Hayvanlar bile onlardan daha vicdanlı Dünya Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İşgalci İsrail'in ablukasını kırmak için Gazze'ye giden ve yasa dışı şekilde gözaltına alınan Küresel Sumud Filosu aktivistleri, İsrail askerleri tarafından alıkonuldukları süreçte maruz kaldıkları ağır işkenceleri Yeni Şafak’a anlattı. Spectra isimli gemide bulunan Pilot Abdurrahman Gazzal, gördüğü zulmü şu sözlerle aktardı: “Geçirdiğimiz günler karanlıktı. En kötü muameleyi yaşadık. Dövüldük, eziyet gördük. Altı saat boyunca kavurucu güneşin altında, asfaltın üzerinde beklettiler. Sokak sıcaktan kaynıyordu, ama bizi orada tuttular. Su vermediler. Hepimiz aramızda anlaştık, açlık grevine başladık, buna rağmen suyu bile bize çok gördüler.” Gazzal, İsrailli askerlerin sistematik olarak hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını belirterek şöyle devam etti: “En aşağılık hakaretleri ettiler. Annelerimize, dinimize, namusumuza, vatanımıza küfrettiler. Gemiden indiğimiz anda dayak başladı. Omzum çıktı, hala acısını çekiyorum. Ve hâlâ orada kalan gençler var, dışarı çıkamadılar. Yaklaşık 300 kişi hâlâ zindanlarda tutuluyor; içlerinde Araplar da var, yabancılar da Türkler de…”
Abdurrahman Gazzal
FİLİSTİN DİYENİ DÖVDÜLER
Dünyaya mesajlarının çok net olduğunu belirten Gazzal, “Durun! Bu işgalci rejimle tüm ilişkilerinizi kesin. Allah’a yemin ederim, hayvanların bile onlardan daha fazla vicdanı ve merhameti var. Onların kalbinde sadece nefret var. Biz onlara nefretle yaklaşmıyoruz ama onlar bizden nefret ediyor. En temel insan ihtiyacı olan suyu bile bizden esirgediler. Gemilerimize saldırdıklarında bombalarla, gaz fişekleriyle geldiler. Bizim gemimiz Spectra, üç kez drone saldırısına uğradı; gaz bombaları atıldı, yaralananlar oldu. Ben de onlardan biriyim. Gemiden ilk çıktığım anda beni yakaladılar, yere yatırıp dövdüler. ‘Bu Filistinli!’ dediler. Pasaportum Ürdün pasaportu ama aslım Filistinli, ismimden hemen anladılar. Yaklaşık beş-altı genç daha vardı, onlar da Filistin kökenliydi ama farklı pasaportlar taşıyorlardı. Onlara da aynı şekilde saldırdılar, sırf Filistinli olduğumuz için en ağır şiddeti bize uyguladılar. Cezaevinde kim ‘Filistin’ diye haykırdıysa, anında dövüldü” ifadelerini kullandı.
Sarah Wilkinson
İDAM EDİLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM
Gazze’ye ulaşmak için aktivistlerin bütün zorluklara göğüs gerdiğini söyleyen İngiliz aktivist Sarah Wilkinson, “İsrail bizi uluslararası sularda zorla alıkoydu. Uyguladıkları muamele son derece gaddar ve insanlık dışıydı. Gazze’yi 37 mil uzaklıktan gözlerimizle gördük ama karaya ulaşamadık, bu beni derinden üzdü. Alıkonulduğumuz sürede işkenceye, susuz bırakılmaya ve açlığa maruz kaldık. İsrail’in bizi tuttuğu hapishane adeta bir harabeydi, etraf ve verilen yemekler böceklerle doluydu, sular ise kahverengiydi ve içilemeyecek kadar kirliydi. Zehirli su içmek zorunda kaldık. Gıda ve temiz su yoktu; ayrıca uyumamamız için yüzümüze sürekli ışık tutuluyordu. Orada idam edileceğimizi düşündüğümüz anlar oldu. Bize o şekilde muamele ettiler” diye konuştu. Engellemelere rağmen tüm dünyanın Gazze’deki soykırımın durdurulması ve insani yardım koridorunun açılması için denizlere açılmaya devam edeceğin söyleyen Wilkinson, “İnşallah bir dahaki sefere Gazze’ye ulaşacağız ve ihtiyaçları bizzat ulaştıracağız. Söz veriyorum, başaracağız. İsrail’in bizi durduracak kadar gemisi yok” dedi.

YİNE OLSUN YİNE GİDERİZ
Alma gemisinde bulunan ve ilk tutuklanan ekipte yer alan aktivistlerden Metehan Sarı, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Araba buz gibiydi. Klimayı açmışlar. Özellikle üzerimizdeki kıyafetleri çıkarttırdılar, tişörtlerle duruyorduk. Dedim ki ‘Donarsan namertsin. Diren.’ Sumud’un asıl amacı direniş ve kararlılıktı. Elhamdülillah herkes kararlılıkla mücadele etti. Şu anda dünya görüyor ki güneş batıdan doğuyor. İsrail tüm dünya üzerinde tüm Avrupa üzerinde katil Siyonist bir devlet olarak anılıyor. Şu anda ablukanın kırıldığına inanıyoruz çünkü Avrupa bu misyonun çok büyük bir parçasıydı. Avrupa’da şu an İsrail’in katil Siyonist bir devlet olarak anılması ve onların gerçek yüzünü görüyor olması çok büyük bir başarı. İnşallah yine olursa yine gideceğiz.”
Türkler insanlık suçunun delillerini topladı
İsrail'in Küresel Sumud Filosu'nda alıkoyduğu İngiliz gazeteci Kieran Andrieu, İsrail tarafından serbest bırakılıp gönderildikleri Türkiye'ye teşekkür ederek, “Türklerin yaptıkları en önemli şey, bizi doktorlara, avukatlara götürerek insanlığa karşı işlenen suçların delillerini toplamaları oldu” ifadelerini kullandı. Andrieu, maruz kaldıkları İsrail saldırısı ve cezaevinde geçen günlerin korkunç olduğunu vurgulayarak gözaltı sürecinin yıpratıcı olduğunun altını çizdi. Andrieu, uluslararası hukukun birkaç kere ihlal edildiğini söyleyerek, “Orada 2 gün kaldıktan sonra 2 yıl kalmış gibi hissettim” dedi. Andrieu, bu süreden sonra bunu her gün yaşayan Filistinlilerin ne hissettiğini anlamaya başladığını vurguladı. Filodaki İsviçreli aktivist Sebastien Dubugnon ise son derece seferber olan ve lojistik destek vererek evlerine dönmelerini sağlayan Türkiye ve Türk halkına teşekkür etti. Dubugnon, İstanbul'da, İsviçre makamlarının kendi vatandaşı olan aktivistlere kişi başına yalnızca borç para verdiğini dile getirerek, bunu unutmayacaklarını söyledi.


