İmamoğlu nun ikinci telefonu iddiasına CHP li Başarır dan Ergenekon kumpası hatırlatması
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında iktidara yakın medyada ortaya atılan "ikinci telefon" iddiası, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır tarafından yanıtlandı. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Başarır, soruşturmanın usulsüz yürütüldüğünü ve hukuksuzluklarla dolu olduğunu savundu.
Başarır, İmamoğlu’nun ikinci bir telefonunun olduğuna dair iddiaya ilişkin, "Ekrem Bey’in telefonunun, benimki bu telefon ya da benim telefonumun gizli bir tarafı yok ki. Zaten tüm görüşmelerimi zaten dinliyorlar beyefendiler.“Ben ikinci telefonu da bilmiyorum. Onu da söyleyeyim. Kendisiyle 2019’dan bugüne kadar da tek telefonuyla görüştüm.”" dedi.
Soruşturmanın gizli yürütülmesi gerekirken bazı gazeteciler aracılığıyla kamuoyuna servis edildiğine dikkat çeken Başarır, sürecin şeffaflıktan uzak olduğunu vurguladı:
“Bunu avukatları duymuyor. Bunu Ekrem Bey duymuyor. Bunu bizler duymuyoruz. Savcı bazı televizyon kanalları ve gazetecilerle birlikte ortaklaşa bu soruşturmayı yürütüyor.”Başarır, soruşturmanın Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarını hatırlatan yöntemlerle yürütüldüğünü söyledi:
Ergenekon, Balyoz dönemini gördük. Rezalet soruşturmalar gördük. Çok kısa bir dönem DGM soruşturmaları, yargılamalarını gördük. Ben böyle bir rezalet görmedim.Kimin evi? Hangi ev? Nedir bu? Daha önce niye yapılmadı? Ergenekon, Balyoz döneminde o günkü tarihli gazetelere sarılmış ama eski tarihli silahları getirdiniz, koydunuz.Bugün de bunu mu yapıyorsunuz? Hangi ev, kimin evi kardeşim?İmamoğlu’na yönelik delil arayışının gözaltıdan haftalar sonra hâlâ sürdüğünü belirten Başarır, sürece ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“19 Mart’ta olmayan deliller bugün aranıyor. 19 Mart’ta gözaltına alınan insanlar avukatları huzurunda hem savcılık hem emniyette ifade verirken aradan bir ay geçiyor, ifadesini değiştiriyor.”Soruşturmanın hukuka uygun yürütülmediğini belirten Başarır, şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti savcılarının görevi delil uydurma, zorla insanları ifadeye çağırma, zorla insanların olmayan, yolunu yordamını bilmediği evlerden ‘Telefon buldum’ deyip getirip koymak değildir.”Ortaya atılan diğer iddiaların da çürütüldüğünü hatırlatan Başarır, şu ifadeleri kullandı:
“MASAK raporu dediler, yok. 600 milyarlık yolsuzluk dediler, 6 yıllık bütçenin o kadar olmadığı ortaya çıktı. Berkay Gezgin’e 1 milyon dediler, yalan çıktı. Araba dediler, MHP milletvekilinin çıktı. Lüks villa dediler, bir daire çıktı.”Başarır, soruşturmanın bir an önce iddianameye dönüşmesi gerektiğini belirterek çağrıda bulundu:
“Eğer bir parça utanmanız varsa bir an önce iddianameyi yazın, görelim o iddianameyi. Hepimiz gidip savunmalarımızı yaparız.”CHP’li Başarır’ın konuşması da tam olarak şöyle:
Ekrem Bey'in telefonunun, benimki bu telefon ya da benim telefonumun gizli bir tarafı yok ki. Zaten tüm görüşmelerimi zaten dinliyorlar beyefendiler.
Hem ortam dinlemesi hem iletişim, tanıkları teknik takipte dinlenmiş. Ben ikinci telefonu da bilmiyorum. Onu da söyleyeyim. Kendisiyle 2019'dan bugüne kadar da tek telefonuyla görüştüm.
Ama yine söylüyorum bunu bazı gazeteci arkadaşlardan, televizyonda duyuyoruz biz. Bunu avukatları duymuyor.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>Bunu Ekrem Bey duymuyor. Bunu bizler duymuyoruz. Savcı bazı televizyon kanalları ve gazetecilerle birlikte ortaklaşa bu soruşturmayı yürütüyor.
