Günümüz Roma İmparatorluğu’nun figüranı olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Yıl 2003...
California, San Diego...
Okyanusun sonsuz maviliğinden gözünüzü alıp, kıyıya doğru baktığınızda, ABD Deniz Kuvvetleri’nin Pasifik Donanması’na ev sahipliği yapan limanı görüyorsunuz.
Dünyanın en ünlü beyin cerrahları, 50’den fazla savaş gemisinin 13 ayrı iskeleye bağlı olduğu dünyanın ikinci büyük deniz üssünü gören bir salonda uluslararası kongreye katılıyorlar.
Her büyük kongrede olduğu gibi, bu toplantının da tıp dışı ünlü bir konuğu var:
1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ABD’nin ülkemize uyguladığı ambargo nedeniyle Türk kamuoyunun yakından tanıdığı, eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger...
★★★
Kissinger konuşması sırasında, arada bir deniz üssüne ve dev donanmaya gururla bakarak sözü Roma İmparatorluğu’na getiriyor:
“Biz bugünün Roma’sıyız. Üstelik sınırlarımız Roma’dan daha geniş! Bu gücümüzle dünyaya yön veriyoruz... Örneğin şu günlerde Ortadoğu’ya demokrasi (!) götürüyoruz!..”
Kissinger Irak’ın işgalini ve Saddam Hüseyin’in devrilişini “demokrasiyi götürmek” olarak izah ettiği konuşmasında Türkiye’ye de değiniyor:
“O bölgede demokrasicilik oynayan Türkiye’yi, komşularına karşı (İran’ı kast ediyor) tampon ülke olarak görüyoruz...”
★★★
Amerika’ya yön veren güç odaklarıyla, derin devletin adamı olarak bilinen Kissinger’in konuşmasını dinleyenlerden biri de “hocaların hocası” olarak tanıyıp sevgi ve saygı duyduğumuz Prof. Dr. Cengiz Kuday...
Kissinger’in bu kibir dolu sözleri, Kuday Hoca’ya, Roma İmparatorluğu’nun kurucusu Augustus’un, tarihe “Monumentum Ancyranum-Ankara Anıtı” olarak geçen yapının duvarındaki yazıtını hatırlatıyor.
Ankara Ulus’ta, Hacı Bayram Camii’ne bitişik bir Roma Tapınağı’nın duvarındaki yazıtın, başkenti Ancyra olan Galatia eyaletinin Roma’ya katılması nedeniyle M.Ö.25’lerde yapıldığı, biliniyor. Augustus yazıtta Roma’yı Partlar’a (Yani bugünkü İranlılara) karşı koruma görevini Ankara’ya (Ancyra) verdiğini belirtiyor.
★★★
Hemen belirteyim; Roma hiçbir dönemde Fırat’ın doğusuna geçemiyor ve Partlar’ı yenemiyor. Hatta General Surena komutasındaki Partlar, kendilerine karşı savaşırken para düşkünü olduğunu öğrendikleri Romalı General Crassus’u, boğazına erimiş altın dökerek idam ediyor. Bununla da yetinmeyip Roma’nın şan ve şerefini temsil eden sancak ve amblemlere de el koyuyorlar.
Bunun üzerine Augustus, İran’la barış yollarını arıyor. O gün Anadolu’ya hakim olan idarenin girişimiyle barış sağlanıyor ve emanetler ancak bu çabalar sonucunda geri alınabiliyor...
★★★
ABD Başkanı Trump’a gelirsek...
Kissinger’in dediği gibi o kendisini günümüzün Roma imparatoru olarak görüyor!
Öyle ki, Augustus’un yazıtlarını andıran bir yaklaşımla, Rahip Brunson krizi sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği sert ifadelerle dolu mektubu New-York’ta kendisine ait Trump Tower’da sergiliyor, ama aynı Trump bugün Erdoğan’a övgüler düzebiliyor!
Grönland’ı istemesi, Kanada’yı ABD eyaleti olarak gördüğünü söylemesi ve Panama Kanalı’nı sahiplenme hayalleriyle, günümüzün Roma İmparatoru olarak anılmak istediğini düşündürüyor.
★★★
Tarih sadece geçmişi anlatan bir bilim dalı değil, aynı zamanda ibret dersleriyle dopdolu bir rehberdir.
Bu coğrafyanın halkları, binlerce yıllık birikimleriyle her zaman ayakta kalmayı başardılar.
Bugün de aynı mücadele devam ediyor.
Bize ise geçmişin derslerini unutmadan bağımsızlığımıza ve irademize sahip çıkmak düşüyor.
Bunun yolu da günümüz Roma’sının yazdığı senaryoların figüranı olmamaktan geçiyor.


