Görme kaybının sessiz nedeni: Bu belirti körlüğe yol açabilir Sağlık Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Gözün görme merkezi olan retina, kan akışını sağlayan atar ve toplardamarlar ile beslenir; bu damarlardan birinde meydana gelen tıkanıklık ise özellikle ileri yaş grubunda ciddi görme sorunlarına yol açabilir. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nursal Melda Yenerel, göz damar tıkanıklıklarının nedenleri, belirtileri ve tedavi seçenekleri hakkında önemli bilgiler verdi.
Görme kaybının sessiz nedeni: Bu belirti körlüğe yol açabilir
Hayat / Sağlık
03 Temmuz, Perşembe
RETİNA SAĞLAM DEĞİLSE SAĞLIKLI GÖRME MÜMKÜN DEĞİL
Gözün arka tabakasında bulunan ve görme işlemini başlatan retina, son derece hassas bir doku. Prof. Dr. Yenerel, retina damarlarında meydana gelen tıkanıklıkların bu hassas yapıyı doğrudan etkilediğini belirterek, “Atar damar tıkanıklıkları nadir ama daha ciddi; toplar damar tıkanıklıkları ise daha sık görülüyor. Her ikisi de görmeyi ciddi şekilde tehdit edebilir” dedi. Prof. Dr. Yenerel, göz damar tıkanıklıklarının en sık nedenlerinin başında ilerleyen yaş, hipertansiyon, diyabet ve damar sertliği olduğunu belirtti. Genç yaşta görülen vakalarda ise mutlaka pıhtılaşma bozukluklarının araştırılması gerektiğini vurguladı.

TIKANIKLIĞIN YERİ KAYBIN ŞİDDETİNİ BELİRLİYOR
Görme kaybının derecesinin, tıkanıklığın damardaki yerine göre değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Yenerel,“Damar kökünde oluşan tıkanıklıklar daha ağır tabloya neden olurken, dal tıkanıklıklarında hasta başlangıçta fark bile etmeyebilir. Ancak ileride göz içi kanama gibi komplikasyonlarla karşılaşabiliriz” diye konuştu.

TANIDA OCT VE ANJİYO ÖNE ÇIKIYOR
Tanı koymada göz muayenesine ek olarak ileri görüntüleme yöntemlerinden yararlandıklarını ifade eden Prof. Dr. Yenerel, “OCT ve göz anjiyosu ile tıkanıklığın yeri ve etkileri net şekilde görülüyor. Bu sayede uygun tedavi planı belirlenebiliyor” dedi. Göz damar tıkanıklığında tedavinin çoğu zaman göz içi enjeksiyonlar ile yapıldığını belirten Prof. Dr. Yenerel, “Hastaların sabırlı olması çok önemli. Enjeksiyonlar birkaç kez tekrarlanabilir. Anti-VEGF ya da kortizon içeren bu enjeksiyonlara ek olarak bazı durumlarda lazer tedavisi veya cerrahi müdahale de gerekebilir” açıklamasında bulundu.


