Hakikatin gür sesi, çağlar ötesinin şairi
Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Türk düşünce ve fikir hayatının sembol şahsiyeti üstad Necip Fazıl Kısakürek'in, vefatının üzerinden 42 yıl geçse de ardında bıraktığı eserleri ve düşünceleriyle bir millete istikamet çizmeye devam ediyor. Şiirde metafizik perdeyi açan ve kaleme aldığı eserlerle Türk milletinin ruh hamurunu yoğuran fikir ve aksiyon adamı Kısakürek, bugün Türkiye'yi yöneten kadroyu da derinden etkiledi. Türk Edebiyatı Vakfı tarafından 1980'de "Sultanu'ş Şuara" (Şairler Sultanı) unvanı verilen Kısakürek, 26 Mayıs 1904'te Çemberlitaş'ta dünyaya geldi. Kısakürek, dönemin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1924'te açılan yurt dışı eğitim bursu sınavını kazanarak 20 yaşında Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'ne Felsefe okumak üzere gitti. Paris'te bohem hayat sürdüğü için okulunu ihmal eden şair, 1925'te Türkiye'ye dönerek ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı çıkardı.

ÜSTAD OLARAK ANILDI
Kısakürek, kendisiyle özdeşleşen ve pek çok entekeltüel ismin yer aldığı Büyük Doğu Dergisi'ni 512 sayıya ulaştırdı. Birçok kez mahkemelik olan usta kalemin yönettiği "Büyük Doğu" dergisi, çeşitli nedenlerden 14 kez kapatılıp yeniden açıldı. Yazıları sebebiyle ilk defa 1949'da cezaevine giren Kısakürek, aynı yıl yapılan seçimlerin ardından Demokrat Parti iktidarının çıkardığı Af Kanunu ile serbest kaldı.Dergiyi Büyük Doğu Hareketi'ne dönüştüren Kısakürek, 1963'ten itibaren Türkiye'yi dolaşarak fikirlerini "Hitabeler", "İman ve Aksiyon"

"Komünist İhtilali", "Dünya Bir İnkılap Bekliyor" ve "Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu" başlıklı konferanslar aracılığıyla yaymayı sürdürdü. Kısakürek, etkili konuşma yeteneği ve kalabalıkları coşturan hitabetiyle dönemin gençleri arasında "üstad" olarak anılmaya başladı. 100'e yakın eser sığdıran Kısakürek, Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te vefat etti. Türkiye'nin her tarafından binlerce gencin katıldığı Fatih Camisi'ndeki cenaze namazının ardından usta edebiyatçı, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi.

TALEBESİ ANLATTI
SABAH'a açıklamalarda bulunan Necip Fazıl'ın talebesi, aynı zamanda eğitimci ve yazar olan Muazaffer Doğan, "Üstad Necip Fazıl devamlı hakikati söyleyen ve davasından bir milim sapmayan bir şahsiyetti. Bİrçok çileye ve zorluğa katlandı. Fakat asla yılmadı. Zor zamanlarda hakikati haykırdı. Bir nesli derinden etkiledi. Onun gibi bir isim çok az yetişir. Ben bu ülkenin yeni Necip Fazıllar çıkaracağına inanıyorum. Necip Fazıl'ı tanımak, onun eserlerini okumaktan geçer. O olmadan Türk düşünce tarihi eksik kalır. Necip Fazıl, gençliğin, irfan sahibi ve kararlı olmasını isterdi" ifadelerini kullandı.
ARVASİ'YLE TANIŞMA VE BÜYÜK DEĞİŞİM
İLK iki kitabındaki şiirleriyle yeni şiirlerini 1932'de "Ben ve Ötesi" adlı kitabında toplayan usta şair, hayatının en önemli dönüm noktasını 1934'te büyük İslam alimi Abdulhakim Arvasi ile tanışarak yaşadı. Şair Kısakürek, Arvasi ile tanışmadan önceki hayatını "Tam 30 yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum." dizeleriyle özetlerken bundan sonraki edebi çalışmalarını maneviyat odaklı yaptı.


