‘Hastaların çoğun artık sağlık çalışanına saygı duymuyor’
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Uzun zamandır sağlık çalışanlarının en büyük problemi hasta ve hasta yakınları tarafından maruz kaldıkları sözlü ve fiziksel şiddet. Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre bu yıl sağlıkta şiddet rakamları önceki yıllara göre daha fazla arttı. Sağlık çalışanlarına yönelik saldırı ve suçların kaydedildiği ‘beyaz kod’ başvuruları 2025’in ilk 6 ayında 8 bin 795’e ulaştı. Sebeplerin başında son yıllarda hastanelerde artan yoğunluk ve personel yetersizliği geliyor. Bu durum hem çalışanları hem de vatandaşları mağdur ediyor. Hastalar randevu bulamıyor, hizmet almakta zorlanıyor.
Rakamlar endişe verici
Sağlık çalışanları görevlerini yerine getirirken saldırılara maruz kalıyor. Telefonda görüştüğümüz Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, rakamların endişe verici olduğunu belirterek “Açıklanan 6 aylık veri, pandemi dönemi öncesinden çok daha yüksek. Bu tabloya sessiz kalamayız, köklü değişim şart! Sağlıkta şiddet artık yalnızca cezai yaptırımlarla çözülecek bir sorun olmaktan çıktı. Sorunun temelinde sağlık sistemindeki yapısal aksaklıklar yatıyor” diyor.
Sahada çalışan sağlık personelinden aldığımız görüşler de tabloyu doğruluyor. 27 yıllık bir hemşire hem sistemin hem de hastane idaresinin onları yalnız bıraktığını aktardı. Bir acil servis doktoru, en çok olayı gerçekten hasta olmayanların çıkarmasından yakındı. İşte anlatılanlar...
‘Telefonunu ekranıma vura vura parçaladı’
Acil servis doktoru anlatıyor:
◊ Acil servis en zor bölümdür. En çok şiddeti de hasta olmayanlardan görürüz. Rapor almak için olay çıkaranlar çok fazla olur. Örneğin bir kadın çocuğunu okula göndermediği için benden rapor istedi. Çocuk hastaneye gelmemiş, yanında da yoktu. Gerçekten bir çocuğu olup olmadığı da meçhul... ‘Rapor veremem’ deyince telefonunu monitörümün üstüne çat çat diye vurmaya başladı. Telefon elinde parçalandı. Bu tip olaylara çok alıştığımdan sakince kadına ‘Bizim doktor maaşımız sizin o parçaladığınız telefonu almaya yetmiyor’ dedim. Güvenlik çağırıp çıkarttırdım.
◊ Gerçekten derdi, hastalığı olanlar doktorla kavga etmiyorlar. Hasta yakınları çok sorun çıkarıyor. Yaşlı hastaların gelinleri bilinir mesela. Yatış vermezseniz kavga çıkarırlar. Milli maç saatinde mesela acil bomboş olur. Maç bitince servis kilitlenir. Ne kadar boğazı ağrıyan hasta varsa sıraya girer. ‘Daha ne kadar sıra bekleyeceğiz’ diye kapı yumruklarlar. Erkek doktorlar daha çok fiziksel şiddete, kadın doktorlar sözlü şiddete maruz kalıyor. Erkek hasta ya da hasta yakınları erkek sağlık çalışanlarına saldırmaktan hiç çekinmiyor. Olay muhakkak fiziksel şiddete dönüyor. Sistem çökmüş durumda, acilen çözüm gerekiyor.
‘Kanımı nasıl almazsın deyip tüpleri kafama fırlattı’
27 yıllık hemşire anlatıyor:
◊ Sabahları kan alma birimi çok kalabalık. 13 koltuk var ama 7-8 hemşireyle çalışı-
yoruz. Bir alanı poliklinik için kapattılar, hasta sayısı arttı ama kan alma kapasitesi düştü. 1.800 kişinin giriş yaptığı birimde tek güvenlik var, onu da sürekli başka yerlere çekiyorlar. Otoimmün hastalığım var, bulaşıcı risk gördüğüm hastaları başka arkadaşıma yönlendiriyorum. Bir gün “Sen nasıl benim kanımı almazsın” diye bağırdı kadın ve kan tüplerini kafama fırlattı. Beyaz kod verdik, mahkemeyi kazandım. Ama en çok canımı yakan, idareden kimsenin ‘geçmiş olsun’ dememesi oldu. Sistem bizi hastayla bire bir karşı karşıya bırakıyor. Oysa onlar da haklı. Aylar sonra randevu bulup geliyorlar. Sinirleniyorlar ama durumun mesulü biz değiliz.
‘Mesleğin en zor zamanlarını yaşıyorum’
36 yıllık hemşire anlatıyor:
Son yıllar mesleğin en zor dönemi. Hastaların çoğu artık sağlık çalışanına saygı duymuyor. İtibarsızlaştırıldık. Hakaret sıradanlaştı, küfür yemek rutinimiz oldu. Şikâyet edilince işten atılacağımızı sanıyorlar.
36 yıllık meslek hayatımda bir hasta küfür kıyamet üstüme yürüyünce ilk kez beyaz kod verdim. Dava açıldı, hastanın abisi geldi, “Kardeşim ne yaptı ki, taşkınlık yapanın işini hemen hallederler aslında” dedi. Bağıranın işinin daha hızlı hallolacağı algısı çok yaygın. Oysa kardeşi ‘şerefsiz pislik’ diye hakaret etti bana. Mahkeme de bunu hakaretten saymadı. İtiraz ettim, bakalım ne olacağını göreceğiz. Zaten beyaz kod vermeniz de ayrı bir dert. Polis “Artık vermeyin bu kodları, bizi uğraştırmayın, barışın aranızda” diyor. Sonra hastane idaresi şikâyette bulunmayalım diye baskı uyguluyor.
‘Silah çekip doktorun başına dayadı’
20 yıllık hemşire anlatıyor:
◊ Eskiden daha saygılıydı hastalar. Şimdi hemşireyi insan yerine koymuyorlar. Sakin biriyim, ilk kez bu yıl beyaz kod verdim. Dava sürecim sürüyor.
◊ Onkoloji servisinde bir kadın yanıma geldi; “Acelem var, kanımı al” dedi. “Sıra var” dedim. “Ben onkoloji hastasıyım” dedi. “Burada herkes öyle” deyince hastanın eşi “Bağlantılarım var, ben üniversitede doçentim, seni mahvederim” diyerek üstüme yürüdü, “Eşek gibi kanı alacaksın” diye bağırdı. Beyaz kod verdim, dava açtım.
◊ Yaşadığımız olayları anlatmakla bitiremem. Her birine beyaz kod versek, ki verilir, dava takip etmekten işimizi yapamayız. Bir gün yaşlı bir hasta göz ölçümü yaptırmakta zorlandı. 15 dakika uğraştım. Arkadaki hasta kapıyı açıp “Bir saattir ne yapıyorsun” diye bağırdı. Kimsenin sabrı kalmadı.
◊ İstanbul’da acilde çalışırken yaşlı bir kanser hastasına müdahale edilmediği için yakınları silah çekip doktorun başına dayadı. Kaç kişi mağdur oldu... Oysa o hastaya müdahale etmek tıbben yanlıştı.


