Gerçeklik krizi ve Özgür Özel’in dünyadan kopuşu
SonTurkHaber.com, Haber7 kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Türkiye, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının başında ekonomi, savunma sanayii, enerji bağımsızlığı, yerli ve milli teknoloji gibi birçok alanda tarihi gelişmeler kaydediyor.
Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge diyor. ‘Türkiye Yüzyılı’nı adım adım gerçekleştiriyor…
Ancak bu büyük dönüşüm döneminde ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in, yüzeysel ve popülist söylemlerle kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığı günleri de eş zamanlı yaşıyoruz…
Özgür Özel, siyaset sahnesine çıktığı ilk andan bu yana kamuoyunu etkilemek için sıkça başvurduğu abartılı, çarpıtılmış ve çoğu zaman doğruluk zemini bulunmayan açıklamalarla dikkat çeken bir figür. Hatırlanırsa bir zamanlar tüm çiftçilere ‘bedava traktör’ vaat etmiş, sonrasında da ‘oy almak için söyledim’ deyip işin içinden sıyrılıvermişti…
Genel Başkan ama Partisi ve kendisi bakımından gündemi yok denecek kadar sığ…
Yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle görevden uzaklaştırılmış ve tutuklanmış İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dışında da bir derdi, tasası yok…
Özgür Özel'in siyaset gündemi de gelecek vizyonu da Ekrem İmamoğlu’na prangalanmış durumda.
İmamoğlu’nun tutuklanması, görevden uzaklaştırılması, yargı süreçleri, itirafçılar, etkin pişmanlar, şikâyetçiler, tanıklar, belgeler, teknik ve fiziki takip raporları olup bitenleri açıkça CHP içinden, etrafından şekillenmiş hadiseler olarak ortaya koyuyor ama Özel hala başka yerlerde dolaşmayı tercih ediyor…
Bu Ekrem’e özel gündemine dair yaptığı açıklamalarda da gerçeklikten kopuk, veriye dayanmayan bir anlatı kurmakta; kamuoyunu “algı” üzerinden yönlendirme çaba ve stratejisini tercih etmekte.
Enflasyon, yoksulluk, yolsuzluk gibi kavramları konuşmalarında sürekli tekrar etmesine rağmen, bu kavramların ifade ettiği sorunların çözümüne dair somut bir öneri ya da model geliştirmemekte.
Özgür Özel'in bu hali, muhalefetin eleştiri anlayışını iftira, isnat, inkar, ikrar zeminlerine indirgerken, halkın beklentilerine karşılık veremeyen bir pozisyona sürüklemekte.
Keza, kullandığı saldırgan, kutuplaştırıcı ve zaman zaman hakaret boyutuna ulaşan siyasi dil, demokratik siyaset kültürüne zarar vermekte. Toplumu birleştirici değil, ayrıştırıcı bir dil tercihi ve siyasi etik açısından sorunlu açıklamaları; Türkiye'nin istikrar ve güven ortamını zedeleyen bir muhalefet tarzının tezahürüdür.
CHP liderliği, siyaset arenasını bir tür polemik yarışına dönüştürerek, iktidarı yıpratma arayışı dışında bir strateji üretmemekte.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, küresel diplomaside oyun kurucu bir ülke haline geldi. Özel’de, CHP’de ne kadar aksini söylerse söylesin bu böyle…
Gazze meselesinden Karabağ zaferine, Afrika’daki sorunların çözümünden, barış kurmalara, Ukrayna-Rusya savaşındaki arabuluculuk rolüne kadar birçok kritik gelişmede önemli rol oynayan Recep Tayyip Erdoğan var.
Küresel lider olarak tüm dünya kabullenmiş, her gün dünyanın en önemli yayınlarda övgülerle, hayranlıkla manşetlerde…
Ancak Özgür Özel, histerik bir vaziyette, kıskançlık krizlerinde, bu büyük diplomatik başarıların hiçbirine değinmemekte; Türkiye’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel ölçekteki ağırlığını inkâr ve çarpıtma çabasında. Bu tutum, ya dış politika bilgisi eksikliğinden ya da ideolojik körlükten kaynaklanıyor... İkisi birden de olabilir…
AK Parti’nin öncü, cesur ve vizyoner siyaseti ile gerçekleştirilen yerli savunma sanayii atılımları, TOGG’un üretimi, Gabar’da petrol, Karadeniz’de doğalgaz üretiminin devreye alınması, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, yerli ve milli motor yapımı gibi büyük ölçekli projeler Türkiye’nin bağımsızlık yürüyüşünde kritik eşiklerdir.
Düşünün ki, ülke 6 Şubat depremlerini yaşamış. Cumhurbaşkanı liderliğinde büyük bir seferberlik başlatılmış, gecesini gündüzüne katan; deprem bölgesinde yatıp kalkan, evinin yolunu unutan Murat Kurum gibi bir bakan var, bu yılsonuna kadar yarım milyona yakın konut iş yeri hak sahiplerine teslim edilecek. Şehirler tüm altyapıları ile yeniden kurulmuş…
Ülkenin yollarında yerli ve milli otomobil kullanılıyor. Gabar’da petrol üretimi günlük yüzbin varile dayanmış, ülkenin ihtiyacının neredeyse yüzde onuna yaklaşmış. Karadeniz’de yeni gaz rezervleri bulunmuş, muazzam bir ekonomik kaynak potansiyeli oluşmuş. Mahmut Faruk Akşit hoca ve çalışma arkadaşları dünyanın en önemli yeni nesil motorlarını yapıyorlar CHP ve şürekâsı diyor ki, “Bunlar seçim açıklamaları…”
Hayır, ufukta erken seçim yok, seçim zamanına daha çok var… Cumhurbaşkanı Erdoğan’da açıkladı, en güçlü günlerdeyiz… Türkiye kabuğunu kırdı, her gün ama her gün yeni başarılara koşuyor; muhalefet ise bunları görmüyor, görse de görmemiş gibi yapıyor… Görse de çarpıtıyor veya küçümsüyor.
Hâlbuki bir ana muhalefet lideri olarak ülkenin büyük kazanımlarına dair somut, nesnel bir değerlendirme yapması, muhalefetin inandırıcılığı açısından da önem taşımaktadır.
Muhalefet etmek, sadece iktidarı eleştirmekten ibaret değil; sahici çözümler üretmek, vizyon koymak, ortak akıl geliştirmektir.
Mevcut muhalefet pratiği, partiyi halktan koparan bir “elitist iç çekişme” sarmalına sürüklemekte ve ana muhalefet görevini niteliksiz hale getirmektedir.
Türkiye’nin gerçek sorunları yerine, kişiye odaklanan bu dar kadrajlı siyaset tarzı, halkın geniş kesimlerinde karşılık bulmaktan uzak, ayrıca kendi kendilerine kurmuş oldukları en büyük tuzaktır...
Prof. Dr. Zakir Avşar / Haber7


