Gönüllülüğün sessiz mimarıydı! Doktor Gülsen Ataseven in hayatı kitap oldu
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Hayatı boyunca sessizce ama ısrarla inşa ettiği iyilik hareketleriyle tanınan Dr. Gülsen Ataseven, hem tıp alanındaki öncülüğüyle hem de İslami değerleri merkeze alan duruşuyla nesillere ilham olmaya devam ediyor. Ardahan'dan İstanbul'a, lise sıralarından Tükiye'nin ilk askerî tıbbiye üniforması giyen kadın olmaya; Yeşilay Gençlik Kolu'ndan gönüllülük vakıflarına uzanan bu hayat öyküsü, sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda bir iman ve sabır hikâyesi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni birincilikle bitirmesine rağmen, başörtüsü sebebiyle mezuniyet kürsüsünden indirilen; ama hiçbir zaman ilkelerinden ödün vermeyen bu öncü kadın, bugün hâlâ genç kuşaklara ahlaki omurga kazandıran bir rol model olarak karşımızda duruyor.
80 yılı aşkın ömrünü iyiliğe, hizmete ve kadınların güçlenmesine adamış öncü bir isim: Dr. Gülsen Ataseven. Sivil toplumun sessiz ama etkili kahramanlarından biri olan Ataseven'in ilham verici hayatı, "Gönüllülük Dünyasının Doktoru Gülsen Ataseven: Hayatı, Çalışmaları ve Başarıları" adlı kapsamlı bir biyografiyle ölümsüzleştirildi.

60 yılı aşkın gönüllü emeği, Türkiye'nin dört bir yanına yayılan sosyal katkıları ve güçlü duruşuyla bir döneme damgasını vuran Ataseven'in yaşamı artık sadece tanıklık edenlerin değil, kitap sayfalarında ona yol arkadaşlığı eden herkesin ilham kaynağı olmaya aday.
Kitabın yazarı, aynı zamanda bir gönüllülük emekçisi olan Ayşe Pehlivan'ın kaleminden çıkan bu değerli eser, Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı'nda (HEKVA) düzenlenen özel bir imza günüyle kamuoyuna tanıtıldı.
Türkiye'nin kadın odaklı sivil toplum hareketinde unutulmaz izler bırakan HEKVA'nın ev sahipliğinde gerçekleşen bu anlamlı etkinlikte, Dr. Gülsen Ataseven ve Ayşe Pehlivan,Turkuvaz Dijital'in sorularını yanıtladı. İşte Gülsen Ataseven'ler gerçekleştirdiğimiz röportaj ve yanıtları...
Gönüllü çalışmalara ilk adım atmak için, ilk adımı atmak isteyen kadınlara ne önerirsiniz hocam?
Gülsen Ataseven: Daha önce bu yoldan geçmiş tecrübeleri bir kere dinlesinler, sıfırdan başlamasınlar. Birikimlerini onların üzerine ve gelecek çağa göre, gelecek teknolojiye göre ayarlasınlar. Annem ve babam benim örneklerim oldu. Daha sonra İslam'ı tanıdığım zamanda Peygamberimiz o örneklerin en muhteşemi oldu.

BAŞÖRTÜSÜ, GERİCİLİĞİN DEĞİL YOL GÖSTERİCİLİĞİN SEMBOLÜDÜR
Gelecek nesillere neler söylemek istersiniz?
Gülsen Ataseven: Tek gayem vardı, o da İslam ve Müslüman deyince gericiliğin, geriliğin simgesi olarak kabul edilen başörtünün sosyal bir hayata, insanlara faydalı olma açısından yapılan büyük çalışmalara nasıl ışık tuttuğu, nasıl ışıklı levhalar halinde yol gösterdiğini anlatmak istedim. Kucaklayıcı olmak bunun için istedim. Başörtünü başörtüsüzlüğe ayırmak, birbirimizi kamplara ayırmak bu memlekete faydamız değil, zararımız olacaktır. Kucaklaşma zamanı, inşallah kucaklaşalım, bu imza günü buna vesile olsun.

AYŞE PEHLİVAN: EN DEDİĞİMDE KENDİMİ BORÇLU HİSSEDERİM
Sevgili Ayşe Hanım Doktor Ataseven'in hayatında sizi en çok etkileyen mücadele ya da kırılma noktası neydi?
Ayşe Pehlivan: Aslında "en"ler beni hep zorlar. "En" dediğimde ifade ettiğim şey bir yana, ifade etmediğim şeye karşı kendimi borçlu hissederim.
"En" demeden şöyle diyebilirim: Ben bir insan tanıdım, affetmeye hazır, motive etmeye kararlı, bilgisini başkasına aktarmak için emanet olarak kendisinde saklayan bir insandı. Bunlar farklı farklı olaylarla karşıma çıktı ve zaten onda sizi onun yanına aitmiş gibi hissettiren bir duygu var, bir tavır var. Yani o sizinle muhatap olduğunda "evet, benim yerim burası, ben burada olmalıyım" diye düşünüyorsunuz.
Benim gibi düşünen bir sürü insan var. Onun için şu olaydır demem çok zor. Dediğim gibi diğer anılara haksızlık olur diye düşünüyorum. Bir sürü şey var elbet.

BU KİTAP OKURLARA NE KATACAK?
Ayşe Hocam, peki okurların bu biyografiyle ne kazanmasını umuyorsunuz?
Ayşe Pehlivan: Kendi derdine tutunmak, derdinin gölgesinde oturmak yerine, diğerlerinin sorunlarını çözmek için, soruları soruna dönüşmeden cevap vermek için gayret gösterecekleri bir motivasyon elde edeceklerine inanıyorum. Aynı zamanda mazeret üretmek yerine çözüm odaklı yaklaşımla hareket etmenin onlara huzur vereceğini düşünüyorum.

TEKNOLOJİ DEĞİL, DEĞERLER YOL GÖSTERİR
Ataseven'in dini ve insani değerleriyle ortaya koyduğu takdirlik mücadeleyle günümüz gençleri arasında nasıl bir bağ kurulabilir?
Ayşe Pehlivan: Şimdi dün ile günü kıyas ederek konuşabiliriz ancak. Akıllı telefon demiyorum ben telefona. Bir telefon o çünkü — telefona "akıllı" deyince, akıllı insanların aklına alan bir materyale akıllı demek bana makul gelmediği için.
Gelişmiş teknoloji olmadan da âşık olundu, randevular yapıldı, buluşmalar gerçekleşti, sevinçler paylaşıldı… falan falan, bir sürü şey söyleyebiliriz.
O dönemle bu dönemi kıyaslamak değil ama şöyle bir şey söyleyebilirim: İnsan hep insandı.
Bizim çocukluğumuzda gözünü açıp kapatan bir bebeğimiz yoktu. Bugünkü çocuğun da son model çıkan iPhone'u yok ki kafede otururken masanın üstüne koysun, "benim iPhone'um var" diyebilsin. Bu gençlere laf atmak için söylemiyorum bunu.
İnsanın kendisi için yaşayabilmesi neye ihtiyacının gerçekten ihtiyaç olduğunu fark etmesi önemli.
Peki bu kaymayı nasıl yaşadık? Çok gördüğümüze gözümüz alıştı. Çok gördük çünkü.
Ve biz iyiyi — iyi ve kötü olarak sınırları belirleyecek kırmızı çizgilerle — onların arasını ayırabilecek bir yapıdan uzak kaldık. Biz mevcutların içinde doğru ve yanlışı aramaya başladık.


