Hepsinin yeri belli: 50 bin tane kökünden sökülecek
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Muğla’nın Yatağan ilçesindeki santral ile Milas’taki Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kömür ihtiyacını karşılamak amacıyla bölgedeki zeytinliklerin madenciliğe açılmasını sağlayacak yasa, tüm karşı tepkilere rağmen Komisyon'dan geçti.
Meclis’te komisyonda tepkilere karşın 26 saat süren görüşmelerin ardından kabul edilen teklif, TBMM Genel Kurulu’na geldi. CHP teklifin yasalaşmasını engellemek için sık sık yoklama istedi.
50 BİN TANE KÖKÜNDEN SÖKÜLECEKCumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre; iktidarın tepkilere karşın düzenlemede ısrarcı olmasının nedenini açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Termik santrallerimiz var, yerli kömür kullanan ve bu kömürü alamadıkları zaman, Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yüzde 3.5’ini kaybediyoruz. Bu bazdan çıktığı için yenilenebilir enerjiyi de belli bir oranda kaybediyoruz. Bu, çok ciddi bir rakam. Hidroelektrikteki kuraklığın etkisini, enerji ithalatını düşündüğünüzde, bu ülkemiz açısından çok kritik” dedi.

Yılmaz, düzenlemeden 50 bin civarında ağacın etkileneceğini söyledi. Yılmaz, “Bunların da taşınabilecekleri taşınacak, taşınamayacak olanları da fazlasıyla telafi edici bir şekilde başka bir alanda zeytin ağacı dikilecek” dedi.
Yılmaz’ın bu açıklamalarına karşın taşınacak ağaçların nereye dikileceği belirsiz. Sökülecek ağaçların yerine nerede ağaç dikileceği konusunda da belirsizlik bulunuyor. Teklifte belirlenecek bu yerler için sadece “maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik verilmek suretiyle” deniliyor.

Muğla Yatağan ile Milas’ta koordinatları verilen alanlarda yer alan zeytinliklerin madenciliğe açılmasını öngören tekliften kaç tane ağacın etkileneceği belli olurken Muğla Milas İkizköy, Karacahisar, Çamköy, Alaçam başta olmak üzere bölgedeki çok sayıda yerden köylüler dün Meclis’e geldi.

TBMM Dikmen Kapısı önünde basın açıklaması yapıldı. Köylüler sık sık “Havama, suyuma, toprağıma dokunma; maden yasası geri çekilsin; toprağa dokunan eller kırılsın” sloganlarını attı.
Muğla dışındaki başka kentlerden de gelenler oldu.
'MECLİS'E GİRİŞ YASAĞI KONULDU'Milas İkizköy Mahallesi Muhtarı Nejla Işık, tek birşey istediklerini belirterek, “Bu çökme yasasını kabul etmiyoruz. Ama inatla, ısrarla sesimizi duymuyorlar; duyuyorlar ama işlerine gelmiyor” dedi. Meclis’e alınmadıklarını belirten Işık, “Şirketler TBMM’ye alınırken, elini kolunu sallayarak rahat bir şekilde dolaşırken biz köylüler, sadece 6 kişiydik, Meclis’e giriş yasağı konuldu bize. Burası milletin Meclis’i değil mi ? Şirketlerin Meclis’i mi ? Köylülerin, vatandaşların Meclis’i mi ? Şirketler herkesle görüşecek, vekillerle görüşecek, herkese sesini duyurmaya çalışacak ama köylülerin sesini susturmaya çalışıyorlar. Susturamayacaklar. Bu yasayı kabul etmiyoruz. Bizim zeytinlerimizi, bizim emeğimizi hiç kimse şirketlere feda etmesin, edemez” dedi.

Işık, enerjinin alternatifleri olduğunu ancak toprak giderse, su giderse hayatın biteceğini vurguladı. Denizli’den gece yola çıkan Hatice isimli bir köylü de şunları söyledi:
“İhtiyar halimizle topraklarımızı korumaya geldik. Bizim topraklarımız çok verimli. Bak bu kekikler, tam buğday ekmeği, nohut, mercimek, darı, badem, ceviz. Bunları hep toprak yetiştiriyor, kömür yetiştirmiyor. Bu maden yasasını kaldırsınlar. Biz bunun için geldik buraya. Ağaçlarımızı yıktılar, topraklarımızı talan ettiler. Ekinlerimizi, tütünlerimizi gömdüler. Bir de mahkemeye verdiler, yargıladılar beni. Atatürk’ün, atalarımızın koyup gittiği emanete, mirasa sahip çıkalım.”
Ordu’dan gelen Cevat isimli bir yurttaş da poşetle getirdiği fındıkları göstererek, şunları söyledi:
“Ordu’nun altınını getirdim size. Bizim altınımız fındık. Üç bin dönüm maden işlediler Ordu’da. 13 milyon geliri var. Buraya fındık eksen bunun 5 katı 10 katı kâr yapar, ülkeye fayda getirir. Bu yasa sadece Muğlalılar’a değil, tüm ülkeye geçerli. Nerede bu Türkiye? Nerede halk ?”
Aydın Çine’ye bağlı uzak bir dağ köyünden geldiğini ifade eden Zeynep isimli bir başka vatandaş da şunları söyledi:
“Adı gibi top top çamları olan, çam fıstığının yetiştiği yerden geliyorum. Köyüm o kadar güzel ki. Ama 10 yıl öncesinden bir şirket geldi ve o köyümün masalsı güzelliğini yerle bir etti. Benim köyümde öyle bir çam ağaçları vardı ki tek bir güneş ışığı sızıp da giremezdi, o kadar gürdü, o kadar heybetliydi. Öyle dere yataklarımız vardı ki, o kadar berraktı ki suyu eğilip içerdiniz. Masalsıydı köyüm ama şu an masalsı köyüm kalmadı. O çam ağaçlarının yerini kumdan dağlar aldı. O dere yataklarını molazlar sardı. Artık derelerden su akmıyor. Artık çamlar kuruyor, hayvanlar ölüyor, meralarımız kalmadı, arıcılık yapamıyoruz. Çam fıstıklarımız artık yetişmiyor.”


