İnsanlık sınırı ihlali
Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Sınırlarımızı korumak, askerimizin görevi.
Hele hele kafileler halinde Afgan’ın, Pakistanlının, Bangladeşlinin geçirildiği doğu sınırlarımızda kaçaklara ve kaçakçılara göz açtırmamaları gerekir.
Ancak vatanımızın sınırlarını korurken insanlık sınırlarını ihlal edemeyiz.
Suç işleyerek suç önlenemez.
O halde güvenlik güçlerimizin eli silahlı kaçakçılardan ne farkı kalır?
Türkiye-İran sınırındaki Van’ın Özalp ilçesine bağlı Dönerdere köyünde 28 Aralık 2024 gecesi yaşananlar, “Kim daha kanunsuz? Kaçakçılar mı, kaçakçılarla mücadele eden askerler mi?” sorusunu akla getiriyor.
Kaçakçılara yardım ediyorlardı
6 Ocak’ta, bu köşede hikayelerini yazmıştım.
Seyithan Durdu, 34 yaşındaydı.
Dört çocuk babası.
Hayvancılıkla geçiniyordu.
Ve zaman zaman İran’dan Türkiye’ye yasadışı yollardan kaçak göçmen getiren şebekelere yardım edip para kazanıyordu.
Doğruya doğru, yaptıkları suç…
Fakat cezası, yargısız infaz mı olmalıydı?
Seyithan, kardeşi Zübeyt ve 15 yaşındaki yeğeni Ş.D., o akşam Aşağı Tulgalı Mahallesi’nde kaçak göçmenleri devralıp Dönerdere’de şebekeye teslim etti.
Saat 4 sularında kaçaklar minibüse bindirilip yola çıkarılırken; Durdular atlarla Bakışık köyüne doğru ilerledi.
Sıkıp gittiler
Tam bu sırada Özalp 2. Hudut Taburu 3. Hudut Bölüğü Tulgalı Hudut Karakolu’nda Kol Komutanı olarak görev yapan Üsteğmen Y.A. ile beraberindeki Üsteğmen M.Ç. ve Uzman Onbaşı S.G., devriyeye çıkmıştı.
Kaçakları ve Durduları takibe aldılar.
İddiaya göre, dur ihtarında bulunmadan Durduların arkasından ateş ettiler.
Ş.D., anlatıyor:
“Biz dere tarafına giderken, bir araç bize doğru geliyordu. Yerde buz vardı. Ben ve Seyithan kayıp düştük. Ata bindik. Kanalı geçtik. Halen araç takip ediyordu. Şoförün yanındaki iki kişi tüfekle iki el ateş etti. İlk mermi Seyithan’a isabet etti. İkinci mermi boşa gitti. Seyithan attan düştü. Yanına gittim. Araçtan iki kişi indi. Yanımıza geldiler, ‘Ne oldu?’ diye sordular. ‘Mermi sıktınız’ diye bağırdım. ‘Biz değiliz’ dediler. İkisi aracı önce önden, sonra arkadan itip araca binip ilerlediler. Üzerlerinde asker elbiseler ve yeşil şapkalar vardı.”
Durdu’yu sırtından vuran askerler, yaralıya yardım etmeden, olayı Özalp İlçe Jandarma Komutanlığı ile 112’ye bildirmeden çekip gitti.
Ş.D., telefon açıp amcalarını ve kuzenlerini çağırdı.
Atlar kaçtığı için Durdu’yu battaniyeye sarıp el feneri ışığında sürükleyerek, yola doğru götürdüler. Battaniye yırtıldı. At bulup Durdu’yu bindiler. Yola çıkınca araca bindirdiler. Fakat çabaları, genç adamı yaşatmaya yetmedi.
İki askerin ifadeleri çelişiyor
Askerler teslim olmadı.
Önce Durdu’nun yeğenleri sorumlu tutuldu.
Dördüncü gün, 1 Ocak 2025’te, üç asker gözaltına alındı.
Ateş eden, ekibin komutanı Üsteğmen Y.A. idi.
