İslam, Kudüs, Mekke, Esenyurt ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in savunması... Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Esenyurt Belediye Başkanı CHP’li Prof. Ahmet Özer, 7 aydır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda nihayet hakim karşısına çıktı ve savunmasını yaptı.
Hatırlayacaksınız; AKP’liler, yerel yönetim seçim kampanyasında vahşi rant yağması denildiğinde akla ilk gelen yer olan Esenyurt’u CHP’ye kaptırmamak için çok çırpınmışlar ve “Burayı kaybedersek, Kudüs’ü kaybederiz, İslam’ı kaybederiz, Mekke’yi kaybederiz!..” demekten bile çekinmemişlerdi. Zira 14 yıllık iktidarları boyunca vahşi rant yağması yaparken devasa beton sete dönüştürdükleri ilçeyi yaşanmaz hale getirmişlerdi.
Ama Esenyurt halkı artık uyanmıştı. Kudüs’ü, İslam’ı, Mekke’yi öne sürenlerin asıl amaçlarının ballı kaymaklı rant düzenini devam ettirmek olduğunu görmüştü. O nedenle kent ittifakı yaparak sandıktaki tercihini Prof. Özer’den yana kullandı.
Hemen belirteyim; Prof Ahmet Özer’i hiç tanımam, Esenyurt Belediye Başkanlığı’nın yerini de bilmem.
Ama AKP adına 14 yıl boyunca o koltukta oturan AKP’li isimlerin köşeleri dönerken ne haltlar yediklerini, Dallas dizisinin günümüz versiyonunu nasıl çevirdiklerini çok iyi bilirim.
Yeri geldiğinde onları da tek tek belge ve tanıklarıyla yazarım...
★★★
Prof. Özer, Silivri Cezaevi’ndeki savunmasında özetle şunları söyledi:
- Esenyurt Belediye Başkanı olmasaydım burada olmayacaktım.
- Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanması için buradayım.
- Esenyurt’u seçimle alamayanlar kayyumla aldı.
- İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çalışma arkadaşı olduğum için buradayım.
- Vanlı bir Kürt olarak Türkiye’nin en büyük ilçesine belediye başkanı olduğum için buradayım.
- Bölünmenin tarihsel, sosyolojik bir realitesinin olmadığını savunuyorum, Çanakkale ruhunu savunuyorum.
- Dışarıda olsam sürece en büyük katkıyı ben verecektim. Bu nedenle üzülüyorum.
- Hukuk bizi bir arada tutan çimentodur, bozulursa toplum da çürür.
- Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak adaletten başka sığınacak limanımız yok.
- Savcı, teröre karşı olduğum yazılarım ya da yaptığım kamu görevleri gibi lehime olan hiçbir şeyi iddianameye koymamış.
- Savcı basın açıklamasıyla beni peşinen suçlu ilan etti, terör örgütü üyesi olarak bahsetti, hakkımdaki iddiaları avukatıma vermedi ama her şeyi basından okuduk. (Ben ve avukatımdan başka herkesle bu iddialar paylaşıldı.)
- Bu dava siyasi bir davadır.
- İmralı görüşmelerinde benim adım geçiyor diye suçlanıyorum, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un da adı var, ona suç olmayan bana niye suç oluyor?
- Remzi Kartal ile 14 kez görüşmedim, ama AKP milletvekili Hüseyin Yayman görüşmüş, fotoğrafları yayınlandı. O değil de neden ben suçlanıyorum
- Gizli tanıklardan yıllar sonra hakkımda ifade alınarak kumpas kuruldu, 2020’de örgütten ayrıldığını söyleyen adam 2024’te benim örgüt üyesi olduğumu anlatıyor!
- Öcalan’ın mesajları bugün her yerde okunuyor, Sayın Bahçeli “Kurucu Önder” diye anıyor, İmralı’da benim olmadığım bir görüşmede adımın geçmesi nasıl suç olabilir?
- Başsağlığı dilediğim bir insanın kardeşinin hapiste olması nasıl suçlama konusu yapılabilir?
- Adli işlem yapılmış insanlarla 13 yılda telefon görüşmesi yapmakla suçlanıyorum. Sokaktan bir insanı çevirin emin olun telefonla görüştüğü insanlar arasında adli soruşturma geçirmiş insan vardır. Suç sayılan görüşmeler arasında milletvekilleri, akademisyenler, gazeteciler var. Telefonla görüşmeden önce GBT mi isteyeyim?
- Bir avukatla görüşmüşüm, terör davasında avukatlık yaptığı için suçlanıyorum. Kardeşimin çocuğuyla görüştüm, onun babasının bir akrabası terör örgütüyle bağlantılı diye ben suçlanıyorum.
- Oturduğum sitenin yöneticisine para göndermişim, asli işlem geçirdiği için dosyaya girmiş.
- Kardeşimin oğlu akrabalarımın topladığı seçim yardımını hesabıma yatırmış, bununla suçlanıyorum.
- Elektrik süpürgesi aldığım beyaz eşyacının adli soruşturma geçirmiş olması nedeniyle suçlanıyorum. (Dekontunu sundu)
- Romanımdaki kurguda dağa çıkan biri var diye iddianameye girmiş. 2016’dan beri piyasada, halen satılıyor kitap.
- Kürtçe bir mizah dergisi. Dergi yasal. Halen piyasada. Meclis dahil dergiyi kurumlara yollamışlar. Esenyurt Belediyesi’ndeki aramada dergi çıkmış, onun içindeki fotoğrafla suçlanıyorum.
- 450 bin kişinin katıldığı, kaymakamla birlikte açtığımız Kardeşlik Festivali’nde şarkı söyleyen bir sanatçıyla suçlanıyorum. Sonra aynı sanatçıyı Cumhurbaşkanlığı da çağırmış. Ayrıca çağrılan sanatçıyı tanımıyorum.
- Kent uzlaşısı CHP’nin kullandığı bir kavram değil. Biz Türkiye İttifakı, İstanbul İttifakı, Esenyurt İttifakı dedik. Her partiden oy alma niyetimizi anlattık. AKP’den 25 bin oy aldık. Yüzde 50 oyla seçildim.
- Barış süreci yürütülürken, toplumun yarısı dışlanarak, 64 yaşındaki bir profesör terörle suçlanarak nasıl başarıya ulaşacak?
- Rektörlük, dekanlık, belediye başkanlığı yaptım, aralarında bakanların da olduğu binlerce öğrencim oldu. Bir kişi bile benim terörle bağlantılı olduğumu söylemedi.
- TBMM 2013’te davet etti, komisyona 3 buçuk saat sunum yaptım, çözüm için görüşlerimi sundum. İktidar partisi, bakanlıklar, hatta Cumhurbaşkanlığı görüşlerimi anlatmam için davet etti, katıldım.
- Edebiyatçı Mehmed Uzun üzerine kitap yazdım. Uzun, örgütün ölüm listesindeydi. Örgütle ilişkili olsam bunu yapar mıydım?
- Barışa katkı veren bir insanın 7 aylık hapisliği vicdana aykırı değil mi? (Sevgili Barış Terkoğlu’nun notlarından.)
★★★
Hoca savunmasını ilk madde ile sınırlıyabilirdi: “Esenyurt Belediye Başkanı olmasaydım, burada bulunmayacaktım!”


