ikinci yarıda gol beklentisi daha yüksek olan taraftı ve maçın sonuna kadar da o beraberliği zorlasa da bunu başaramadı. Sonuç dışında bir seçeneği olmayan iki takım arasında, oyun değil, skor odaklı, kaybetme opsiyonu pek de olmayan bir maçta, cesareti değil mecburiyeti ön planda tutarak oynanan bir maç oldu. Bu maçtan yüksek seyir zevki beklemek gereksizdi, zaten o anlamda iyi bir maç da olmadı. Karşılaşmanın sonunda, Margon Sanson’un söylediği dönüm noktasını iki takım da yaşamadı.


