İran ın gözünden: İsrail İran a neden saldırdı? Başarısız mı oldu? Dış Haberler
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
İran gazetesi Tehran Times yazarı Mona Hojat Ansari, 13 Haziran'da İsrail'in İran'a saldırısıyla başlayan çatışmalarla ilgili bir değerlendirme yazısı yazdı.
İsrail-İran hattında yaşanan son gelişmeler neler? Haberi Görüntüle
Çatışmaların İran çevresinde nasıl yorumlandığına ışık tutan yazıda ilk belirtilen şey bir patlamayla uyanan Tahran'ın bunun bir İsrail saldırısı olabileceğine hiç ihtimal vermemesi.
15 Haziran Pazar günü ABD ve İran heyetlerinin nükleer müzakerelerine Umman'da devam edeceği bilinmesine rağmen İsrail'in görüşmelerden 2 gün önce Tahran'ı vurması, İran'da şaşkınlık yarattı.
Ansari'ye göre bu saldırıyla, ABD Başkanı Trump'a karşı yumuşayan İran kamuoyu yeniden Trump'ın karşısında pozisyon aldı.
İran, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, "İran'ın nükleer silah yapabilme kapasitesinin gerçekleşmesine çok az bir süre kalması nedeniyle İsrail'in kendi güvenliğini sağlaması" gerekçesini kesin olarak kabul etmiyor.
UAEA ve Batılı istihbarat kurumlarının İran'ın nükleer silah yapma niyetinde olmadığını defalarca teyit ettiğini öne süren İranlı yazar, "Eğer İran kendi nükleer silahını yapmak isterse bu İsrail'in saldırılarının sonucu olur" dedi.
İran'ın nükleer tesislerinin yerin altında olduğunu ve konvansiyonel silahlarla yok edilemeyeceğini İsrail tarafının çok iyi bildiğini ancak buna rağmen saldırdığını öne süren Mona Hojat Ansari, "İsrail, İran'a saldırarak Hamaney rejimini devirmeyi planladı ama başarısız oldu" yorumunda bulundu.
Mona Hojat Ansari şu yazıyı kaleme aldı:
"İlk patlamayı duyduğumuzda İsrail saldırısı olduğuna inanamadık""Cuma sabahı erkenden beni sarsarak uyandıran sesleri anlamam biraz zaman aldı. Pencereler tıkırdıyordu ve ilk düşüncem bir deprem olduğuydu. Ya da belki yandaki inşaat alanında bir kaza olduğunu. İsrail'in Tahran'daki konutlara yönelik saldırıları o ilk şaşkın dakikalarda aklımdan geçen en uzak şeydi.
İlk başta kimse olanlara tam olarak inanamadı. ABD ve İsrail nasıl olur da diplomatik bir sürecin ortasında İran'a saldırı düzenleyebilirdi? Saldırıdan sadece birkaç saat önce, hafta içinde ABD ile dolaylı nükleer görüşmelerin altıncı turu için Umman'a gitmeye hazırlanan bazı meslektaşlarımla konuşmuştum. Bazılarının bu kez bir ilerleme kaydedilebileceğine inandıklarını söylediklerini duydum. Hatta bazıları Trump'ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu İran'a saldırmaktan kaçınmaya çağırdığını iddia ettiği önceki açıklamalarına atıfta bulundu.
Trump "deli" olsa bile, Batı Asya söz konusu olduğunda net düşünme yeteneğine sahip olduğunu, bölgede yeni bir savaşın -özellikle de İran'ın dahil olduğu bir savaşın- kimseye fayda sağlamayacağını anladığını savundular.
Ancak Trump'ın her zaman bildiğimiz kadar çılgın ve cahil olduğu ortaya çıktı. ABD Başkanı Umman'da İranlılarla görüşmeye hazırlanırken İsrail'e İran'daki konutları, nükleer tesisleri ve askeri alanları vurması için gereken lojistik ve istihbaratı sağladı. Şu anda 250'den fazla sivilin yanı sıra bir nesil üst düzey İranlı askeri komutan ve nükleer bilim adamı öldü."
"İsrail İran'a neden saldırdı?"Netanyahu saldırıların İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemeyi amaçladığını iddia ediyor ki bu, İran'ın nükleer programı hakkında asgari düzeyde bilgi sahibi olanlar da dahil olmak üzere çok az kişinin kabul ettiği bir gerekçe.
UAEA ve Batılı istihbarat kurumları, nükleer ilerlemelere rağmen İran'ın ne nükleer silah peşinde koştuğunu ne de bu yönde bir siyasi irade gösterdiğini defalarca teyit etti. İran gelecekte bu tür silahlar geliştirirse, bu muhtemelen İsrail'in küstah saldırganlığının doğrudan bir sonucu olacak ve bu tür silahların gerekli olduğunu hissetmelerine neden olacaktır.
