Filistin uzlaşısı: Kahire istihbarat karargâhında zorunlu misafirlikten imzaya Dış Haberler
Haberturk sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Ed-Duveyrî, “El-Kahire el-İhbariyye” kanalına yaptığı televizyon açıklamalarında, 2011’de imzalanan Filistin Ulusal Uzlaşı Anlaşması’nın bir anda ortaya çıkmadığını, 3 yıl süren yoğun ve zahmetli bir çalışmanın ürünü olduğunu, bu süreci Mısır devletinin ve özellikle istihbarat teşkilatının yönettiğini söyledi.
Anlaşmanın 2009’dan itibaren başlayan uzun bir Filistin diyaloğunun sonucu olduğunu vurgulayan ed-Duveyrî, “Biz onları otellerden alıp her gün sabah saat 10’da istihbarat binasına getiriyorduk. Saat 10.30’da müzakerelere başlıyor, gece 22.00’den önce odadan çıkmıyorduk. On gün boyunca aralıksız çalıştık. Onları – olumlu anlamda – adeta içeride ‘hapsedip’, ‘Anlaşmaya varmadan buradan çıkmayacaksınız’ dedik. Nitekim zorlu müzakerelerden sonra metni hazırladık. Ben bizzat birkaç kez Suriye’ye giderek tüm gruplarla görüştüm. Tüm engelleri ve anlaşmazlıkları çözmek için elimizden geleni yaptık” ifadelerini kullandı.
Ed-Duveyrî, “Mısır devleti Filistin davasını savunurken bunu yalnızca ulusal güvenlik gerekçesiyle değil, aynı zamanda ilke, vicdan, duygu ve köklü duruşundan ötürü yapmaktadır. Anlaşma hazırdı ve istihbarat karargâhında büyük bir törenle imzalandı” dedi.
İmza anını anlatan ed-Duveyrî, törene Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, dönemin Mısır Dışişleri Bakanı Nebil el-Arabi, Mısır İstihbarat Başkanı Murad Muvafi’nin yanı sıra tüm Filistinli grupların temsilcileri ile Arap ve yabancı büyükelçilerin katıldığını aktardı.
“Bugün kim Filistin uzlaşısını istiyorsa 2011 anlaşmasına dönmelidir” diyen ed-Duveyrî, bu belgenin kapsamlı, açık, dengeli ve gerçekçi olduğunu, “öncesinde eşi benzeri yazılmadığını, sonrasında da yazılamayacağını” savundu.
Tüm Filistinli grupların milli hareketler olduğunun altını çizen ed-Duveyrî, hiçbirinin niyetinden şüphe edilmemesi gerektiğini, farklılıkların yöntem ve taktiklerde ortaya çıktığını, nihai hedefin ise halkın çıkarı olduğunu kaydetti.
Filistin’deki bölünmenin bugüne kadar aşılamamasının başlıca sebebinin, karar alıcı konumda olan grupların siyasi irade eksikliği olduğunu söyleyen ed-Duveyrî, bunun başında Hamas ve Fetih’in geldiğini vurguladı: “Her iki taraf da sorumluluk taşıyor; Hamas büyük bir kısmını, Fetih de diğer kısmını.”
Her defasında işlerin ilerlemesine fırsat doğduğunda gerçek bir siyasi irade eksikliğinin engel olarak ortaya çıktığını belirten ed-Duveyrî, bunun çoğu zaman taktiksel hedeflerle bağlantılı olduğunu ve Filistin halkının çıkarına hizmet etmediğini söyledi.
“Bu bölünme İsrail’e, ‘Müzakere edecek bir Filistinli ortak yok’ söylemini tekrarlama fırsatı verdi” diyen ed-Duveyrî, Mısır’ın 1980’lerden beri yürüttüğü temel çalışmalardan birinin, müzakereye ehil bir Filistinli ortak olduğunu kanıtlamak olduğunu hatırlattı.
Ed-Duveyrî ayrıca 2006’daki “Esirler Belgesi”nin önemine işaret ederek, bu belgenin Marvan Barguti, Hamas adına Abdülhalık en-Neşşe, İslami Cihad adına Bessam es-Saadi, Filistin Halk Cephesi adına Abdurrahim Maluh tarafından imzalandığını ve bu belgenin müzakerelerin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üzerinden yapılması gerektiği yönündeki Mısır tezini güçlendirdiğini belirtti.
“Bu belge, gerçek bir Filistin devleti kurma hedefine bizi daha çok yaklaştırdı. Ancak bugün ‘Filistinli muhatap kim?’ sorusu gündeme geliyor: Gazze’deki Hamas hükümeti mi, Ramallah’taki yönetim mi? Yoksa muhatap Mahmud Abbas mı, İsmail Haniye mi?” diye ekledi


