Galatasaray 5 yıldızı nasıl taktı sanıyorsunuz
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Gençler hatırlamaz. Yaşayanlar ise unutamaz.
Yaşamın her yılı bir tecrübedir aslında insana.
Geçmişinden ders alamayan geleceğini yaşayamaz.
Galatasaray'ın internet sitesinde görünce geçmiş bir film şeridi gibi canlandı gözümün önünde.
Yaşayanlar zaten biliyor da gençler de öğrensin istedim. Öğrenmeyen ders alamaz.
Şöyle yazıyordu Galatasaray'ın sitesinde 26 Haziran günü:
"Galatasarayımızın ve dünya futbolunun unutulmaz isimlerinden, eski teknik direktörümüz Jupp Derwall'i aramızdan ayrılışının 18. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Galatasaray Spor Kulübü."
Sahiden bir efsanedir Derwall Galatasaray için. Sarı kırmızılı takımın 14 yıl sonra şampiyon olduğu takımın teknik direktörüdür. Alman Milli Takımı'nın başında olan bir ismin Galatasaray'a getirilmesi sahiden de büyük iştir.
Şimdi maziye götüreyim sizi. O yılları hatırlatayım...
1984-85 sezonunun sonu. Jupp Derwall'in ilk sezonu. Şöyle bitti lig:
1. Fenerbahçe 50
2. Beşiktaş 50
3. Trabzonspor 42
4. Ankaragücü 38
5. Galatasaray 36
Ne yapardı şimdi büyüklerden herhangi biri ligi böyle bitirirse. Hemen teknik direktöre faturayı keserdi değil mi? Kesmedi Galatasaray, arkasında durdu.
Bir sonraki sezonun sonuna gelelim şimdi de:
1. Beşiktaş 56
2. Galatasaray 56.
Bir önceki sezon şampiyonluğu averajla kaybeden Beşiktaş, bu kez averajla kazanmış Galatasaray'ın önünde. O dönem imalı imalı çok demeçler verilirdi. O sezon Derwall de bunlara kendini kaptırmış, Beşiktaş'ın şike yaptığını ima eden bir demeç vermişti. İşte bu da o tarihteki Milliyet gazetesinin manşeti. Genç bir muhabir olarak ben yazdım haberi. Beşiktaş'ın Derwall'e cevabı:
Üst başlık: Beşiktaş'ın Alman hocaya tepkisi çok sert oldu. "Son Dünya Kupası'ndaki Almanya-Avusturya şike maçı herkesin aklındadır."
Manşet başlığı: "Derwall şike konusunda ünlüdür"
Fotoğrafın çekildiği yer Şeref Stadı. Şimdi yerinde Çırağan Oteli bulunuyor. Oturanların en başında şimdi ölümsüzler diyarında olan büyük başkan Süleyman Seba var. Yanında o dönemin iki genç yöneticisi; yani prensleri: Zekeriya Alp ve Metin Keçeli. Tanrım ikisine de uzun ömürler versin, eksikliklerini hissettirmesin. Yine benim için ölümsüz ustam gazeteci İlker Ateş oturan dördüncü kişi. Arkasındaki de benim işte, yaşım daha ya 19 ya da 20. Fotoğrafı çeken de rahmetli Yusuf Noberi.
Büyük gürültü kopmuştu yani.
O sezonun sonunda Galatasaray yine şampiyon olamadı ama Galatasaray yönetimi yine arkasında durdu Derwall'in.
Ve ne Galatasaraylıların, ne de Beşiktaşlıların unutamadığı 1986-87 sezonu.
Galatasaray şampiyonluk yarışında Beşiktaş'la birlikte. Bitime 4 hafta kala Rize deplasmanında 2-0 mağlup oluyor. Beşiktaş ise İstanbul'da Fenerbahçe'yi 4-0 yeniyor ve liderliğe çıkıyor.
Beşiktaşlılar mutlu, Galatasaraylılar 14 yıl sonra yine şampiyon olamayacaklarına inanmışlar, öfkeliler.
Derwall diyor ki maçtan sonra:
"Bizim için ikinci olmak da başarıdır. üstelik henüz her şey bitmedi. daha bitime 3 hafta var. Beşiktaş da puan kaybedebilir" derken hemen gönderilmesini isteyenler var.
Hatta olaylar da... Galatasaray Rize'den döndükten sonra bir grup taraftar (Ki ben bu tiplere hangi kulüpte olurlarsa olsunlar taraftar demiyorum) Florya'yı basıyor. Saldırmak istiyorlar futbolculara ve Derwall'e. Derwall, şaşkın. Böyle bir şey gelmemiş adamın başına. Hemen gitmek istiyor ama yönetim yine duruyor arkasında durduruyor kendisini.
