İç çatışma yaşayan siyasetin bayramları bile ortak değil Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Muhalif bir dernek, diyelim ki Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı’nın oğlu veya kızı (var mı bilmiyorum; varsa Allah, başarılı ve sağlıklı bir ömür versin) bir trafik kazası yaparsa ve kazada hatalı sürüşü nedeniyle bir yurttaşımız hayatını kaybederse, tutuklu mu yargılanırdı, yoksa tutuksuz mu?
Kızılay Genel Müdürü’nün kızıysanız, tutuksuz yargılanabilirsiniz. Muhalif bir gazeteci, Rasim Ozan Kütahyalı’nın attığı bir X paylaşımını yapsaydı, yolda giderken Bolu’dan SEGBİS aracılığıyla Ankara Başsavcılığı’na ifade verdikten sonra yoluna devam edebilir miydi, yoksa tutuklanır mıydı?
Muhalif gazeteciyseniz, tutuklanırsınız.İktidar yanlısı televizyonlarda yapılan yayın ihlallerini Sözcü TV, Halk TV veya Tele1 yapsaydı şu an yayında olurlar mıydı? Bu soruların cevaplarını hepimiz biliyoruz. Kısacası, hepimiz biliyor ve yaşıyoruz.
İKİ FARKLI HUKUK VAR
Ülkemizde iki farklı hukuk var: İktidar yanlılarına uygulanan hukuk ve muhalefete uygulanan hukuk. Adeta 1960’ların öncesindeki Amerika’nın güney eyaletlerinde yaşıyoruz. Beyazlar iktidar yanlısı, siyahlar ise muhalifler. Anayasa ve yasalar önünde kâğıt üzerinde herkes eşit; ancak gerçekte öyle değil. Böyle bir ortamda siyasi partiler bayramlaşmıyor. Daha doğrusu, iktidar bloğu kendi içinde; muhalefet ise kendi içinde bayram kutluyor. Siyaset iç çatışma yaşıyor. İç çatışma yaşayan siyasetin bayramları bile ortak olmaktan çıkıyor. Allah’tan bu iç çatışmanın toplumsal bir temeli yok. Yurttaşlarımız hangi partiye oy verirse versin, büyük bölümü bu hukuksuzluktan şikâyetçi. Türk toplumu sağduyusu ile birliğini sürdürüyor. Ancak muhalefete destek veren kitlelerin mağduriyet duygusu her geçen gün artıyor ve derinleşiyor. Mağduriyet duygusu, siyasette büyük bir itici güçtür; dinamiktir.
MAĞDURİYET DUYGUSU
AK Parti’yi 2002’de iktidara taşıyan da 28 Şubat’ın uygulamalarıyla yaratılan mağduriyet duygusuydu. Bugün ise bu duygu, muhalefet için en önemli itici güç haline geldi.
Mağduriyete dayanarak yükselen iktidarların uygulamaları, AK Parti örneğinde gördüğümüz gibi yeni mağdurlar üretiyor. Oysa Türkiye’nin sağlıklı bir siyasal sisteme ve huzura kavuşması için bu kısır döngüyü aşması gerekiyor. Yapılması gereken şey çok ama çok basit: İster iktidarı desteklesin ister muhalefeti, herkese aynı hukuku uygulayın. Kimsenin anayasal ve yasal haklarını gasp etmeyin. Muhalefete, “Siz bu ülkenin ikinci sınıf yurttaşlarısınız. Sadece bizim izin verdiğimiz ölçüde anayasal ve yasal haklarınızı kullanabilirsiniz” demeyin. Anayasa’nın 10. maddesini uygulayın. Uygulanırsa, yine bayramları birlikte kutlayabilen bir toplum oluruz.
İyi bayramlar.