Dahası, rejimin Natanz ve Fordow nükleer tesislerine yönelik saldırıları önemli bir hasara yol açmadı. İran'ın nükleer şefinin son açıklamasına göre her iki tesis de şu anda normal bir şekilde çalışmaktadır. İran'ın nükleer tesislerinin büyük bir kısmının yerin altında olduğu ve konvansiyonel silahlarla yok edilmelerinin mümkün olmadığı bir süredir tüm dünya tarafından bilindiği için bu durum sürpriz olmadı. Özellikle Netanyahu, IAEA Genel Direktörü Rafael Grossi ile yakın ilişkileri göz önüne alındığında, bu gerçeğin kesinlikle farkındaydı.
Peki İsrail neden İran'a saldırdı? İran'a neden saldırıldığını anlamak için öncelikle İsrail saldırısını incelemeliyiz.
Rejimin İran'a yönelik operasyonu üç unsurdan oluşuyordu: askeri liderlere suikast düzenlemek, nükleer tesislere saldırmak ve sivilleri terörize etmek.
İsrail saldırısının üç şeyle sonuçlanacağına inanıyordu:
1. Üst düzey İranlı komutanların öldürülmesi misillemeyi geciktirecek veya önleyecekti
2. İran'ın füze rampaları, depoları ve askeri tesislerinin tamamı veya önemli bir kısmı 13 Haziran harekatıyla imha edilecekti
3. İranlı sivillerin öldürülmesi ve Tahran'ın kalbinin vurulması halkı hükümete karşı kışkırtacak ve bir ayaklanmayı teşvik edecekti
Tüm varsayımlar yanlış çıktı. Üst düzey beş askeri liderini kaybetmesi İran'a darbe vurmuş olsa da İran Silahlı Kuvvetleri'ni felce uğratmadı. İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney'in suikasta kurban giden generallerin yerini alması sadece birkaç saat sürdü.
İsrail'in İran'ın askeri varlıklarına ne kadar zarar verdiğini bilmesek de, ülkenin savunma ve saldırı kalibrelerinin büyük bir kısmının hala sağlam olduğu açıktır.
Çatışmalar başladığından bu yana İran işgal altındaki topraklara çok sayıda füze saldırısı düzenledi ve Hayfa petrol rafinerisi, Mossad ve Aman karargahları, askeri üsler ve nükleer araştırma merkezleri gibi kritik hedefleri vurdu. İran Silahlı Kuvvetleri daha önce İsrail hedeflerini iki yıl boyunca her gün vurmaya yetecek kadar füzeye sahip olduklarını söylemişti.
İsrail'in yanlış çıkan bir diğer öngörüsü de, son yıllarda İran'ı saran çeşitli mali ve toplumsal sorunlar göz önüne alındığında, halkın hayatlarını "kurtarmak" için hükümeti devirmeyi seçeceğiydi.
Netanyahu İran halkına bir mesaj yayınladı ve daha sonra ABD merkezli Farsça yayın yapan bir kanala röportaj vererek sadece hükümetle savaş halinde olduğunu ve İranlılara özgürlük ve refah getirmek istediğini söyledi. Ancak İranlılar hüküm giymiş bir savaş suçlusuna güvenilmeyeceğini çok iyi biliyorlar. İsrail'in saldırganlığı İranlıları daha da birleştirdi ve hatta uzun bir hükümet karşıtı aktivizm geçmişi olan tanınmış kişilerin Ayetullah Hamaney'in arkasında toplanmasına neden oldu.
"İsrail geleceğiyle kumar oynadı"Netanyahu geçici bir coşku dönemi kazanmayı başardı. Ancak kumar oynadığı şey Siyonist rejimin geleceğiydi.
İşgal altındaki topraklarda yaşayan yerleşimciler varoluşsal tehditlerle karşılaşmadan savaşmaya alışkın. İsrail tarihinde ilk kez vatandaşları hayatlarından endişe ediyor. İran füzeleri her an saldırabilir; İsrailliler kısa süre önce bu gerçekle yüzleşti.
İbrani medyasında yer alan haberlere göre, yetkililer tarafından kaçmaları engellenen bölge sakinleri şimdi kaçakçılara para ödeyerek kendilerini teknelerle Kıbrıs'a taşıtıyor.
Gazeteciler olup bitenler karşısında dehşete düştüklerini söylerken, askeri analistler İsrail'in şimdiye kadar sadece hava savunma sistemlerini meşgul etmek üzere tasarlanmış eski İran füzelerini düşüren önleme uçaklarının yakında devre dışı kalacağını söylüyor.
Netanyahu ve Trump esasen bitiremeyecekleri bir savaşa girdiler. Bana öyle geliyor ki İran'ı gerçekten tanımıyorlar. Dolayısıyla şimdi arkalarına yaslanıp İran'ın kendi hikayelerinin sonunu yazmasını izlemek zorundalar."