Oysa savcılar soruşturmayı emniyetle emniyetin bölgesinin dışında kalan yerlerde jandarmayla yürütüyordu.
Şimdi 5 tane, 6 tane gazeteci, bazen emniyet, bazen jandarma karışık bir şekilde bu işi yürütüyor. Gerçekten benim bir bilgim yok ve benim ikinci bir numaradan da bir bilgim yok.
Olduğunu da zannetmiyorum bakın. Ama şu bir gerçek, İBB soruşturması ile ilgili 19 Mart'ta olmayan deliller bugün aranıyor.
19 Mart'ta gözaltına alınan insanlar avukatları huzurunda hem savcılık hem emniyette ifade verirken aradan bir ay geçiyor, ifadesini değiştiriyor.
O zaman birçok suçlu, bugün bu ülkede, şüpheli diyeyim daha doğrusu, suçlu doğru bir laf değil. Emniyette, savcılıkta ifade veriyor. "Baskı altında aldım efendim. Bu doğru değil." diyor. Kabul etmiyorsun. "Berkay kabul etmiyor." "Sıcak sıcak alınan ilk ifade doğrudur." diyor.
Niye insanlar ifadelerini değiştirmek zorunda kalıyor? Çünkü ömür boyu siyasetçi olarak, bürokrat olarak çalışmış insanları cezaevine atıyorsun. "Ömür boyu burada kalacaksın. Şu ifadeyi ver." diyorsun.
Aynen de böyle oluyor. Bizim nezdimizde yok hükmündeki deliller ve ifadelerdir. Ekrem Bey alınacağını biliyor muydu sabah 6'da? Bilmiyordu.
Polis geldi evinden, telefonlarına, bilgisayarlarına, her şeyine el koydu. Nereden çıktı şimdi bu telefon? Bakın çok şüpheli şeyler bunlar. Ben stajım dahil 99'dan beri ceza avukatlığı yapıyorum. Ceza avukatlarının yanında staj yaptım.
Ergenekon, Balyoz dönemini gördük. Rezalet soruşturmalar gördük. Çok kısa bir dönem DGM soruşturmaları, yargılamalarını gördük. Ben böyle bir rezalet görmedim.
Kimin evi? Hangi ev? Nedir bu? Daha önce niye yapılmadı? Ergenekon, Balyoz döneminde o günkü tarihli gazetelere sarılmış ama eski tarihli silahları getirdiniz, koydunuz.
Bugün de bunu mu yapıyorsunuz? Hangi ev, kimin evi kardeşim?
Nereden çıkıyor bunlar? Bizim bilmediğimiz, ailesinin bilmediği, eşinin bilmediği, çocuğunun bilmediği evi mi var kendisinin bilmediği?
Ve biz bu haberleri akşam, var mı bilmiyorum, tekrardan haber. Oradan duyuyoruz. Nedim Şener'in köşe yazısından duyuyoruz.
Utanmıyor mu o savcı? Bizlere, avukatlarına tebliğ etmediği bir konuyu onlara vermeye? Kimin evi? Çık söyle savcı, kimin evi bu?
Bakın çok büyük skandallar, çok büyük haksızlıklar, hukuksuzluklar çıkacak. Bu soruşturma rezalet bir soruşturma. Türkiye Cumhuriyeti savcılarının görevi delil uydurma, zorla insanları ifadeye çağırma, zorla insanların olmayan, yolunu yordamını bilmediği evlerden "Telefon buldum." deyip getirip koymak değildir.
19 Mart itibarıyla delillerini bir ortaya koy bakalım. Ama hiçbir delil yok dediğim gibi. MASAK raporu dediler, yok. 600 milyarlık yolsuzluk dediler, 6 yıllık bütçenin o kadar olmadığı ortaya çıktı. Berkay Gezgin'e 1 milyon dediler, yalan çıktı.
Araba dediler, MHP milletvekilinin çıktı. Lüks villa dediler, bir daire çıktı. Ortak şirkette paralar var dediler, yalan çıktı. Yani bu kadar yalanın olduğu bir soruşturmada tek gerçek masumiyettir. Eğer bir parça utanmanız varsa bir an önce iddianameyi yazın, görelim o iddianameyi. Hepimiz gidip savunmalarımızı yaparız.