Son 4 maçlarda alınan sonuçlar şöyle:
Rize-Galatasaray 2-0
Galatasaray-Kocaeli 2-1
Antalya-Galatasaray 1-3
Galatasaray-Eskişehir 2-1
Beşiktaş-Fenerbahçe 4-0
Malatya-Beşiktaş 1-0
Beşiktaş-Denizli 1-1
Bursaspor-Beşiktaş 0-2
Ve sonuç:
Galatasaray 54
Beşiktaş 53
Bu sezon için çok iddialar ortaya atılmıştı. Eskişehir kalecisi Zalad'ın Prekazi'den yediği frikik golü mesela. Bile bile yediğini ileri sürenler olmuştu. Beşiktaş'ın rakiplerinden Malatyasporlulara otomobiller gönderildiği de.(Hatta o sezonun sonunda Malatyasporlu bir futbolcu Beşiktaş'a transfer olmuş, arabasını göstererek hediye edildiğini ileri sürmüştü). Denizlisporlu futbolculara da öyle. O dönemde Denizlispor'da futbolcu olan ve Beşiktaş maçında oynayan Mesut Bakkal, yıllar sonra yazdığı
"Mesut bir adamın hikayesi" isimli kitabında şu ifadeleri kullanmıştı: (Doğru mudur değil midir, bilemem. Onun iddiası)
"Maçtan önce G.Saray bizi otelde ağırladı. Bir çanta içinde para geldi otele. Büyük para. Orada bize atlar için kullandıkları haplardan verdiler. Hatta maç içinde bizim Erhan, ‘Mesut, ben kusacağım’ demişti. Maç 1-1 sona erdi ve şampiyonluk için ipler G.Saray’ın eline geçti.
Otele kendimizi attık. Ali İpek geldi. ‘Paralar Denizli’de dağıtılacak.’ dedi. İzmir'e kahraman gibi indik. Galatasaray bizi Tenis Kulübü’nde ağırladı. O günden sonra yavaş yavaş kabus başladı. Sakatlandım.”
Bunları o günleri hatırlayalım diye yazdım. Asıl konumuza gelirsek...
Derwall'e saldırı girişiminden 3 hafta sonra Galatasaray şampiyon olunca eminim ki o saldırganların da aralarında olduğu taraftarlar "Seni sevmeyen ölsün" diye yüzüne baka baka sevgi gösterilerinde bulundular bir de.
Demem o ki...
Galatasaray'ın 5 yıldızı takmasının başlangıcı o günlerdir işte. İnanıyorum ki Galatasaray o sene de kaçırsaydı şampiyonluğu daha uzun yıllar bekleyecekti çünkü yıkım olacaktı bu.
Beşiktaş'ı da hatırlatayım size...
Beşiktaş Gordon Milne'i ilk getirdiğinde 2 yıl şampiyon olamadı diye az saldırmadılar adama. Fulya'da olanları unutmam; bire bir şahidiyim. O dönem futbol takımının her şeyi, Süleyman Seba'nın sağ kolu Metin Keçeli, antrenmandan sonra Milne'e ve futbolculara saldıran grubun karşısına tek başına çıkmış, tekmeler yumruklar arasında (Ki aralarında kesici aletler taşıyanlar da vardı) onları durdurmuştur.Metin Keçeli Beşiktaş gazisidir ve Beşiktaş için Bartın'a kamp yeri bakmaya giderken (O zaman internetten falan bakmak yoktu. Ancak gidip görmen gerekiyordu) Şan Ökten ve Ergun Gökalp'le birlikte trafik kazası geçirmiş, ölümden dönmüştü. Şan abiyi kaybetmiştik o kaza sonucunda. Ergun Gökalp'le Metin abi ağır yaralı olarak kurtulmuş, sonra bacağında platinle yaşamak zorunda kalmıştı. Bir bacağından 4, diğerinden 2 kez ameliyat olmuştu. İşte o şekilde çıkmıştı yüzlerce kişinin karşısına.
Gordon Milne de az protesto edilmemişti. Ama Süleyman Seba ve yönetimi arkasında durmuş, sonra da Beşiktaşlıların hala unutamadığı o 3 kez üst üste şampiyonluk ve kupa dolu yıllar gelmişti peşinden.
Geleyim sonuca...
Başarı sabır işidir. İnanmışsan doğru bildiğin yolda vazgeçmeyeceksin asla. Galatasaray Derwall'i gönderseydi taraftar istediği diye şimdi o 5 yıldız olacak mıydı sanıyorsunuz? Şimdiki şampiyonluk kutlamaları olacak mıydı?
Beşiktaş Gordon Milne'i gönderseydi hemen hala övünülen üst üste 3 şampiyonluk ve kupalar yaşanacak mıydı?
Ve yönetici... Yönetici dediğin reklam peşinde koşmaz. Gönlünü verdiği kulübünün peşinden koşar, gerekirse gövdesini taşın altına koyar. Metin Keçeli gibi.
Nereden nereye geldik. Eğer yazıyı okuduysanız buraya kadar gençler öğrendiniz eskiler hafızalarınızı tazelediniz.
Geçmişten ders almayan gelecekte başarıya ulaşamaz.