Y.A., 28 Aralık 2024’teki ifadesinde, Dönerdere’ye gitmediklerini, kaçakçıları görmediklerini iddia etmişti.
Ancak 1 Ocak’ta savcılıkta verdiği ikinci ifadesinde, devriyeye çıktıklarını, Aşağı Tulgalı Mahallesi’nde kaçaklara ait ayak izlerini görüp takip ettiklerini ve kalabalık bir göçmen grubunu gördüklerini anlatarak, şöyle dedi:
“100 metre kadar önümüzdeydiler. Durmaları için iki el havaya atış yaptım. M.Ç. üsteğmenle göçmenlerin yanına gittik. 14 göçmeni karakola gönderdik. Yanlarında atlı görmedim.”
Y.A.’ya ilk ve ikinci ifadelerinin çeliştiği soruldu.
“Olay anında korktum” dedi.
Üsteğmen M.Ç. ise üç atlıyı takip ettiklerini ve Y.A.’nın onlara ateş ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sağ arkada oturan Y.A., camı indirdi, ‘Durun, kaçmayın’ diye bağırdı. Atlılar durmayınca beş-altı el havaya ateş etti. Bu esnada araç peşlerinden gidiyordu. Dere yatağı gibi bir yerde ön teker battı. Araç gidemeyince Y.A. ve ben indik. Şöför manevra yaparak, aracı çıkardı. Sisli olduğu için atlı görmedik. Ses de duymadık. Hava şartlarından dolayı sorumluluk sahamızın dışına çıkıp çıkmadığımızı tespit edemedik.”
M.Ç.’nin olay sabahı Y.A.’ya “Sakin” diye mesaj attığı, konum bilgilerini sildiği ortaya çıktı. M.Ç., panik yaptığı için bildiklerini anlatmadığını ileri sürdü.
Y.A., tutuklandı.
Çekirdeğini kana bulayıp bıraktılar
Y.A.’ya Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
İddianameye göre olay yerinde iki kovan, bir mermi çekirdeği bulundu.
Van Jandarma ve Erzurum Bölge Kriminal Polis laboratuvarlarının iki ayrı raporunda kovanların Y.A.’nın silahından çıktığı saptandı. Ancak mermi çekirdeği ne Y.A.’nın ne de diğer iki askerin silahına aitti.
Bu bir…
İkincisi; çekirdekte Seyithan Durdu’nun kanı vardı.
Halbuki olay yerindeki hiçbir numunede kana rastlanılmamıştı.
Üç…
Çekirdek deforme olmamıştı.
Oysa otopsi tutanağına göre Durdu’yu öldüren çekirdek omurgayı parçaladığı için çok sayıda metalik parça bırakarak vücuttan çıkmıştı. Dolayısıyla deforme olmuş olmalıydı. Ölüme sebebiyet veren çekirdek, bu değildi yani.
Demek oluyor ki…
Öldürücü kurşunun başkası tarafından sıkıldığını düşündürmek için mermi çekirdeği Durdu’nun kanına bulanıp olay yerine bırakılmıştı.
Neyse ki savcılık bu kumpası gördü ve yutmadı!
Ancak çekirdeği kimin bıraktığı belirsiz…
Avukat Özal Bedir, kimi tanıklara göre, otopsi işlemine katılan askerlerin kan örneği alıp mermi çekirdeğine sürmüş olabileceğini iddia ediyor.
Eğer öyleyse korkunç bir suç bu!
Tahrik altında öldürme
Diğer yandan, Durdu’nun vurulduğu yer, askeri yasak bölgenin dışında kalıyor. Askerlerin kaçakları takip etmeyerek, jandarmaya veya polise bildirmesi gerekirdi. Görev alanı dışına çıkan askerler kimseye haber vermediler.
Ne kaçakçıları takip ederken…
Ne de Durdu’yu vurduktan sonra!
Kaçakçılarda tüfek olduğu iddiası doğru kabul edilerek Y.A.’ya haksız tahrik altında olası kastla öldürme iddiasıyla dava açıldı. Y.A.’ya 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İlk durumda 21 Mayıs’ta görülecek.


