Geminin içindeki hayat belgesel oldu
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
◊ Sizi bu yolculuğa çıkmaya çeken şey neydi?
- Beni bu yolculuğa çeken şey hem maceracı ruhum hem de farklı sektörleri öğrenme merakımdı. Deniz taşımacılığı ve uluslararası okyanus lojistiği, dünyanın işleyişinde çok kritik bir rol oynuyor. Bu sektör, küresel ticaretin bel kemiği ve dünyayı döndüren unsurlardan biri.Bu gemilere dışarıdan bakıp sınırlı bir bilgiye sahip olmak yerine, sürecin içine girerek hem gemileri, hem bu ticareti hem de bu sistemin içinde çalışan insanların yaşamlarını yakından tanımak istedim. Bu merak ve keşif arzusu beni bu projeyi yapmaya motive etti.
◊ İzleyenlerin kalbinde nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?
- Bu videonun izleyicilerde farklı şekillerde yankı bulabileceğine inanıyorum. En büyük isteğim, insanların bu sektöre daha anlayışlı ve saygılı bir bakış açısıyla yaklaşmaları. Bugün dünyada daha çok ses getiren işler ön planda tutuluyor. Ancak gemicilik gibi zorlu, emek ve yılların tecrübesini gerektiren meslekler hak ettikleri ilgiyi ve saygıyı görmüyor.Bu nedenle kendi platformumu ve medya gücümü kullanarak, bu gemideki ustalar gibi işine hayatını adamış insanları görünür kılmak ve onlara hak ettikleri değeri vermek istedim. Umarım izleyenler de bu belgesel sayesinde, bu tarz mesleklerde çalışan insanlara farklı bir gözle bakabilir.
11 GÜN BOYUNCA KARAYI GÖRMEDİK
◊ 11 günün sonunda New York siluetini uzaktan gördünüz. Büyük yolculuğun bitmesi size neler hissettirdi?
- 11 günün ardından karayı görmek oldukça enteresandı. Güzel ve heyecan verici bir duyguydu çünkü 11 gün boyunca sadece denizi gördük, başka hiçbir şey yoktu. New York’a varmış olmak, bu uzun ve zorlu yolculuğun gerçekten başarıyla tamamlandığını zihnimizde oturtmamıza yardımcı oldu. Okyanusun ortasında geçen onca günden sonra, sanki hiç yol kat etmemişiz gibi bir his vardı. Bu yüzden New York siluetini uzaktan görmek çok keyifliydi.
◊ Gemideki mürettebatla geçirdiğiniz vakit sizde nasıl bir iz bıraktı?
- Derin bir iz bıraktı. Gerek çalışma disiplinleri gerek ailelerine duydukları sevgi ve bağlılık gerekse 22 kişilik küçük bir ekiple bu kadar büyük bir yapıyı ve uluslararası ticareti ne kadar verimli yönettikleri beni çok etkiledi. Koca bir gemiyi bir kıtadan diğerine büyük bir uyum içinde ve hatasız bir şekilde taşımaları hayranlık uyandırıcıydı. İşlerine duydukları saygı, yüksek motivasyonları ve sabırları gerçekten ilham vericiydi.
DENİZ BANA SABRI ÖĞRETTİ
◊ Deniz, karada öğrenemeyeceğiniz neleri öğretti size?
- Deniz bana sabrı, fırsatları ve hayatın farklı ruh hallerini öğretti. Bir an tamamen sakin, bir an sonra rüzgârlı ve öfkeli... Tıpkı bir insan gibi sürekli değişen bir yapıya sahip. Bu geçişleri hissetmek ve yaşamak çok etkileyici.
Ayrıca deniz, dünyadaki yerimizin ne kadar küçük olduğunu da hatırlattı. Çünkü dünyanın üçte ikisi deniz ve böyle devasa bir yapının içinde, ufacık bir insan olarak 11 gün geçirmek, hayata farklı bir perspektiften bakmamı sağladı. Günlük hayatımızda büyüttüğümüz pek çok şeyin aslında ne kadar önemsiz ve geçici olduğunu fark ettim. Bu farkındalık da çok değerliydi.
◊ Okyanusu aşan biri olarak böyle bir yolculuğa çıkmayı hayal eden ya da denizci olmak isteyen gençlere ne söylersiniz?
- Kesinlikle bu hayalin peşinden gitmelerini ve denemelerini tavsiye ederim. Hayat, tecrübelerle şekillenir. Okyanusu 11 gün boyunca geçmek, bu ekiple birlikte zaman geçirmek ve bu süreci yaşamak bana çok şey öğretti. Hayata ve elimdeki imkânlara olan minnettarlığımı artırdı. O yüzden gençlere tavsiyem, bu şansı bulduklarında değerlendirsinler. Bir gemiye binip okyanusu geçmek, hayatta unutulmaz bir deneyim olur.


